6

26 6 2
                                    

Hongjoong ağzındaki sandviçi yemeye çalışırken çantasına kitapları katıyordu.

Babası işten geldikten sonra onu götüreceğini söylemişti fakat hâlâ gelmemişti ve şuan dersinin başlamasına 10 dakika vardı.

Annesi, babasını aramıştı ve babası iş yerinde bir sorun olduğunu gelemeyeceğini söylemişti. Daha önceden söyleyebilirdi bunu. Hem babasına kızıyor hem de hızlı hızlı oradan oraya koşuşturuyordu.

Sonunda siyah renkte, üzerinde birkaç müzik grubunun rozetlerinin bulunduğu postacı çantasını taktı ve evden çıktı.

Bir yere geç kalmaktan nefret ederdi özellikle de okula ve derslere.

Şanslıydı ki metro tam o koşarken gelmişti.

İş çıkış saati olduğu için metrolar ağzına kadar doluydu.

Ayakta duran Hongjoong bacağını titretip saati kontrol edip duruyordu. Ve ders başlamıştı bile.

Hocalar kızar diye değildi. Bugün işlenecek dersler quizden önceki son derslerdi, kesin genel tekrar yaparlardı. Bu yüzden gergindi.

Durağa geldiğinde kalabalığın ortasından zar zor ilerleyip kapıya ulaştı ve açıldığı an hızlıca koştu.

Kurs binasının kapısından girince asansörün önünde durdu ve asansörü çağırdı.

Merdivenden çıkmak isterdi fakat 50 katlı binanın 37. katına şimdi merdivenle çıkarsa bayılırdı. Bu yüzden asansörü beklemek zorundaydı.

Hongjoong asansörü beklerken yanına nefes nefese kalmış, siyah uzun saçlı, uzun boylu, zayıf, güzel bir çocuk geldi.

Asansör geldiğinde Hongjoong nezaketten dolayı ona geçmesi için yer açtı ve eliyle buyrun hareketi yaptı.

Ama aynısını güzel çocukta yaptı.

Hongjoong da gülümseyip yine aynı şeyi yaptı.

Güzel çocukta hareketi tekrarlayınca o da tekrarladı ve sonra ikisi de aynı anda asansörün kapısından geçmeye çalıştı. Fakat kapıya sıkıştılar.

Binanın sadece bir kısmı kursa aitti bu yüzden ince ve uzundu. Asansör sadece 2 kişinin sığabileceği genişlikteydi ama kapıdan iki kişi geçemezdi.

Hongjoong ani bir hareketle asansörün içine dalınca sonunda kapı kapandı ve 37. kata doğru çıkmaya başladılar.

Hongjoong yine saati kontrol edip duruyordu.

Aynısını güzel çocukta yapıyordu. O da geç kalmıştı.

Başka zaman olsa çocuğu süzerdi fakat şuan hem geç kalmıştı hem de dar asansör yüzünden dip dibelerdi, eğer bakarsa garip bir atmosfer oluşurdu.

Asansör 37. kata geldiğinde az önceki gibi birsey yaşanmasın diye bu sefer Hongjoong önden çıktı.

Güzel çocukta arkasından çıktı.

Hongjoong kapıyı çalıp sınıfa girdiğinde "I'm sorry I'm late" dedikten sonra boş olan sıralardan birine oturdu.

Ve sonra farketti ki güzel çocukta bu sınıfa girmişti.

Hoca hemen ayağa kalkıp "Oh, new student!" dedikten sonra güzel çocuğun elini sıktı.

"What is your name?"

"Park Seonghwa"

Demek güzel çocuğun ismi Park Seonghwa'ydı.

Hoca Seonghwa'ya birkaç soru sorup bilgi aldıktan sonra Seonghwa da son boş sıraya oturdu.

sweet language | seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin