12

24 5 0
                                    


I'm in love
(I'm dream in a dream, every night)

I'm in love
(I'm dream in a dream, every night)


🎶✨️🎶✨️🎶✨️🎶✨️





...





İkili kütüphanenin kantininde ki masalardan birine oturmuş ders çalışıyorlardı.

"When geliyorsa sonraki cümlede past continuous kullanılır bir de araya virgül konur ama eğer while varsa...."

Seonghwa, Hongjoong'a bakarken etrafındaki bütün sesler kesilmişti. Kaçırdığı derslerde işlenen konuları ona anlatan oreo çocuğun sesi bile şuanda boğuk geliyordu kulaklarına.

Hongjoong, Seonghwa'nın sadece ona baktığını fark ettiğinde elini Seonghwa'nın gözünün önünde iki yana salladı.

"Seonghwaa. Hongjoong'dan Seonghwa'yaa"

Seonghwa gözlerini Hongjoong'dan almayı başardığında yüzünde sıcak bir gülümseme belirdi.

"İyi misin?"

Seonghwa, Hongjoong'un sorusuna karşılık olarak başını aşağı yukarı salladı.

"Sen beni dinliyor musun? Eğer dinlediysen bu soruları yaparsın hadi."

Hongjoong elindeki kalemi güzel hyunguna verdikten sonra arkasına yaslandı ve soruyu yapmasını bekledi.

Kalemi verirken bile birbirine değen elleri Seonghwa'yı heyecanlandırmaya yetiyordu.

Seonghwa ne kadar çaprazında duran Hongjoong'un bakışlarını üzerinde hissetse de odaklanmaya çalıştı.

"Bitti"

Elindeki kalemi bıraktı ve Hongjoong'a baktı.

"Hızlı yaptın?"

"Hızlıyımdır."

"Öyle diyorsan öyledir."

Hongjoong sırıtmasına engel olamayarak söylediği cümleden sonra boğazını temizleyip masaya dirseklerini koydu ve soruları kontrol etti.

Şaşırtıcıdır ki 8 sorudan sadece bir yanlışı vardı.

"Sadece bunu yanlış yapmışsın ama bu da düzensiz fiil yani ezberlenmesi gerekiyor. Kitabın arkasında var zaten göz atarsın onlara."

Seonghwa, Hongjoong'a bakarken konuştu.

"Sen ezberledin mi?"

Hongjoong omuz silkti.

"Hayır. Çünkü sorulabilecek olanları zaten sorularda göre göre aklıma kazıdım artık. Yani ister istemez zamanla ezberliyosun."

"Hmm tamam. Acıktın mı bu arada?"

Hongjoong, kafasını Seonghwa'ya çevirdi.

"Yani çok değil. Niye sen acıktın mı?"

Seonghwa da Hongjoong'a dönük duruyordu. İkisi de şuan çok yakınlardı. Aslında normal bir mesafeydi fakat Seonghwa için yakın gibiydi.

"Evet"

Hongjoong gülümseyerek karşılık verdi.

"Tamam o zaman bende acıktım"

sweet language | seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin