3- Eğlence

9 1 0
                                    

Ben biliyordum.

Aslında çok farkındaydım. Kesinlike bir şeyler olacak ve olduğunda yalnız olacağımdan emindim. O gün o uykudan göz yaşları arasında uyandığım ve Çağıl'ın kollarımda sakinleştirmeye çalışırken aslında bir şeylerin olacağının farkındaydım çünkü bir şeyler olacağına dair olan o his içimde öylesine kuvvetliydi ki, elbette bir şeyler olacağının farkındaydım.

Çağıl'ın ailesiyle okyanusa gitmek için yola çıkmasının ardından iki gün geçmişti. Ben iki gündür yalnızdım ve çevremde Çağıl kadar yakın olduğum başka insan da yoktu ama yine de, arkadaşım diyebileceğim birileri vardı. Onların da isteği sayesinde birlikte partilemek için bir bara gitmiştik. Tüm amacımız biraz içmek, dans edip, eğlenmekti. Arkadaşlarımdan biri olan Alya, bana diğer fakülteden arkadaşının arkadaşlarının geleceğini söylemişti. Ben de bunun sorun olmadığını söylemiştim her şeyden habersiz bir şekilde.

Bizler bara gidip eğlenmeye başlarken, çok geçmeden Ayla'nın diğer fakülteden arkadaşı ve onun arkadaşları geldi. Gelenler erkekti. Bizler ise kız grubuyla gelmiştik ve iki tarafta da, dört kız, dört erkek vardı. Başta bunun üzerinde durmadım. Normal karşıladım. Demek ki, bu kadar kişi gelmek istemiştir diye düşündüm.

Ta ki onu görene dek.

Üzerinde beyaz bir gömlek, altında ise normal siyah bir pantolon vardı. Saçları düzgündü. Beni görünce gülümsedi. Yemin ederim öyle güzel gülümsedi ki, kalbim aniden şaha kalktı. Nefesim kesildi, avuçlarımın içi terledi. Heyecanladım.

O bakışı, o gözleri nerde görsem tanırdım. Bir kere görmüştüm, bir kere maruz kalmıştım ve bir daha unutmam mümkün değildi.

Unutmamıştım da. Onu gördüğüm ilk an, asla aklımdan çıkmamıştı. Ayla bizi tanıştırdı. "Bu Bügem." dedi coşkuyla elini bana uzatırken. O an kendime geldim. Onun gözleri içine bakarken nerede olduğumuzu, çevremizde kim olduğunu, zaman kavramını unutmuştum. O içinde evreni barından gözlerini unutmak mümkün değildi. "Bu da Kayra." dedi Ayla'nın arkadaşı.

Kayra elimi tuttu ve yavaşça dudaklarına götürdü. Kalbimin sesi öylesine yoğundu ki, kimseyi doğru düzgün duymadım. "Memnun oldum." dedi yüzündeki gülümsemeyle. Kim olduğumu biliyordu. Farkındaydı. Benim o gün Bayanay olduğumu biliyordu elbette biliyordu. Bilmemesi imkansızdı. Ne de olsa onlar birbirlerini seviyorlardı ve hep birbirilerini bekliyorlardı.

Peki ama neden benim kalbim böylesine çırpınıyordu? Bayanay reenkarnasyonu olduğum için miydi? Yoksa ben ilk görüşte aşık mı olmuştum? Yoksa ben o ilk dansımızı ettiğimiz an mı aşık olmuştum ona? Kalbim neden böylesine gürültülü şekilde atıyordu? Neden gerildim? Neden Kayra'nın dokunduğu yer yanıyordu? Neden? Neden? Neden?

Cevabı olmayan birçok sorum vardı. O kadar çoktu ki, ne yapacağımı şaşırmıştım. "Ben de memnun oldum." dedim gülerek. Ağzım kulaklarıma vardı. Onun gülümsemi öyle güzeldi ki, gülüşünden öpmek istedim onu ama neden? İşte onu bilmiyorum. Hissettiğim tek şey yoğun duygular, hızlıca atan ve heyecanlanan kalbimin aynı zamanda hissettiği gerinlik duygusuydu. Bir birbirimizi tanımıyoruz gibi rol yaptık. Sanki orada tanışmamız ilk kez olmuş gibi. Oysa ki bir birbirimizi çok ama çok öncesine kadar tanıyorduk.

Benim aksime iyi oyunculuğuyla elimi indirdiğinde ani bir boşluğa düştüm. Bu boşluğun yerini doldurmak için elime masadaki içkilerden birini alıp, büyük bir yudum içtim. Koskoca gece kulübüne eğlenmeye gelmiştik, bu yüzden ben de eğlenmek adına hızlıca içkimi bitirip hemen yanı başımızdaki insan topluluğuna karıştım. Az düşün, çok eğlen, buraya eğlenmeye geldim, diyerek kendimi yatıştırmaya çalıştım. Koca gece kulübünün içinde yakınlanan şarkıyla yavaşça ritme göre hareket etmeye başladım. Ozan Çolakoğlu ve Gülşen'in düet yaptığı Seyre Dursun Aşk tüm mekanı dolduruyordu.

Zamanın ÖtesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin