"Tehlike çamur gibidir. Ne kadar sakınırsan sakın, mutlaka bir parçası üstüne sıçrar."
**********
İdris kahveye gitmiş, Emmi ve Paşa ile konuşmuştu. Bütün Çukur'a haber salınmıştı. Cemil ve Celasun'u arıyordu herkes. Öncelik onları bulmaktı. Vartolu ile olan savaş bitmemişti ama bir ateşkes vardı Celasun bulunana kadar. Vartolu da kendi yöntemleriyle arıyordu Celasun'u.
Doğrusunu söylemek gerekirse Çukur'dan bile olmayan, sırf Vartolu'ya inat olsun diye kullanılan Cemil ne Çukur'un ne de İdris'in umurunda değildi ama İdris ikisinin aynı anda kaybolduğunu öğrendiğinden beri Cemil'i bulmanın Celasun'u bulmak için bir iz, bir ipucu olacağını düşünüyordu.
Vartolu ise henüz aşireti getirmemişti ama İstanbul'daki bütün adamlarını harekete geçirmişti. Tanıdıklardan da yardım istemişti. Her ihtimale karşı şehir dışındaki adamlarına da, aşirete de bulundukları bölgelerde aramalarını söylemişlerdi. Türkiye'nin neredeyse her yerinde aranıyordu Celasun. Vartolu ya Celasun'u bulacaktı ya bulacaktı. Eğer bulamazsa onun güçlü biri tarafından kaçırıldığına emin olacaktı. Herkes tarafından aranırken bulunmaması bunu gösterirdi çünkü. Onu saklamayı çok iyi bilen ve saklamaya gücü yetecek biri tarafından kaçırılmış olmalıydı.
Tam tamına dört gün geçmişti. Hiçbir iz yoktu ikisinden de. Vartolu artık emindi, Celasun kaçırılmıştı. Koçovalı evine gelmişti Celasun hakkında bilgi almak için. İdris'in çalışma odasına geçmişlerdi. Yamaç, Selim, Paşa, Emmi ve İdris oradaydı. Vartolu Onur'la birlikte gelmişti. Medet'e araştırma işini vermişti, o gelmemişti.
Emmi ve Paşa ilk kez gördüğü delikanlıya bakarken Vartolu söze girdi.
''Bu da mı burada olacak?'' dedi Paşa'ya bakarak. ''Neyse.'' dedi umursamamaya çalışarak. Celasun öncelikli olmasa katlanmazdı bu adama. ''Uzatmadan konuya girelim. Çukur'un başka bir düşmanı var mı? Celasun ve Cemil aynı kişi tarafından kaçırıldığına eminim ama ikisinin ortak düşmanını bırak, ortak tanıdığı olamaz. Yüz yüze gelmişlikleri yok. Tek ortak noktalar Çukur.''
''Cemil Çukur'un adamı değil.'' dedi Yamaç.
''Saadet Çukur'un kızı. Cemil'de kocası.'' dedi Onur. Bu lafların Vartolu'yu üzdüğünü düşünen Yamaç sinirle Onur'a baktı.
''Saadet ablam ne alaka?''
''Aslında Çukur'un değilde Koçovalılar'ın bir düşmanı var mı? Onlardan intikam isteyebilecek biri?'' dedi Onur. ''Bu kaçırılma olayı bir saldırı gibi. Çukur'dan çok Koçovalılar'a yönelik gibi.'' diye ekledi.
''Celasun'un da Cemil'in de alakası yok ki?'' dedi Paşa. Ama Selim'in aklında bir şeyler anlamlanmış gibiydi. Yüz ifadesinden herkes fark etmişti bir şeyleri anladığını.
''Saadet'te Celasun'da Koçovalı değil ama onlara yönelik saldırılar Koçovalılar'ı etkiliyor. Fark etmediniz mi?'' dedi Selim aydınlanmış gibi.
''Bingo.'' dedi Onur ve Selim'e yaklaşıp omzuna kolunu attı.
''Burada zeki olan sensin sanırım.'' dedi gülümseyerek. ''Saadet Koçovalılar'ın kızı gibi ve Cemil kocası. Koçovalılar'ın damadı sayılır. Celasun ise Akşın'ın sevgilisi-'' ''Höst!'' diye sözünü kesti İdris. ''Sakin ol yaşlı adam.'' dedi Onur dalga geçercesine. Emmi bıyık altından güldü bu lafa. İdris cevap verecekken Onur alaycı ifadesini boş verip ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı. ''Gerçeklerden konuşmazsak hiçbir şeyi çözemeyiz. O yüzden dinlemeye tahammük edeceksin.'' dedi ve devam eti Onur. ''Celasun Akşın'ın sevgilisi, o da Koçovalılar'ın damadı sayılır. Yani bu aslında Koçovalılar'a yönelik bir saldırı. Düşmanın kimliğini, amacını bilsek o zaman neden kaçırıldıklarını anlarız ve çözüm yolu buluruz. Kin mi, intikam mı, bir istekleri mi var? Onları kaçırıp Koçovalılar'ı ve Çukur'u birbirine düşürmeyi hedeflemiş olabilir. Gördünüz, amacı buysa başardı da. Akşın delirdi ve aileden izole edilmiş gibi. Kızı dışarı salmıyorsunuz.'' dedi. Kıza acımıştı böyle bir ailesi olduğu için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sözün Bittiği Yer
FanfictionSaadet ve Cemil evleneli üç hafta olmuştu. Çukur -özellikle Koçovalılar- fırtına öncesi sessizlik gibi Vartolu'nun sakinliğini anlamlandıramıyor ve büyük bir hamleyle karşılık vermesini bekliyordu tetikte. Fakat Vartolu için çok şey değişmişti. Bazı...