9

7 1 34
                                    

Ağladığı birkaç dakikanın ardından derin bir nefes alarak ayrıldı Felix'ten. Kafasını kaldırdığında endişeli bakışlarla karşı karşıya geldi. Gözlerini ellerine çevirip parmaklarıyla oynamaya başladı. Felix artık dayanamayıp,

"Binie sorun ne?"

Changbin daha fazla endişelendirmek istememişti Felix'i. Bu yüzden konuşmaya başladı. "Büyükannemi kaybettik. Çocukluğum onunla geçmişti. Her gittiğimizde 'aç mısınız?' diye sorardı. Şimdiden çok özledim onu." diyerek neden bu durumda olduğunu kısaca açıklamıştı.

Felix, Changbin'in saçlarını okşadı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Kelimelerini seçememekten korkuyordu. Yanlış bir şey söyleyip onu tekrar ağlatmak istemiyordu. Bu yüzden sadece yanında kalıp susmaya karar vermişti. Changbin'in de istediği bir şey yoktu zaten yanında olması onun için yeterliydi.

Zilin çalmasıyla derse odaklanmaya karar vermişti ikili. Changbin aklını böyle boşaltabileceğini düşünmüştü. Dersi dinleyerek biraz da olsa rahatlamak istemişti.

Dersin bitmesiyle tam kafasını sıraya koyacağı sırada Chan gelip kolundan tutup kaldırdı Changbin'i. Neler olduğunu bilse de neden içine attığını sormak istiyordu Chan. Kantindeki iki kişilik masalardan birine doğru çekiştirdi Changbin'i. Oturduğu gibi sormaya başladı.

"Neden anlatmıyorsun Changbin? Kendin için zorlaştırıyorsun her şeyi. Bırak acını paylaşayım olmaz mı? Ben neden varım? Ben sana her derdimi anlatırken neden anlatmıyorsun bana? Üstüne gelmek istemiyorum ama anlat artık. Seni böyle görmek hepimiz için çok zor. Her zamanki neşeli çocuk gidince ne yapacağımızı bilemez olduk. Lütfen anlat bana. Her şekilde dinlerim seni."

Changbin hak veriyordu vermesine ama onun için de kolay değildi anlatmak. Hiçbir zaman birine içini döktüğü olmamıştı. İlk olacaktı onun için ve anlatmak için en uygun kişi de Chandı. Ama burada, bu şekilde anlatmak istemiyordu. Bu yüzden evde anlatmanın doğru olacağını düşünmüştü. Düşüncesini Chan'a söyledi.

"Chan haklısın. Fakat benim için kolay değil bunları anlatmak. Anlatacağım söz ama önce eve gidelim olur mu? Burada anlatamam. Burada olmaz."

Chan kafasını sallayarak, "Sen nasıl istersen. Biliyorsun hep yanındayım." diyerek onayladı. Changbin tebessümü ile teşekkür etmişti. Chan ise anlayışla gülümsedi ona. Bir süre orada oturup sohbet ettiler. Chan o yokken neler yaptıklarını anlattı. Changbin onu dinledi.

-

Sonunda derslerin bitmesiyle Chan hemen Changbin'in yanına gitti. Kolundan tutup çekiştirmeye başladı. Neler olduğunu hemen öğrenmek istiyordu daha fazla içine atmasına izin veremezdi. Changbin onun sabırsızlığına küçük bir tebessüm bırakıp hiçbir şey demeden onu takip etti.

10 dakikalık yolu 5 dakikada gelmişlerdi. Chan hemen anahtarını cebinden çıkarıp kapıyı açtı. Her zaman takıldığı stüdyosuna girip Changbin'i de içeri çekti.

Chan kendi halinde şarkı söyler, bestelerdi. Hiçbirini paylaştığı olmamıştı ama şuan uzun zamandır üzerinde çalıştığı melodiyi dinletmek istiyordu Changbin'e. Bu nedenle hemen önceden kaydettiği ses dosyasını açtı.

Changbin duyduğu ritimle gözlerinin dolduğunu hissetti. Chan'a baktı ve konuştu:

"Senin için sorun olmazsa bu müziğin sözlerini ben yazabilir miyim?"

Chan duyduğu soruyla kocaman gülümseyerek, "Tabii ki dostum. Sorman hata. Bitirdiğinde haber verirsin kaydederiz birlikte." dedi. Changbin de Chan'a gülümsedi.

Bir süre orada karşılıklı oturup konuştular. Changbin anlattı Chan ise can kulağıyla dinledi onu. Bir öneri sunmayı çok isterdi Chan ama ne diyeceğini bilemiyordu. Bu yüzden sustu sadece onu dinledi.

Babalar Sözünü Tutar / ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin