Newt ile tüm hızımızla koşuyorduk, diğerlerine haber vermek için onları bulmaya çalışıyorduk bu sırada newt çantayı taşıyordu ve ben bıçağı asla elimden bırakmıyordum ama Bıçak olsa bile o adamı yenebileceğimi düşünmüyordum. Çok kısa bir süre sonra frypan ve winston'u gördük.
Newt: KAÇIN!
Winston: ne? Neden?
Diana: O geldi!
Frypan: kim?!
Frypan'ın sorusunu cevaplayamadım çünkü uzaktan ismimi bağırarak koşan iki kişi gelmeye başladı. Dikkatli bakınca onların minho ile thomas olduğunu gördüm.
Thomas: KAÇIN! ÇABUK!
daha neler olduğunu anlayamadan onların arkasından delirmiş gibi koşan insanlar gördüm. Tabi pek insan gibi sayılmazlardı bazılarının ağzında kanlar vardı çoğunun yüzünde kemiklerini gösterecek kadar derin yaralar ve çürümeler vardı, hepside iğrenç seslerle çığlık atıyordu.
Minho: koş diana koş!
Kendime geldiğimde minho çoktan bileğimden tutup koşmaya başlamıştı ama gittiğimiz taraf pek bizi kurtaramazdı.
Diana: oraya gidemeyiz!
Minho: neden!?
Newt: bizi öldürmeye çalışan adam ordan geliyordu!
Thomas: nereye gideceğiz peki!?
Teresa yukarıya çıkan eskimiş ve çalışmayan yürüyen merdivenleri gösterdi.
Teresa: üst kata çıkabiliriz!
Herkes onu dinledi ve ilerlemeye başladı ama ne yazıkkı çok beklemiştik, delirmiş gibi duran insanlar bize doğru koşuyordu ve onlardan daha yavaş koşan çocuğu bacağından yakaladı bir tanesi. Çocuğun çığlığı yarıda kesildi çünkü yüz üstü yere düştü. Deliye benzeyen kişi çocuğun üstüne çıkıp bir köpek gibi ıssırmaya çalışıyordu.
o sırada elimdeki bıçak sonunda bir işe yaramıştı.Eris: diana gelsene!
Eris beni çağırırken ben bıçağı deli gibi olan kişinin tam kafasına sapladım ve çocuğu kaldırıp koşmaya başladım.
Ama yeterince zaman kaybetmiştik diğer yaratıklarda onun sesine doğru gelmişti.
Herkes merdivenlerden çıkmıştı ama önümüzde çok büyük olmayan ama küçükte olmayan bir tuğla yıyını vardı, kısa bir tırmanma yapmamız lazımdı ve bizim buna yetecek zamanımız yoktu.
Tüm delirmiş kişiler bize doğru koşuyordu ve newt ile minho beni arkasına alıp bıçaklarını ellerine aldılar.
Deliler merdiveni yarıladıkları an yukardaki çatı bir anda yıkıldı ve merdivenin tam ortasına zırhlı birisi dizinin üstüne basarak ve bir yumruğunu yere sabitleyerek indi.
Kim olduğunu anlamak zor değildi, ileri düzey zırhı ve ölümcül duruşu ile D2'ydi.
Bize yaklaşmaya çalışan tüm delileri öldürmeye başladı. Diğerleri sadece ona bakarken zaman kaybetmenin aptalca olduğunu anladım ve hızlıca konuşmaya başladım.Diana: tırmanın! Çabuk!
Beni dinleyip tırmanmaya başladılar herkes birbirine yardım ediyordu daha hızlı tırmanmaları için ben karşıya geçtiğimde teresa'nın elini tutup yardım ettim ve herkes karşıya geçtiğinde yeniden koşmaya başladık. Arada takılıp düşenler oluyordu ama yeniden ayağa kalkıp tüm hızlarıyla devam ediyorlardı. Ben ve thomas sürekli etrafımıza bakıyorduk çünkü bizi öldürmeye çalışan deliler ve ölüm makinesi vardı.
Bİr süre sonra üst kattaki yıkılmış bir duvar kenarına geldik, aşşağı bakınca çok yüksek olmayan ama yinede atlanmayacak bir uçurum olduğunu gördüm.Newt: ne yapacağız?!
Thomas: bilmiyorum!
Winston: çocuklar arkanıza bakın!
Arkamı döndüğümde D2'nin bize doğru geldiğimi gördüm. Çıkmaz sokakta sıkışan kedi gibiydik, ya köpeğe pençe atacaktık yada atlayacaktık ama ne pençelerimiz onu kör edebilecek kadar güçlü nede dört ayak üstüne düşecek kadar şanslıydık.
D2: sorun çıkartmayın ve benimle gelin.
İlk defa konuşuyordu ve ses tonu tüm tüylerimi diken diken etmeye yetmişti. Kalın robotik ve sakin ama bir o kadarda sert ses tonuna sahipti.
O bize bir adım atıyorsa biz geriye iki adım atıyorduk.Diana: kimsin sen!?
D2: sonun.
Bu kelimesinden sonra tek hatırladığım şey beni uçurumdan aşşağı itmesi oldu.
{ en büyük sessizlik,verilen son nefestir }
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUN/YENİ BAŞLANGIÇ
ActionArkadaşları ile Labirentten kurtulan Diana hala kaybettiği kişilerin yasını tutarken yeni acılar ile karşılacak peki pes edecek'mi? Yoksa dik durup savaşmaya devam'mı edecek? Yeni acılar, yeni aşklar, yeni sırlar. YENİ BAŞLANGIÇ.