0.9

24 3 30
                                    

Lan Wangji üzerine gelen bıçaklardan hemen kurtuldu. Xua Yang 'nın izini kayıp ettiği için, Wei Wuxian ile öğrencileri bulmak için hemen oradan ayrıldı.
.
.
.
Wei Wuxian, öğrenciler ile bir ev bulmuştu sonunda.

"Siz burada kalın. Evin hiç bir tarafını karıştırmayın sakın ne de olsa misafiriz şu an burada. Hmm... Sen Shizu ve Jin Ling benimle gelin panzehiri hazırlamam da bana yardım edeceksiniz."

Lan Shizu başını olumlu anlamda salladı. Jin Ling ise "Niye senin dediğini yapmak zorundayım? İster gelirim ister gelmem bu benim kararım." diye sitem etmişti. Wei Wuxian "O inatçı Jiang Cheng ve Tavus kuşu'nun resmen bütün özelliklerini taşıyor. Keşke biraz da annesine benzeyen bir yönü olsaydı" diye düşünmeden edemedi.

"Gelmek istemiyorsan gelme ben de başka yardım edecek birini seçerim o zaman."

"Şu an canım sizinle gelmek istiyor."

Wei Wuxian derin bir nefes alıp verdi ciddi ciddi bu çocuk onun sinirlerini azda olsa bozuyordu. Hem Jiang Cheng 'e hem da Jin Zixuan 'a benzemesi de sinirini bozan durumlardan en başına geliyordu.

"O zaman beni takip edin. Mutfağa gideceğiz."
diyerek ilerlemeye başladı. Lan Shizu ve Jin Ling de onu takip ederek ilerlediler.

Mutfağa geldikleri vakit Wei Wuxian ilk pirinç aramaya başladı. "Shizu ocağı yakıp üstüne tencereye yerleştir. Jin Ling sende su getir." diye direktif verdi.

Shizu hemen tencereyi aldı ve ocağı yakıp tencereyi koydu. Wei Wuxian bulduğu pirinci tencereye döktü üzerine biraz yağ ekledi. Jin Ling ise söylene söylene suyu alıp gelmişti.

"Al getirdim suyu."

Wei Wuxian, Jin Ling 'in tavırlarını bir kes daha derin nefes alıp verdi. Jin Ling'in getirdiği suyu tencereye döktü.

Lan Shizu "Genç efendi Mo neden pirinç lapası yapıyorsunuz ki şu an? " diye saf bir merakla sordu.

"Zehiri alsın diye. Lapa olan pirinç zehiri yavaş yavaş yok eder" diyerek eline aldığı acı biberleri de pirinç'e ekledi Wei Wuxian. Jin Ling ise sadece onları izlemekle yetindi.

Pirinç lapasını hazırladıktan sonra tapakları çocukları verdi ve tencereyi alıp mutfaktan çıktı. İçeri geldiklerininde tapaklara pirinç lapasını koyup zehirlenen kişilere verdi.

Öğrenciler ilk kaşığı yedikleri anda yemeğin acı olması ile bir bağırış kopardılar.

Lan Shizu ise ne kadar acı olabilir diye düşünüp kaşığın ucu ile yemeği tattı.

Tatması ile ağzının acı'dan yanması bir olmuştu. Wei Wuxian 'a bakıp "Efendi Mo ne kadar acı koydunuz acaba?" diye sordu.

"Birazcık koydum. Sanırsam... Bilmiyorum." diye cevap verdi "Neyse. Sizin o kaseyi bitirmeniz gerek yoksa zehirden ölürsünüz." deyip bir yere geçip oturdu.

Öğrenciler el mecbur kaseyi bitirdi.

Bir süre sonra kapıdan sesler gelince Wei Wuxian hemen aralıktan dışarı baktı. Beyaz kıyafetli gözünde bandaj olan birini görünce ilk şüphe etmeden edemedi. Yüzü hatları Wei Wuxian 'na çok tanıdık geliyordu.

"Nereden tanıdık geliyor acaba bu adam bana?" diye düşünmeden edemedi. Eğer tek olsaydı ortaya çıkıp sorguya çekerdi ama yanında çocuklar olunca öyle bir şey yapma gibi bir şansı yoktu.

Biraz daha düşündükten sonra onu içeri almaya karar verdi ama ilk önce çocukların güvenliğini de sağlamalıydı.

Kimseye çaktırmadan Wen Ning 'i çağırdı. Wen Ning tam Wei Wuxian 'nın karşısına çıkacakiken , yanında bir kaç daha kişinin olduğunu hissedince hemen bundan vazgeçti . Geldiğini haber vermek için de evin çatısına çıktı ve üç defa çatıya vurdu.

GEÇMİŞ'İN İZLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin