Elinde tuttuğu kahveden bir yudum alıp masaya bıraktı annem. Bakışları tekrar bana döndü.
"Kızım neden aldattın Kaan oğlumu. Hiç yakışıyor mu sana?"
Evet, ablam ve annem İtalya'ya gelmişlerdi bu sabah. Ben de izin alıp günümü onlarla evde geçiriyordum.
"Ben aldatmadım diyorum anne, o beni aldattı."
Bakışlarım Gece'ye döndü. Beni kurtar dercesine baktım ona ama o hala telefonunda birileriyle yazışmakla meşguldu.
Elimde tuttuğum bardaktaki sudan bir yudum aldım. Anneme döndüm tekrar
"Kızım, Kaan sizi evde basmış." diyince ağzımdaki suyu tükürüp öksürmeye başladım. Yalan.
"Helal, helal." dedi annemin yanında oturup hala birileriyle mesajlaşmakta olan ablam. Gözünü bir an olsun telefonundan ayırmıyordu. Sağol beni koruduğun için sevgili ablacığım.
"Anne, ne alakası var. Ayrıca Kenan'ı tanısan çok seversin." dedim kendimi savunurcasına.
Ah anne ah. Bir görsen o yeşil gözleri. O karın kaslarını...
"Hem antrenmanı bitince sizinle tanışmaya gelecek, çok merak ediyordu sizi." Yalvarırcasına baktım anneme.
"İyi gelsin madem." dedi annem de. Pek mutlu gözükmüyordu.
"Sen kiminle konuşuyorsun be." diyip Gece'nin yanına koştum ve telefonunu kaptığım gibi onun ulaşamayacağı şekilde havaya kaldırdım.
Barış'ım❤️ yazıyordu. Bu kimdi lan.
"Barış kim be." dedim yazışmalarına hafiften göz gezdirerek.
Annem de yükseldi ordan. "Barış kim kızım?"
Gece "Ya versene şu telefonu salak." diyip kolumu ısırınca mecbur telefonu indirip ona geri uzattım.
"Daha geçen gün demiyor muydun sen bana İtalyan erkeklerinden ayarla diye."
"O geçen gündü, ayrıca daha dün tanıştık." Tam Gece'den beklenecek hareketti daha dün tanıştığı çocuğu Barış'ım❤️ diye kaydetmek. O yüzden çok da sorgulamadım.
"Ah, ah ben size işinizle gücünüzle uğraşın diyorum siz kocadan kocaya atlıyorsunuz." diye yakındı annem. Haklıydı.
Gece'yle birbirimize kaçamak bakışlar attık bir kaç saniye. Sonra kapı çalınca heyecanla kapıya yöneldim. Yeşil gözlüm gelmişti.
"Kenan geldi." diyerek hızlı adımlarla yürüdüm kapıya. Kapının önünde durup saçlarımı düzelttim ve telefonumun kamerasından kendime bakıp açtım kapıyı.
Uzun boyuyla, hafif dalgalı ortadan ayrılmış saçlarıyla, üzerine giydiği beyaz polo yaka tişörtü ve siyah şortuyla duruyordu kapıda.
"Hoş geldin." dedim tüm içtenliğimle ve sarıldım ona daha içeri giremeden.
"Hoş buldum." diyip o da ellerini belime sardı. Bir kaç saniye sonra ayrıldık birbirimizden ve içeri aldım onu.
Elleri ellerime kenetlenmiş bir şekilde yürürken annem ve ablam da ayakta bekliyorlardı bizi.
Ablamdan "Oha." diye bir mırıltı yükselince ona doğru ilerleyip kolumla dürttüm onu.