1.BÖLÜM.: Kayıp Anne

228 16 7
                                    


"Sen kendi kızını terk edecek kadar gaddar, kimsesiz bir kıza aile verecek kadar merhametlisin. Ama merhametin bana değil. İşte bu yüzde hiç bir zaman babam olamayacaksın. Hele ki acılarımın sebebi senken..."

****

Elimdekileri yavaşça yatağımın üstüne koydum. Annemden kalan son hatıralar zarar görmesin diye çok dikkat ediyordum. Birkaç gün olmuştu annem gideli. Gideli diyorum ama annem ölmedi. O da terk etti beni.

Ben Birce Bengi Dikman.

İlk babam terk etti beni. Daha yeni doğmuşken. Bana bıraktığı tek şey bir miktar para ve bir kolye olmuş. Yüzünü bile görmedim hiç. Ama annem söyledi, o görmüş benim yüzümü. Gizli gizli her zaman izlemiş beni. Takip etmiş gittiğim her yerde. Hep sormuştum kendime küçük iken 'neden hiç gelmedi yanıma' diye. 12 yaşımda anladım. O aslında hiç görmemiş beni,hiç takip etmemiş. Çünkü etseydi o gün ki ağlamalarıma ve acılarıma dayanamaz gelirdi. Gelmedi...

Sonra yavaş yavaş arkadaşlarım terk ettiler. Elimde sadece anılar kaldı. O zaman dedim ki; İyi ki babamla bir anım yok. Olsaydı eğer canım daha çok yanardı.

Şimdi de annem terk etti beni. On yedime yeni girmişken. Bana bıraktığı şeyler birkaç mektup,bandana,mirası ve anılarımız. Bu daha çok yaktı canımı. Babasızlığa alışkınım. Ama annesizlik bir kabustan öte değil.

Kulaklığımdaki şarkı değiştiğinde gözümden bir damla yaş süzüldü.

"Yetmiş kilo derdim var,
Anne bana simit al.
Neden burda değilsin?
Rahat bir yerde misin?"

Yerdeki sırt çantamdan test kitabımı çıkardım. Masama oturdum.

"Yetmiş kilo derdim var,
Baba bana kavun al.
Kavunu da hiç sevmem,
Sen bunu bilir misin?"

Test kitabımdaki minik konu tekrarını okuyup öyle başladım teste. O zamana kadar da şarkı değişmiş yerini bir Fransızca şarkıya bırakmıştı. Yaklaşık iki saat kadar test çözdükten sonra ağrıyan karnımla ayağa kalktım.

En son ne zaman yemek yedim ben ya?

Ha, şey dün sabah mıydı?

Mutfağa gidip buz dolabını açtığımda beni çürümüş iki limon, bir kaç kola şişesine doldurulmuş su, zeytin ve peynir selamladı. Hah! Aç kaldık şimdi de iyi mi? Gidip telefonumu elime alıp saate baktım.

21.14. Bu saatte açık market var mıdır acaba?

Kapıya ilerleyip askılıktan anahtarı ve ince yeleğimi aldım. Yaz ayındaydık ama ben geceleri yaprak kımıldamamasına rağmen üşüyordum. Hızla evden çıkıp açık market aramaya koyuldum. Sonra aklıma gelenle hızla sokağın sokağın başına ilerledim. Açık market bulmak imkansızdı. Ancak bakkallar saat 23'den önce kapanmazdı. İlerlerken sokağın başında pusuda bekler gibi duran mahalle abilerini gördüm.

Allah aşkına, hangi devirde yaşıyoruz? Mahalle abisi ne ya?

" Bengi bacım ,hayırdır? Çıkmazsın normal de sen bu saatte?" diyen Cihan abiye baktım.

"Dolap bomboştu abi. Bende ders çalışırken saati fark etmedim. Acıkınca bakkala bir şeyler almaya çıktım."

"Çalış abim çalış. Meslek altın bileziktir. Hele ki bu devirde bir kadın için daha önemli meslek sahibi olmak." diyerek gülümsedi bana.

Yırtık Mektuplar ~AbilerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin