5.BÖLÜM.: Yemin

195 13 24
                                    

" Gözyaşlarımla boğalacaksın diye yeminim var Rauf. Seni kimse elimden alamaz."

***
Elimdeki filtre kahveden bir yudum alıp testimi çözmeye devam ettim

Otelde sıkılmıştım. Aklıma bir şey gelmeyince bir kitapçıya girip yeni çıkan ve benim uzun zamandır almak istediğim bir test kitabını almıştım.

Sonra da bir park bulup orada test çözmeye başlamıştım. Ben basit bir insanım. Sıkılınca aklıma eğlenmek değil, çalışmak gelir. En rahat kıyafetlerimle bile bir yerlere gidiyormuş gibi gözüküyordum.

12-13 yaşından beri böyleydim.

Annem küçükken beni en güzel şekilde giydirirdi. Ve genelde ben seçerdim.

Rahat bir tarzım vardı o zamanlar. Özellikle ergenliğe ilk girdiğimde. 12 yaşındayken boyum 1.65di. Yaşımdan biraz daha büyük duruyordum. Ve o zamanlar kilolu olduğum için bol kıyafetler giyerdim.

Şimdi zayıftım.

Ama yeme bozukluğundan bu sefer de kurtulamamıştım.

Kulağımdaki Fransızca müzik değişip yerine Pacif her x Jealousy çalmaya başladı.
(Medya)

Gözlerim istemsizce tahta masanın üzerine kitlendi.

" O kind a wanna throw mu phone across the room (Telefonu odanın diğer ucuna fırlatmak istiyorum.)
Cause all I see are girls too good to be true (Çünkü tek gördüğüm gerçek olamayacak kadar iyi kızlar.)
With paper-white teeth anda perfect bodies (Kağıt beyazı dişler ve mükemmel vücutlarla.)
Wish I didn't care (Keşke umursamasaydım.)
I know their beauty's not my lack(Biliyorum onların güzelliği benim eksikliğim değil.)
But it feels like that weight is on my back (Ama bu yük sırtımdaymış gibi hissettiriyor)"

Elimin titrediğini hissederken şarkı akıp gidiyordu. Kalemi bırakıp suya uzandığımda iki şarkının sözleri karşılıklı çalmaya başlamıştı.

"I'm so sick of myself (Kendimden çok sıkıldım.)
I'd rather be,rather be anyone, anyone else ( Başka biri olmayı tercih ederdim.)
Jealousy, jealousy (Kıskançlık, kıskançlık.
Stop lying with those words (Bu sözlerle yalan söylemeyi bırak)
Pacify her (Sakinleştir onu.)
She's getting on my nerves (Sinirlerimi bozuyor.)
You don't love her (Onu sevmiyorsun.)
Stop lying with those words (Bu sözlerle yalan söylemeyi bırak) / Started following me (Beni takip etmeye başladı)"

Titreyen ellerimle kavradığı suyu zorla içmeye başladım. Birkaç damla üzerime dökülmüştü. Ama umursamadım.

Şarkı hala çalıyordu.

Bu şarkı bana Balım ve Araf'ı yan yana gördüğüm anları hatırlatıyordu. Ergenken titreyen ellerime olan korku dolu bakışlarım aklıma geliyordu. Aynalardan kaçmam, ölüm diyetleri uygulamaya çalışmalarım....

Saçlarının ve gözlerinin özel olduğunu düşünürdü küçük Birce. Her gün yatmadan önce ve  sabah kalktığında aynanın karşısına geçer gözlerinin içindeki 'meteor çukuru' adını verdiği çukurları sayardı. Saçlarının tonunun kimsede olmadığını söyler, güneşe çıktığında rengi bir kaç ton açılan saçlarını incelerdi. Özel olduğuna inanırdı.

Yeni gözlü ve diş teli takmaya başlayan ergen Birce Bengi ise aynalara sadece sabahları okula giderken bakardı. Siyah kıyafetlerle dolu dolabından onu zayıf gösterdiğine inandığı şeyleri giyer sonra aç karnına yeşil çay içip okula giderdi. Öğleden sonraya kadar okulda kendini aç bırakır evde  ise kendini durduramaz ve yemeye başlardı.

Yırtık Mektuplar ~AbilerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin