HİÇ YAŞADIN MI?

20 3 0
                                    

Araf'tan:

Koşarak eve gelmiştim. Selin istemeseydi asla böyle bir şey yapmazdım. Bu histen kurtulamıyordum. Onun için her şeyi yapardım yani. Canımı istese canımı da vericek derecede çok seviyorum. Belkide aşık olmuştum. Bilmiyorum. Telefonumu elime aldım ve Seline yazmaya başladım.

Siz: Selin eve ulaştın mı?

Siz: Selin

Siz: Selin mesajlarıma bak İyimisin

Siz: selin arıyorum

Hemen aradım. Telefonu bir erkek açtı. " Alo" dedi karşı taraf. " Siz kimsiniz ben Selin ile konuşacaktım?" dedim. Sevglisimiydi acaba? " Ben Selinin abisi" dedi karşı taraf. " Selin nerde acaba?" diye sordum. " Selin hastanede" dedi. " Nasıl hastanede hangi hastane?" diye sordum. Karşı taraftan cevabı alır almaz hemen hastaneye gittim umarım bir şey olmamıştır.

Selinden devam:

Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Kolumda serum vardı. Karşımda ise Karan abim, Kerem abim ve Enes abim vardı. " Uyandın mı abiciğim" diye sordu Karan abi. " Evet abi ne oldu bana" diye sormam ile kapı açıldı ve içeri Araf girdi. Bir dakika onun burada ne işi vardı? " Araf senin burada ne işin var?" diye sordum. " Seni aradım ama abin açtı nerede olduğunu sorduğumda hastanede dedi bende geldim" dedi. " Evet şimde ne oldu anlat bakalım güzelim" dedi Kerem abim. " Ben biraz koşunca astım krizim tuttu" dedim. " Daha dikkatli olmalıydı abim" dedi Enes abi.

" Daha dikkatli olurum abi" dedim. " O zaman ben gideyim yarın okulda görüşürüz Selin" dedi ve konuşmama fırsat vermeden odadan çıkmıştı. " Abi ben uyuyacağım" dedim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Hastaneden çıkmıştık ve eve gelmiştik. Kapıyı Fatma teyze açmıştı. Annemler ve ablam evde yoktu çünkü ben gittikten sonra onlarında yurt dışında ili çıkmış ve yurt dışına gitmişlerdi. İçeride telaşlı olan Berk abi, Emir abi vardı. Semih ise umursamaz bir şekilde telefonuna bakıyordu. " Biz geldik" dedi Kerem abi. " Hoş geldiniz" diyerek karşıladı bizi Berk abi. " Hadi sofraya geçelim" dedi Emir abi.

Yemeye oturmuştuk. Yemeğimi bitirip odama çıkmıştım. Yapmam gereken bir kaç ödev vardı onları yapıp hemen kendimi yatağa attım. Ve uyudum.

Sabah alarmın ile uyanmıştım. Hemen okul kıyafetlerimi giyindim. Başım çok fena dönüyordu. Kulaklığını ve telefonumu alıp evden çıktım.Okul yoluna koyuldum.

Okula gelmiştim ilk dersi ve diğer derslerin hepsini uyuyarak geçirmiştim. Öğlen tenefüsünün zili ile Ece beni dürttü" Hadi kalk kantine gidelim" dedi. " Ece benim başım dönüyor siz gidin" dedim. Çok fazla ısrar etti ama başım acayip dönüyordu. Yine uyumaya koyuldum.

Yanımda birinin saçım ile oynadığını farketmem ile uyandım. Bu kişi Kaya'ydı. " Ne yapıyorsun sapık herif saçımı bırak" dedim. " Ne sapığı güzelim" dedi Kaya pişkinçe. " Kaya siktir git" dedim sinirle. " Sana ağrı kesici aldım sabahtan beri uyuyorsun" dedi. Tabiki almadım. " Al başına çal o ağrı kesiciyi" deyip yüzüne fırlattım. Kolumu tuttu. " Eee sen çok oldun ha" deyip daha fazla sıkı tuttu. " Bana bak ya benimsin yada seni kimseye yar etmem" dedi. Kahkaha attım. Evet ciddi ciddi kahkaha attım." Sen ne saçmalıyorsun be eski sevgilim olsan belki anlarım ama bizim senin ile hiç ilişkimiz olmadı Kaya" dedim bağırarak. O sırada içeri Araf ve arkadaşları girmişti bile. " Ne yapıyorsun lan sen" diye bağırarak yanıma geldi Araf.

" Araf sakin ol lütfen kavga etme başım dönüyor zaten lütfen" dedim yalvararak. " Tamam Selin sakin ol güzelim" dedi Araf. " Yürüyün çocuklar dışarı" dedi Araf. Ayağa kalktım ama ayğa kalktığım başım dönmüştü ve ben yerime oturmuşdum. " Araf ben kalkamıyorum" dedim. " Tamam" dedi ve beni kucağına aldı. Bunu garipsemedim hatta kendimi güvende hissediyordum. Okulun arka bahçesine gelmiştik. Araf beni taşın üzerine koydu. Aracın arkadaşlarından biri bana tanıdık geliyordu. Evet ya bu ben düşerken tutan çocuktu. O çocuğa baktı Araf. " Kazım git bir tane tost al kardeşim" dedi Araf eline para tutuşturdu.

Kazım tostu alıp gelmişti ama midem bulanıyordu o yüzden yememiştim. " Kazım Ege siz sınıfa gidin bizde geliyoruz" dedi Araf. Gitmişlerdi. " Ne dedi o piç sana?" diye sordu. " Boş ver" dedim. Çok fazla üzerime gelmedi.

Sınıfa gelmiştik tüm ders boyunca yine uyumuştum. Son ders zili çaldığında ayağa kalkıp çantamı topladım. Araf yanıma gelmişti. " Bugün birlikte gidelim mi?" diye sordu. " Tabiki" dedim. Bu teklifi nasıl reddederdim. " Araf geliyor musun?" diye sordu Ege. " Ege siz gidin ben Selin ile gideceğim" dedi. Ege onu onaylayıp yola koyulucaktıki. " Bizde sizin ile gelelim" dedi Kazım. Araf tam bir şey diyecekken " Tamam gelsin Araf onlar senin kardeşin tabiki seni isteyecekler gelsinler" dedim gülümsemeye çalışarak. " Tamam gelin" dedi ama bunu hiç istemiyorum diye bağırıyordu. 

Yola koyulmuştuk. Ege başka yoldan gidecekti çok komik bir çocuktu. Sevmiştim. Ama Kazım hala bizim ile geliyordu. " Araf ile çocukluktan arkadaş Ege benim ilede sonradan arkadaş olduk 3 yıllık arkadaşlığımız var" dedi Kazım. Gülümsedim. " Benim yolum buradan ben gideyim artık görüşürüz yarın okulda" dedim. " Görüşürüz" dedi Araf ve Kazım birlikte.

Eve ulaşmıştım. Kendimi direk odama atmıştım. Duş almıştım. Ve şuan yatakta uzanmıştım. Hiç bir şekilde yemek yemek istemiyordum. Odada sıkıldığım için aşağı salona indim.

Salonda tüm abiler vardı. Bunun içine Semihde dahildi. " Selam millet" dedim bağırarak. " Selam " diye cevap aldım abilerden. Geçip tekli koltuğa oturdum. " Ne yaptın okulda bakayim?" diye sordu Karan abi." Hiç bir şey abi ya ders falan işledik" dedim. " Hiç inanmadım gelmedi" dedi Semih. " Sen inan diye bir şey söylemedim" dedim. " Ben senin abinim bana cevap veremezsin" dedi. Güldüm. " Ama sen bana istediğini diyebilir misin?" diye sordum. " Semih sus artık" dedi Berk abi. " Niye abi?" dedi. Bana küçümseyici bir bakış attı" Bu iğrenç kulaklığımı konuşsak artık" dedi. Gözlerim istemsizce doldu. " Bunu sana sevgilin mi aldı o yüzden mi hep boynunda?" diye sordu gülerek.

" Sen böyle bir şey hakkında konuşamazsın manevi şeylerin ne olduğunu bilmeyen biri olarak benim hakkımda böyle konuşamazsın" dedim bağırarak. " Demek sevgilin aldı" dedi yine gülerek. " Bu benim kanserden ölen arkadaşım hediyesi" dedim ağlayarak. Gülüşü yüzünde soldu. Diğer abilerdede ölüm sessizliği vardı. " Benimle bir daha sakın konuşma ağzını benim hayatım hakkında açma. Senin bu yaşına kadar yaşadığın acılardan daha fazla acı yaşadım" dedim.

Yüzüne baktım duygusuzca. Her şeyi söyleyecektim. " Sen hiç ellerin arasında birinşn ölüsünü gördün mü? Ben gördüm. Sen hiç morga gidip ordaki bir ölüyü teşhis ettin mi? Ben ettim. Sen hiç ölü birinin sesini unuttun mu? Ben unuttum. Sen hiç ailenden dayak yedin mi? Ben yedim. Sen hiç birinin mezarına toprak attın mı? Ben attım. Ben bir ölünün mezarına gidip 3 saat boyunca ağladım. Peki sen hiç intihar etmek için bileklerini kesip sonra abinin seni görmesi sonucu dayak yedin mi?" deyip yutkundum. " Ben yedim. O ağzını artık benim hayatım için açma acı yarıştırmayı sevmem ama bunu bana zorladın" dedim ve evden çıktım.

Parka gelmiştim ve hönkürerek ağlıyordum. Telefonuma gelen aramaya baktım. Araf arıyordu. Hemen açtım. " Alo Selin" dedi karşılığında ise ağzımdan çıkan ağlamaklı hıçkırık oldu. " Selin cevap ver İyimisin" diye sordu. " Değilim Araf değilim" dedim. " Nerdesin güzelim hemen geliyorum" dedi Araf. Konumu söyledim ve Aradı beklemeye başladım.

SELİN/GERÇEK AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin