Han Jisung'un ağızından;
Evet... Nerede elim kolum bağlı bir şekilde sert zeminde oturduğumu bilmiyorum. Tek bildiğim önümde kan kusan Minho..Karnını öyle sert tekmeliyorlarki, yüz kaslarını aramızdaki mesafeden bile görebiliyorum..
Ben Han Jisung.
Ve sanırım hayatımın en büyük travmasını geçiriyorum.
Sevdiğim adam gözlerimin içine bakıyor, sanki pislik canı acımıyormuş gibi yüzüme karşı sırıtıyor "Buradan bile güzelsin sevgilim" dermiş gibi. "sikeyim belanı Lee" içimden verdiğim karşılığı anlamışcasına sırıtması genişledi...sanırım fena halde delirmiştik.
Minho'nun gülümsemesi kaybolmaya başlıyordu, dakikalardır verdiği savaşı kaybediyor gibiydi..
"Ölemezsin.."
Kafamda dönüp duran bu korkunç melodiyi susturamıyordum. Lanet derecede kötü kokan bir don parçasını ağızıma tokuşturmuşlardı..
Tadı metalikti, kan kokusuyla karışmıştı. Burnumun delikleri genişleyip daralırken hissettiğim bu mide bulandırıcı koku, nefes almayı zorlaştırıyordu. Bağlı ellerim, bileklerimi kesiyordu, her hareketimde ipler daha da derinlere gömülüyordu.Minho'nun gözlerindeki ışık yavaş yavaş sönüyor, göz kapakları ağırlaşıyor, nefesi düzensizleşiyordu. Gözlerim doldu, ama ağlayamıyordum. Gözyaşlarım içimde birikiyor, acımı daha da derinleştiriyordu."Burada ölemeyiz," diye düşündüm. "Burada birbirimizi bırakamayız."Minho'nun vücudu artık tepki vermiyordu. Tekmeler durduğunda, onu yerde hareketsiz bırakmışlardı. Yerde yatarken, bir anda her şey sessizleşti. Sadece nefes alışverişlerimizi duyabiliyordum. Yüzümden akan terler gözlerimi yakıyor, ama gözlerimi kırpmaktan bile korkuyordum. Bir an bile dikkatimi ondan ayıramazdım, bir an bile onu yalnız bırakamazdım.
Derin bir cesaret alarak ağızımdaki bezi tükürdüm
"Sevgilim.."
Ne ses vardı ne de bir hareket, sesimi yükselttim
"Lee Minho.."
Yavaşça gözlerini araladı Minho..derin bakışlarını bana çevirdi , minik bir gülümseme sundu dudaklarıyla..
İliklerime kadar titrediğimi hissettim , baygın bakışları, kuru ve kanayan dudakları, patlamış kaşı..
"Jisung"...diye fısıldadı Minho, sesi zorla duyuluyordu.."sana bir sözüm vardı hatırlıyor musun sevgilim?" Umut dolu gözlerle bakıyordu gözlerime..
Göz yaşlarim durmadan yanaklarımdan süzülürken zorlada olsa gülümsedim, acı içinde kafamı salladım
Minho gülümseyerek gözlerimin içine baktı. Yere düşmüş olan mektubu kanlı elleriyle kavradı. bana doğru uzattı "Özür dilerim sevgilim..."
Bu belkide onun ağızından çıkan son kelimelerdi, hayatım, yaşadıklarım, kalbim, düşüncelerim, çığlıklarım, şu anda hepsi Minho'yu sayıklıyordu.. sevdiğim adamın gözleri bana bakarak yavaşça kapandi..hiç açılmayacak olan kahverengi irisleri karardı..
Tarih atalım..
Bugün ne doğum günüm ne de önemli bir yil dönümüm..
Bugün benim kalbimin karardığı gün
Sevdiğim adama son kez baktığım gün
Bugün benim ölüm günüm...
Hiç olmadığım kadar acı çekiyordum..kalbim ağrıyordu.. Lee'nin gözlerine bir kez daha bakabilmek için yüzünden ayırmıyordum bakışlarımı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoners Of War/ Minsung
FanfictionKore'nin Gimpo kentinde akıl almaz bir savaş çıkmıştı..insanlar acı çekiyor, rehin alınıyor, öldürülüyordu.. peki ya bu savaş ikilinin sırılsıklam aşkına engel olabilir miydi? Kalpleri birbirleri için atarken yaşam denen duyguyu en uzaklarda yaşamak...