BİR

2K 31 14
                                    

  

🔱

    Hazırlandım. Üzerime yapışan mini elbisem, Christian Louboutin siyah parlak stilettom, Valentino Rockstud çantam, koyu göz makyajım, altın takılarım, uzun protez tırnaklarım ve uzun siyah saçlarımla her zamanki gibi harika gözüküyordum.

Bugün her zaman olduğu gibi kocamın iş davetine gidiyordum. Yalnız gitmemesi için benden ona eşlik etmemi istiyordu. Bana yaptığı şeylerin yanında bu ufacık bir şeydi.

Serhan ile aramda 14 yaş vardı. Dışardan her ne kadar öyle gözükmese de aşık olarak evlenmiştim. Amerika'da arkadaşımla gittiğim otelde tanışmıştım onunla. Birbirimizi kısa sürede sevmiş ve alışmıştık. Ben 20 yaşına geldiğimde ise evlenmiştik. Her ne kadar da bana biraz erken gelse de kararımdan hiç pişman değildim. İkimizin de para durumu tanıştığımızda pek iyi değildi ama kocamın açtığı reklamcılık şirketi çok kısa zamanda büyük bir ün kazandı ve haddi hesabı olmayan tutarlarda paralar kazanmaya başladık.

  "Hazır mısın bebeğim?" Diyip odamızdan içeri girdi.

  "Hazırım."

   Ben aynanın önünde dikilirken arkama geçip arkamdan sarıldı.

  "O kadar sexy sin ki seni bir yerlere saklamak istiyorum. Sadece benim görebileceğim bir yerlere.."
Son cümleyi boynuma öpücükler  atarak söylemişti.
 
  " Hahaha. Saklamana gerek yok seninim." Dedim arkamı dönerek.

  "Hep benim kal hayatım." Dedikten sonra beni sıkıca öptü.

🔱

   Davet yerine varmıştık. Bu seferki davet Hiltondaydı. Bildiğim kadarıyla bir futbol takımı ile ilgili reklam çekilecekti.

   Asansörden indikten sonra mekandaki yerimize geçtik. Serhan birileriyle iş konuşurken ben de rujumu tazelemeye koyuldum.

  " Hayatım bak Barış Bey reklamımızın ana yüzlerinden biri."

  " Merhaba ben Selen Ulukaya. Serhan'ın eşiyim." Diyip elimi uzattım.

" Selam ben Barış Alper Yılmaz."

Tokalaştık. Gerçekten de çok güçlü bir adamdı. Elini tokalaşma babında salladığında sarsılmıştım. Ayrıca elleri buz gibiydi. Bu uzun tokalaşma sırasında gözlerini benden bir salise bile ayırmamıştı. Ve tabi ben de ondan.

"Serhan Bey evli olduğunuzu bilmiyordum." Dedi Barış. Bunu derken gözlerini hala benimkilerden ayırmamaya ısrarcıydı.

"E hiç mi İnstagram'a bakmıyor sunuz ?" Diyip sertçe güldü. Ardından beni belimden tutup kendine yapıştırdı.

"Yok bakamıyorum maalesef. Malum bu sezon çok yoğunuz." Diyip müsade isteyip kalktı Barış. Sanki Serhan'a sinir olmuştu. Serhan, Barış kalktıktan sonra şirketin diğer ortaklarıyla derin bir sohbete girmişti.

Ne konuştukları hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ve canım çok sıkılmıştı. Tuvalete gideceğimi söyleyerek tuvaletlerin olduğu koridora doğru gitmiştim.

Tuvaletin içine geçtiğimde aynadaki görüntümle şoka uğradım. Bunca zaman elbisemin fermuarının başı açık olarak mı gezmiştim? Bu duruma bir küfür savururken zaten başı açık olan fermuarın hepsini açtım çünkü işimi görmem gerekiyordu.

İşimi gördükten sonra fermuarı geri kapatmaya çalışıyordum ama nafile. Ağzımdan sayısız küfür çıkıyordu. Zaten tuvalet çok dardı. Aşırı fazla sinir olmuştum şu an içinde bulunduğum duruma.

"Hay ben senin am*na koyayım. Üff."

"Ben böyle işin ta içine.."

"Pardon. İyi misiniz?"

Dışardan bir erkek sesi duyduğumda irkildim. Bu az önce tanıştığım futbolcu çocuğun sesi değil miydi?
Tuvaletler tek kişilikti ve muhtemelen sesim o koridora yayılmıştı. Kahretsin.

"Şey iyiyim ama ufak bir sorunum var. Fermuarımı kapatamıyorum." Barışın ağzından küçük bir kıkırtı çıkmıştı.

"Yardım edebilir miyim?" Diye sordu.

Bir kadının yardım etmesini tercih ederdim ama gerçekten biraz daha burda mahsur kalırsam sinir krizi geçirecektim. E tek çare kabul etmekti.

"Peki."Diyip kapıyı açtım. Bir yandan da elbiseyi tutuyordum eğer tutmasam düşecekti çünkü. Kapıyı açtığımda şaşırmamıştı, o da beni sesimden tanımıştı belli ki.

Tuvalet kabinine girdiğinde kapıyı arkasından kapattı. Ve ben de fermuar arkamda olduğu için arkamı döndüm. Tanrım burası çok dardı. Saçlarımı eliyle toparlayıp sol omzumdan aşağıya koydu. Ve sıra fermuara geldiğinde elbisenin gerçekten de uzun bir fermuarı vardı. Elleri hala buz gibiydi. İrkilmeden edememiştim. Fermuarı kapattıktan sonra ellerini incecik olan belime koydu ve başını sağ omzuma yaklaştırıp kulağıma doğru eğildi.

"Ben olmasam ne yapıcaktın acaba." Diye fısıldadı.Gerçekten niye böyle olduğunu anlamadım ama tüylerim diken diken olmuştu.

Kafamı biraz sağ tarafıma çevirip "Ben ... teşekkür ederim." Sesim niye titremişti benim.

Yüzlerimiz arasında çok az bir mesafe vardı. Şu an kitlenmiş gibiydim. Nefesini nefes alıyordum, nefesimi nefes alıyordu.

Ve bu anı bölen bir kapı tıklatma sesi oldu. Şimdi sıçmıştık. Böyle gözükürsek yanlış anlaşılırdı tabi doğal olarak. Mekanın çoğu benim Serhan'ın karısı olduğumu biliyordu, mekandakileri geçtim bir sürü paparazzi vardı sabah kalkınca manşetlerde olduğumu görmek şu an en son isteyeceğim şeydi.

İkimizde tıklatmadan sonra eski halimize döndük. Kimse görmeden çıkmalıydık burdan. Tam konuşacakken Barış ağzımı o büyük eliyle kapattı.

"Ee benim işim biraz uzun siz hiç beklemeyin isterseniz." Dedi. Eli hala ağzımdaydı. Gözleri de gözümde. Bana ayrı bi bakıyordu şu an. Sanırım onun da benden farklı kalır bir yanı yoktu.

Kapının arkasında adam bişeyler söylenip oradan uzaklaştı.

Barış bir anda bana yaklaşmaya başladı. Tanrım milimler kalmıştı.

"Rica ederim." Diye fısıldadı dudaklarıma doğru.
Ardından kapının arkasından birinin geçmediğini anlayınca kapıyı çarpıp gitmişti. Ardında da dengesi bozulmuş bir ben bırakmıştı.

1-2 dakika geçtikten sonra ben de yüzüme su atıp makyajımı tazeledikten sonra çıkmıştım.


🔱

Devam Edecek...

YANLIŞ AMA DOĞRU | BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin