YİRMİ DÖRT

327 13 0
                                    




🔱

1 Hafta Sonra


Selen'in Ağzından

     Kendimi hâla toparlamaya çalışıyordum. Son yaşananlar yüzünden kırk üç kiloya düşmüştüm. Hiç bir şey yemek istemiyordum. Yaşanan olaylara hâla inanmak dahi istemiyordum. Bu süre içerisinde Hilal'de kalıyordum ama artık kendi evimi tutma zamanım gelmişti. Demir'e gelince o beni bu süre içerisinde hep teselli etmişti. Hep aynı Hilal gibi yanımda durmuştu. Şimdi yine bu son hafta her gün olduğu Demir Hilal ve ben kalıyorduk. Emir'i Demir dahi herkes hayatından çıkarmıştı. Hilal şimdi içerde uyuyordu. Demir de yanıma salona gelmişti.

        "Selen hadi bir şeyler ye bak Hilal en sevdiğin tatlıdan yaptı senin için."Kafamı hayır anlamında salladım.

        "İstemiyorum Demir kaç kere söylemem lazım?"

        "Peki ama acıktığında haberim olsun. Olur mu?"

        "Tamam haber veririm." Dedim geçiştirmek için. Koltuğa yanıma oturdu. Önümdeki saçları alıp kulağıma sabitledi.

         "Selen seninle bişey konuşmak istiyorum ama bunu hemen kabul etmeye bilirsin. Yani sana düşünmek için zaman vericem."

         "İyi peki söyle bakalım."

         "Şey ama sakın hemen hayır deme olur mu?" Kafamı tamam anlamında salladım. Konuşmaya devam etti.

         "Selen diyorum ki hem senin de modunu değiştirmek için bir iki haftalığına New York'a gidelim. Hem belki çok seversek orayı, sadece ikimiz oraya taşınırız."

        "Tamam."

        "Selen lütfe- ne? Kabul ediyor musun?" Dedi kekeleyerek.

         "Evet kabul ediyorum." Cümlemi bitirince beni hızla kucağına aldı ve etrafında döndürdü. Kabul etmiştim çünkü Barışı ne kadar çabuk unutursam benim için o kadar iyiydi. Yeni bir hayata başlamak için kendimi zorlayacaktım.

🔱

2 Hafta Sonra

Barış'ın Ağzından

   Aklım gerçekten almıyordu. Nasıl beni daha doğrusu bizi bu kadar çabuk unutmuştu? Magazin sayfalarının hepsinde Selen ve eski sevgilisi olduğunu öğrendiğim Demir adlı herifin boy boy fotoğrafları vardı. Belli ki tekrar sevgili olmuşlardı çünkü okuduğum haberlere göre Selen ve o moron New York'a taşınmışlardı. Nasıl başarabiliyordu bu kadar acımasız olmayı aklım almıyordu. Ben iki haftadır onun burda kalan eşyalarıyla ve parfümüyle yatıp kalkıyordum. Artık olmayan oğlumuzun ultrason fotoğraflarına bakıp saatlerce bazen de günlerce ağlıyordum. Bu kadar mı değersizdim ben onun için? Kendimi de çok salmıştım onun yüzünden. Kendimi saçma sapan normalde asla yemeyeceğim fast foodlara vermiştim. Kaslarımın çoğu yağa dönüşmüştü. Sakallarımı bayadır tıraş etmiyordum. Sakallarım bi hayli uzamıştı. Evden dışarı burnumu  dahi çıkarmıyordum. Bu gün buna son vermek için en yakın arkadaşım Kerem gelicekti. Selen ile ilgili en ufak ayrıntıyı bile anlattığım tek kişiydi. Tam da ondan bahsetmemle kapı çaldı.

      "Hoş geldin."

       "Hoş buldum da Barış ne olmuş sana be kardeşim? Bu göbek ne böyle?" Kapıyı tam kapatıcaktım ki.

       "Tamam tamam sustum." Dedi ve onu içeri aldım. Sonra konuşmaya devam etti.

        "Barış tamam zor zamanlar geçiriyorsun ama bu süreç böyle geçmez. Bak kıza hemen hayatını kurmuş. İlk şu evi toplayalım sonra neler yapıcağımızı anlatıcam teker teker." Dedi ve evi topladık.

         "Ee evi topladık şimdi ne yapıcaz?" Dedim.

         "Selen'in kıyafetlerini getir." Dediğini yaptım.

         "Ee?"

         "Şömineyi aç." Açıp anlamaz bir şekilde baktım. Anladığımda.

         "Hayır asla olmaz. Buna asla izin vermem."

         "Barış sana yemin ediyorum bu seni çok rahatlatacak. Beni dinle." Dedi ve kabul ettim. Rahatlamaya ihtiyacım vardı. Teker teker atmaya başladım. Biraz iyi geliyordu ona karşı sinirimi yok etmeye.

           "Bu kalıcak." Dedim bebeğimizin oluştuğu gün giydiği elbiseyi işaret ederek. Elbise buydu.

        "İyi peki tamam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



        "İyi peki tamam.  Ha Selen'in altın bileziğinin de hâla senin kolunda olduğunu kaçırmadığımı sanma."Dedi. Bu altın bileziği ömür boyu saklıyacaktım. Beni hep o yanımdaymış gibi hissettirecekti.

"Evet şimdi traş oluyorsun ve bundan sonra her gün senle spora gidiyoruz. Tamam mı?"

"Tamam." İstemeye istemeye kabul etmiştim. Olanları unutabilmek için dışarıya çıkmam lazımdı. Ve tabi şu görüntümden kurtulup eski halime dönmem.

"Haa şeyi söylemeyi unuttum. Sana derhal bir manita buluyoruz kafanı dağıtmak için böyle olmaz oğlum."

"Onu anca hayalinde görürsün işte. Bir daha kimseyi onun kadar sevemem. Biliyorsun sevgili olmadan iki yıl önce bile onun peşinden koşmaya çalışıyordum. Onun yeri hep ayrı olucak iğrenç şeyler yapmış olmasına rağmen bile.." Ve tekrar gözlerim dolmaya başlamıştı.

🔱

Bir sonraki bölüm bomba hazır olun 💋

Devam Edicek...

YANLIŞ AMA DOĞRU | BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin