uzaktan gelen irfan abi ve altay abiyi görmemle derin bir nefes vermiştim.
biz çoktan gelmiştik ama hâlâ barış efendi teşrif edememişti. içimden mesaj atmak geçsede götünü kaldırmamak adına bu fikrimden vazgeçmiştim.
içten içe bu maçı kazanmayı istiyordum. her ne kadar futbolu çok sevsemde barış'a katlanamıyordum. hâlâ bana dayamış olması bir tık korkunç geliyordu. dahası bana dayadığı yetmezmiş gibi saçma sapan işi dalgaya vurması canımı fena halde sıkıyordu.
uzaktan bağıra bağıra gelen tayfayı görmemle birlikte gözlerimi devirdim. ele başları çakma sarışın ve onun omuzunun üstünde kenan'ı görmemle inanamaz gözlerle kenan'a baktım. amcık beni satmış olamazdı.
gözlerimi yanımdaki arda'ya çevirdiğimde eş zamanlı olarak o da gözlerini bana çevirmişti. "kanka vallahi benim haberim yok. hiç konuşmadıkta zaten. ya bana niye kötü kötü bakıyorsun, ben naptım oğlum."
"ben bu kenanı yatırır bir güzel sikerim kanka."
arda elini omuzuma atıp sakin ol dercesine kendine çekmişti.
"ya önce bir işin aslını öğrensek ya kanka. azıcık sakin ben gelecekteki kocama güveniyorum."
"hay seni de kenan'ın üstüne koyup sikeyim."
"kanka noluyor ya siz bir gerginsiniz sanki." bertuğ konuştuğunda gözlerimi ona çevirdim.
"kenan'ı boğmak istiyorum bertuğ çok önemli bir şey yok."
"ay o mal niye onlarla ayol." bertuğ'un tepkisine gülmek istesemde kendimi tuttum. sinirli kalmam gerekiyordu.
biz konuşmaya dalmışken dibime kadar giren çakma sarışına baktım.
"iyi olan kazansın. biz yani." piççe sırıttığında ağzının ortasına yumruğumu yapıştırmayı çok istesemde yiyeceğim 2 katı dayağı bilmek ona vurmamı engellemişti.
"göreceğiz."
uzattığı eline bir bakış atıp tutmakla tutmamak arasında kararsız kalmıştım. en sonunda düşünmeyi bırakıp elini tutup sıktım.
daha sonra elimi çekip kenan'ın yanına adımladım.
daha ben konuşmadan direkt konuşmaya başladı.
"yok kanka baştan söyliyim seni satmadım. ama sana şu kadarını söylüyorum ben sana maç sonu götten giricem semihim." yutkunup elimi kenan'ın omuzuna koydum.
"valla şakaydı. benim arda'yla ne işim olur oğlum."
kafasını sen iflah olmazsın der gibi iki yana sallamıştı.
bu sırada ensemde bir şaplak hissettiğimde acıyla inledim.
"kenanım. sen bu salağa bakma. iyiyiz dimi." arda hem enseme vurmuş hemde bana omuz atarak yanımdan geçmiş ve kenan'a sarılmıştı. vıcık hallerine yüzümü buruşturdum.
"noldu kıskandın mı sarışın." arkadan gelen sesle yerimde sıçradım. kenan'la arda'yı izlemeye o kadar dalmıştım ki barış'ın sesi bir anda korkutmuştu beni.
gözlerimi devirip barış'tan yana çevirdim vücudumu. "pardon anlayamadım?"
"sanada mı bulsak birini. arkadaşların seni sikine pek takmıyor gibi." yarım ağız sırıtıyordu resmen. piç.
"ALPER kardeş benden uzak allah'a yakın olur musun. yoksa ben cidden allahına kavuşturucam seni ve bunu da öyle büyük bir zevkle yaparım ki."
"hmm nasıl yaparsın." dibime kadar giren vücudunu itekledim. yerinden kıpırdamayınca bu sefer ben arkaya bir iki adım ilerledim. vücudu taştan falan olmalıydı herhalde.