2.4

2.1K 117 17
                                    

Arkadaslar helü🖐🏻 giresunda findik basladi malum😔😔😔 bölüm sıklığını elimden geldiğince azaltmamaya calısıcam ama dedigim gibi söz veremiyorum❤️❤️

5-0 galibiyetle biten maçla, Konya'dan düğün salonuna evrilmiş takım otobüsünün en sakin halini yakalamış, dönüyorduk.

Arka dörtlünün cam kenarının birine ben, diğerine Yunus geçmişti. Aramızda Kerem ve Barış vardı. Ne hikmetse Barış cemre misali benim yanıma düşmüştü. Bak sen şu işe Kerem? Yunus? Vay anasını.

Neden uçakla dönmediğimizi sorgulasam da böylesi daha iyiydi. Çok geçmeden ailem gibi olmuş insanlarla 5-6 saat değil, 24 saat bile yolculuk yapabilirdim.

İlk saatler şampiyonluk moduna girdiğimiz için her telden çalıp söylemiştik. Maçın yorgunluğu, veriler röportajlar derken bende onlar kadar olmasa da epey yorulmuştum. Hiç değilse sayfaya dökersek, en az yirmi sayfa yazı çevirmiştim. Dilim damağım kurumuştu, hatta kaç şişe su bitirdiğimi bilmiyorum.

"Şşş," diye fısıldadı Barış, hafif kolumdan dürterek. Başımı yasladığım camdan çekmiştim fakat gözlerimi izlediğim yoldan ayırmamıştım. "Hm?"

Yüzünü boynuma doğru eğdiğinde sıcak nefesi kapüşonunu örttüğüm bordo sweatden zar zor geçiyordu. "Saat 1 buçuk olmuş, neden hâlâ uyumadın?" Fısıldadıkça ürperen içimle, tütlerimin diken diken olduğunu hissettim.

Düşman tavrından arınmış, tiksinen bakışlarını raflara kaldırmıştı. Bir tek Barış değil, takımdaki herkes için geçerliydi bu. Fakat takımdaki herkes böyle değildi, Barış gibi; tenime sokulmuyordu mesela, içimi titretmiyordu, irdelemiyordu beni.

Anlayamadığım bakışları gözlerime değdiği her an cehennemimdi sanki.

"Çok sallanıyor," dedim sessizce. En arkada oturduğumuz için tekerin tam üzerine denk geliyordu oturduğum koltuk, bu da ekstra sallanmama neden oluyordu. Onaylar gibi başını salladığında kendisini koltukta aşağı doğru çekmişti. Yoldan kesik kesik ona çevirdiğim gözlerim sonunda ona tamamen çevrildiğinde eli ile göğsünü işaret ettiğini gördüm.

Hızlanan kalp atışlarıma daha hakim olamazken kolunu omzumdan geçirişi ipleri tamamen koparmıştı.

Rahat uyuyayım diye miydi yoksa göğsünde uyuyayım diye mi? Bana göre ikisi de aynı kapıya çıkıyordu.

Ona olan hislerimi bildiği için, bir koz olarak kullanıyor olma düşüncesi Mert Hakan yüzünden hep gün yüzündeydi. Silip atamıyordum o düşünceyi kafamdan. Kerem ile kısa sürede dost olmuştuk. -Bir abim oldaydı onun Kerem olmasını isterdim.- Bu konuyu onunla üstünkörü konuşma fırsatım olmuştu. Sarıldığımızı falan anlattıktan sonra böyle bir şeyin ihtimali olup olamadığı sormuştum. O da Barış'ın asla öyle bir karaktere sahip olmadığını, neyse o olduğunu, yalnızca içinde halledemediği konuların dışarı sinirle elbet yansıyacağını söylemişti.

Ki Barış, son günlerde bana oldukça sakin ne naifti. Başlarda kedi köpekten farksız olsak da şimdi o hallerimizden eser yoktu. Medyaya yansıyan halimiz insanları şaşırtıyordu, Barış'ın ısrarla sessiz kalması da beni delirtiyordu. Çıkıp hayır demiyordu. Aslına baktığımda hayır demesini istemiyordum zaten ama neden demiyordu işte? Sorun tamamen oydu, neden hayır demediği...

Bu görüntülerimizin de medyaya yansımasından korkmuştum bir anlığına, daha sonra kapkaranlık otobüste herkesin uyuduğunu gördüğüm için siktir etmiştim.

Utana sıkıla kafamı göğsüne doğru yaslayıp bir elimi destek almak için bacağına yerleştirdim. Koğala gibi bütünleşmiştim bedeniyle.

Az önce omzumdan geçirdiği kolu belime dolandığında beni daha da kendisine çekti. "İyi geceler."

Yorgunluğum daha ağır basmıştı.

çerezlik🥲

geçmiş olsun | barış alper yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin