Kaos bu iki grup arasında hiçbir şeydi. Sadece aynı caddede bulunmaları bile oldukça kaotikken şu an küçük bir parkta karşı karşıyalardı. Kenan'ın Altay abisine istemeden attığı yumrukla Altay yanağını tutmuş ve kenara çekilmişti.
"Amına koduklarım, yiyin birbirinizi ya"
Altay'ı tek duyan Kerem'di. Yavaşça onu kenara çekip fırsattan istifade olarak yürüyecekti. E tabii Altay'ın canına minnetti.
"İyi misin? Çok acıyor mu?"
Altay'ın canı pek acımamıştı. Kenan yumrukları çok da güçlü biri değildi. Şahsen Bertuğ'un vurduğu tepsi daha ağırdı diye düşünmüştü. Ancak Kerem'in onun için endişeyle bakması hoşuna gitmişti. Elbette nazlanacaktı.
"Biraz sızlıyor ama iyiyim."
Kerem gözlerini kısarak hala tartışan aptallara baktığında iç çekti. Bu sefer yumruk sallayan onlardan değil Altaylardan biri olduğu için gidip onu dövemezdi, bu sadece kavgayı daha çok körüklerdi. Bu yüzden Altay'ın yanına kaldırıma oturdu ve birbirini yiyen arkadaşlarını izlemeye başladılar.
Kavga eden tarafta da her şey pek normal değildi. Kenan Altay abisine vurduğu için panik olmuş, Semih'in yakasına yapışmış, bağırarak "Senin yüzünden" diyordu. Semih ise onun hedefi tutturamaması ile dalga geçiyordu, oldukça keyifliydi.
Bertuğ ve Mert de onlardan farklı değildi. Mert'i Cenk abisi sıkıca tutarken Hakan da Bertuğ'u tutuyordu. Bertuğ "Bırak abi sikicem şunun ağzını yüzünü" diye bağırırken Mert kendinden emin bir şekilde sırıtıyordu. Mert Bertuğ'dan daha kalıplıydı, muhtemel bir kavgada kendine güveniyordu. Hakan ise bu ikisinden bıkmış Bertuğ'un tuttuğu kolunu bırakmıştı.
"İyi ne bok yerseniz yiyin"
Bertuğ birkaç saniye şaşkınca Hakan abisine baktıktan sonra etrafına göz attı. Merih abisi Abdülkerim ile ne olduğunu bilmediği bir şey hakkında tartışıyor, İsmail kınar gözlerle -sanki bu kavgayı o planlamamış gibi- onları izliyor, Barış İsmail'in yanında etrafa "sikici bakış" olduğunu düşündüğü bakışlarıyla bakıyordu.
"Barış, git ayırsana çocukları. Bak bir şey olacak bebiş daha onlar."
İsmail'in sanki birbirlerini dövmeleri onun hoşuna gitmeyecek gibi Barış'a çemkirmesi ve Barış'ın hemencecik papatyasının sözünü dinlemesi ile Kenan ve Semih birbirinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Barış Semih'i çekerken, Salih de karşıdan Kenan'ı çekmişti.
"Bana bakın lan küçük piçler, papatyamla yeni barıştık zaten. Eğer bu gece bir daha aramız bozulursa ikinizi de şu parkın ortasındaki direğe bağlar sabaha kadar Ciguli dinletirim. Duydunuz mu beni ?"
Semih Barış abisinden biraz korkardı. Aşık maşıktı ama Barış ciddi olduğu zaman oldukça korkutucu oluyordu. Kafasını sallayıp sinirle kolunu abisinden kurtardığında Kenan da birkaç adım geri çekilmişti.
İsmail çocukların arasındaki kavganın bittiğini görünce bağrına elini koyup bir derin nefes aldı ve bugün de tek bir yumruk yemeden kavgadan sıyrıldığı için gülümsedi. Ayrıca Barış yanındayken ona kimsenin dokunamayacağına biliyordu, bunun da üzerinde bulundurduğu rahatlığı es geçemezdi.
Barış gülümseyerek kaldırımda oturmuş İrfan'ın uzattığı çekirdeği yiyen Arda, Ferdi ve Samet'in yanından geçerek İsmail'in yanına geldi ve gülümsedi.
"Kavga da bittiğine göre seni evine mi bıraksam papatyam?"
İsmail hoşuna gitse de ipleri bu kadar çabuk eline vermek istemediği için yalandan gözlerini devirdi.
"Haftaya maçlar başlıyor Barış, unutma biz rakibiz."
Barış yanındaki çocuğun söylediği ile dudağını büzdü. Arkadaşlarını satabilirdi ama maçı asla satmazdı. Haftaya İsmailleri ağlatmak için oynayacak, sonra da papatyasına en sevdiği tatlıdan götürecekti.
Tabii o aklındaki planı ona söyleyemeden tanıdık bir ses duyuldu parkın girişinde. Kaan yanında orta yaşlı bi adamla onlara bakıyor, sabır diliyor gibi görünüyordu. Sokak lambasının ışığından tam yüzü görünmeyen adam birkaç adım atınca ortamdaki herkesin gözleri şaşkınlıkla büyümüştü.
"Koç???!!"
***
Ay hiç olmadı, fena tıkandım ama devam etmeye çalıştım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yayla Çiçeğim I BAISM
FanfictionYavru kurt Semih'in Kenan'ı bir kez daha dövmesi ile İsmail'in sabrı taşmaya başlamıştı ve tabii ki soluğu yine Barış'ın mesaj kutusunda almıştı...