Hain Barış

726 90 72
                                    

Okulun oradaki parkta bir sessizlik ve soğuk hava hakimdi. İki grup da birbirlerine kaşlarını çatmış bakıyor, herkesi ciddi bir şekilde karşısındakine tehditkar olduğunu düşündüğü bakışlarını atıyor ve ne kadar salak göründüklerini kestiremiyorlardı.

Kerem, Bertuğ, Semih, Samet, İrfan Can, Merih ve Hakan bir tarafta; kavganın diğer tarafı olarak İsmail, Altay, Kenan, Arda, Ferdi, Cenk, Salih, Yunus, Mert ve Abdülkerim diğer taraftaydı. Herkes birbirine tip tip bakarken Kerem gözlerini devirerek konuştu.

"Abi sizce de bi saçmalık yok mu bu işte ? Gerçekten mi yani ?"

Kerem Altay'ın kafasına tepsiyle vurulmasından hoşnut olmasa da bu saçma kavganın olmasını istemiyordu. O Bertuğ'u döverse her şey bitecekti. Ama İsmail dramatik bir kraliçe olarak iki grubun da kavga etmesi gerektiğini düşünüyordu.

"Evet gerçekten saçma. Şuraya bi bakın. Barış senin ne işin var orada amına koyım ?"

Samet'in bağırması ile tüm gözler İsmaillerin yanında Arda ve Ferdi'nin biraz arkasında duran ancak ikiliden daha uzun olduğu için kabak gibi ortada duran Barış'a kaydı. Tabii ki bu kavgada arkadaşlarının değil papatyasının yanında olacaktı.

"Abi ben papatyama vuramam kusura bakma"

Arkadaşları tarafından hain fısıltılarıyla karşılaştığında gram iplemeyen Barış, İsmail'in onu kolundan tutup karşıya hafifçe itmesiyle sırıttı.

"Önden benim mi gitmemi istiyorsun sarı papatyam ? Hay hay, hemen"

Barış'ın yılışıkça söylediği ile İsmail karşısındaki kıvırcığın kolunu cimcikledi

"Geç arkadaşlarının yanına, bugün hesap günü."

İsmail'in bu davaya kendini fazla kaptırdığı belliydi. Kendini ajan filmlerindeki havalara sokmuş, biraz sonra ilk yumruktan sonra çığlık atıp Abdülkerim'in arkasına saklanmayacak gibiydi. Dediğim gibi drama queendi...

Barış oflayarak arkadaşlarının yanına geçtiğinde yanındakiler ona gözlerini kısmış ve onaylamaz bir şekilde bakıyordu. Barış'ın tabii ki umrunda değildi, o İsmail'i korumak için gelmişti. Kimse papatyasına dokunamazdı.

Kerem ise Altay'a baktı tekrar, kafasında ne yazık ki küçük bir sargı vardı. Gördükçe Semih ve Bertuğ'un kafasını birbirine sürtmek istese de bu isteğini dindiriyor; arkadaşlarını öldürmemek için verdiği sözleri hatırlıyordu. Zaten kavga başlar başlamaz kenara çekilecekti, Altay'ın da aynısını yapacağını düşünüyordu.

Kenan ve Semih birbirine öfke ile bakarken, Bertuğ Mert'e -hoşlandığı çocuk Mert'e- gözlerini kısarak tehditkar bir bakış sunuyordu. Mert onun ne yapmaya çalıştığını pek anlamamış, gözüne bir şey kaçtığını düşünüyordu.

Bakışmalar ve aptal sessizlik biraz daha sürerse herkes güleceği için Hakan iç çekip karşı tarafın büyükleri Cenk ve Abdülkerim'e baktı.

"Beyler, bizimkileri biliyorsunuz işte. Heyecan arıyorlar. Buraya bir sakatlık çıkmasın diye geldik ama kavga falan istemiyoruz, Altay'dan özür dilesinler bitirelim gidelim"

Nadir olarak aklı başında insanların da bulunduğu bu gruptan Hakan haklı bir tavsiye sunduğunda Cenk sıcak baksa da Abdülkerim oradan atladı.

"Sizin sarı fazla olmaya başladı artık, bu kaçıncı kavga Hakan"

Hakan haklı olduklarını bilerek cevap vermemeyi, kafa sallamayı seçse de Semih'in pek rahat durası yoktu.

"Kenan'a niye bir şey demiyorsunuz Apokerim abi, o da suçlu"

Semih itiraz ettiğinde Kerem ve Barış aynı anda yanındaki küçüğün kafasına bir tane geçirdiğinde Altay üçüne bakıp gülmüştü. Kerem onun gülüşünü gördüğünde utanarak kafasını çevirse de bu sefer İsmail konuşmuştu

"Hakan abi kavga olacak, erkek gibi çözeceğiz bu işi"

"Haşinn" diye sessizce fısıldayan Barış'la etraftaki herkes ona göz devirdiğinde İsmail gözlerini kısarak ona bakmıştı. Cenk daha fazla olay çıkmasını istemeyerek öne atladığında Merih ona seslenmişti

"Eee sen de mi abicim ya, biz bunlara böyle mi örnek olacağız?"

Merih'in sitemi ile Cenk güldü ve kafasını salladı

"Yok ben de kavgadan yana değilim, özür dilesinler Altay abilerinden bitsin bu saçmalık. Daha eve gidip yemek yapacağım ben."

İrfan Can normalde kavgacı bir kişilik olmasına rağmen bu kavga isteğinin saçma olduğunu bildiğinden Semih'i tutup biraz öne ittirmişti. Cenk de Kenan'ı ittiğinde ikisi tekrar karşı karşıya gelmişti. Hakan da Bertuğ'u öne ittirdiğinde Altay'ı birinin itmesine gerek yoktu, zaten o boyuyla onu öne itmek biraz zor olurdu.

Bertuğ beklemeden Altay'ın yüzüne baktı, kimsenin Altay'la bir zoru yoktu sonuçta

"Özür dilerim Altay abi, o an sana değil Mert'e vurucaktım aslında ben. Sana geldi."

Altay karşısındaki çocuğun saçlarını karıştırıp önemli olmadığını söylediğinde Mert öne atıldı.

"Bana niye vurucakmışsın lan yavşak?"

Hakan sabır çekip Bertuğ'u geri çekmek istese de Semih öne atıldı bu sefer. Tarih tekerrür ediyordu.

"Kime dayılanıyorsun lan sen ?"

Semih'in diklenmesi ile Mert de diklenince Bertuğ da onun üzerine yürüdü. Altay kavga etmelerini önlemek için tekrar araya girdiğinde bu sefer Kenan'ın Semih'e atmak istediği yumruk onun yüzüne gelmişti.

Herkes Kenan'ın Altay'ın yüzüne nasıl yetiştiğini düşünüyordu ama dediğim gibi, tarih tekerrür ediyordu....

****

Ay nasıl oldu bilmiyorum ama bölümsüz kalmayın aşklarım skjefjlefkfem

Yayla Çiçeğim I BAISMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin