Gözlerimi açtığımda karanlık bir ortam beni karşılamıştı. Yatıyor muydum, ayakta mıydım idrak edemiyordum. Etrafıma göz gezdirdim. Ellerime baktığımda kollarımın bağlı olduğunu fark ettim. Ayaklarım bağlıydı. Uzanıyordum... Ben koltuk gibi bir şeyin üzerinde yatıyordum ama fazlasıyla sert olduğunu anladığım için bunun koltuk olmadığını anlamıştım. Soluma döndüm ve gördüğüm şey yüzünden fazlasıyla ürktüm. Lânet olsun! Bu o adamdı! Bu o adamdı! Bu uyuşturucu satıcılığı yüzünden aranan suikastçı *** adamdı! Bunu nasıl anlayamadım? Bacak bacak üzerine atmış bir şekilde beni izliyordu, beni gözleriyle süzmesi fazlasıyla rahatsız ediyordu. Yutkundum."Neredeyim ben şerefsiz!" Bağırdığım esnada keyifli bir gülüş attı. Lânet olsun, komik miydi? "Olman gerektiğin o yerde." Ne? Ne saçmalıyordu bu! Gözlerim etrafı geziyordu. Işık vardı, depo gibi bir yerdeydim ama bedenimi hareket ettiremiyordum, kıpırdayamıyordum. "Sanırım anneni bir trafik kazasında kaybetmişsin... Oldukça kötü bir durum. Üzülme, üzülmen gereken daha fazla şeyler var." Ne demeye çalışıyordu bu? Annem üzerinden en zayıf noktamdan beni vurması fazla canımı acıtıyordu. "Bıçağı getir bana," dediği an gözlerimi ürkekçe açtım. Ne? Bıçak mı? Adamına verdiği komutla birlikte adam masadan bıçağı uzattı.
Burası neden ameliyathaneye benziyordu?
Daha yeni yeni fark ediyordum. Neden kesici aletler bulunuyordu burada? Bıçağı koluma doğru yaklaştırdığı anda deli gibi çırpınmaya başladım. Çığlık attım. Avazım çıktığı kadar bağırmaya devam ettim. Koluma hızlıca attığı çizikle birlikte öyle bir çığlık attım ki âdeta duvarda yankılanıyordu. Sol koluma da attığı çizikle birlikte artık çığlık atma duyumu kaybetmiştim, atamıyordum, dudaklarımdan o çığlıklar artık çıkmıyordu. Şu an da beni birinin gelip kurtarmasını istiyordum, acı çekiyordum, o kadar çok acı çekiyordum ki...
Jilete benzer kesici aletle karnımın tam üzerine attığı çizikle daha da bağırmaya başladım. Canım yanıyordu... Canım o kadar çok yanıyordu ki... Anlatamıyordum, dudaklarımdan bunlar dökülmüyordu. Canım yanıyor diyemiyordum ama o kadar çok yanıyordu ki canım. Etrafımda sarılan ipleri çözdü ve o ip, çizik attığı yerin tam üzerine sürtülmüştü. Dudaklarımdan bir çığlığın çıkmasına daha izin verdim. Ağzıma bir bant yapıştırdı. Kollarımdan var gücüyle beni çekti. Bir kapıya gelmiştik, beni içeriye olduğunca fırlattığında çizik ellerimin üzerine düştüm. Canım çok yanıyordu...
Ardımdan kapıyı kapattı ve kilitledi. Kâhretsin! Burası çok soğuktu. Çok üşüyordum, bedenimi şimdiden hissetmemeye başlamıştım. Gözlerimden yaşların akmasına izin verdim, engel olamıyordum çünkü. O an dudaklarımdan: "Anne" kelimesi dökülmüştü. Bu yaşıma geldiğim halde tam da şu an bana yardım etmesini istiyordum, yanımda olmasını istiyordum. Bu mümkün değildi... Bunu istiyordum... Annemi istiyordum ama mümkün değildi işte.
• Küçük bir depoda, soğuk bir alanda iki saattir yaşamımı sürdürmeye çalışıyordum. Titreyemiyordum, titrersem eğer yaralarım acıyordu. Bana yardım edebilecek herkese ihtiyacım vardı şu an, ama kimse gelmiyordu ve gelmeyecekti. Daha nerede olduğumu bile kendim idrak edemezken onlar beni asla bulamayacaktı. Ellerimi soğuk zemine bastırdığımda kalkmaya çalıştım. Ama bu mümkün olmuyordu, açılan yaralarım bunu engelliyordu. Bunlar sıradan bir çizik değildi, o kadar derin bir çizikti ki... Nefes almakta zorlanıyordum, mide boşluğuma atılan o çizik canımı daha da yakıyordu. Kesik kesik aldığım nefeslerim beni daha da zorluyordu. Yaklaşık dört saattir buradaydım, bir Allah'ın kulu gelmiyordu, soğuktan ölmek üzereydim.
İlk kez şu an ölmek istiyordum, bir annemin ölümüne şahit olduğum an, birde şu an ölmek istiyordum. Ölümü arzuluyordum. Her ne kadar bunun yanlış olduğunu bilsemde bu benim doğrumdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLER VE KURŞUNLAR
Aksi"Acıların Ardında" Küçüklüğünden beri üvey babasının şiddetine maruz kalan, yıllarca içindeki acılarla başa çıkmaya çalışan Ayda... Hayat, ona hiç kolaylık tanımadı. Her darbede biraz daha kırıldı ama bir o kadar da güçlendi. Üvey babasının gölgesin...