Günler gelip geçiyordu. Ne Fuat abiden bir haber vardı ne de patronumdan. Fuat abiye en son tokat atmıştım ve o günden beridir onu görmemiştim. Tedirgindim.Adamın beni sokağa atmayacağının garantisi yoktu.
Patronum Kuvars beyi de en son yanındaki esmer kadın ile görmüştüm. Batu'nun söylediğine göre adam başka bir ülkeye iş için gitmişti. Bu sıklıkla yaptığı bir şeymiş. İşini sorduğumda bir cevap alamadım. Kimse ne iş yaptığını bilmiyormuş.
Ben de kendi işime devam ediyordum. Yavaştan para birikmeye başlamıştı. Fuat pisliğinden kaçmaya gerek kalmayacaktı.
Bugün İkra ve bir kaç arkadaşım daha bana gelecekti. İyi bir ailem yoktu, daha doğrusu bir ailem yoktu ama gerçekten iyi arkadaşlarım vardı.
Bir insanı evime, yuvama davet ediyorsam benim için önemli biri olmalıydı ki, öyleydiler.
Tüm gün yemek yapmıştım ve şimdi Batu'yu arayıp onu da davet etmek istiyordum. Bana yaptığı iyiliği ödeyemezdim. Onu arayıp telefonu kulağıma dayadım."Alo, Batu nasılsın?"
"İyiyim Aylin sen?"
"Bende iyiyim, şey diye aradım. Bugün arkadaşlarım bana gelecekti. Eğer müsaitsen sen de gel."
"Ayıp olmasın, tanıdığım kişiler mi?"
"Evet evet , İkra, Kaan, Sedef. Biliyorsun hepsini. Saat 3 gibi gel, akşam da beraber işe gideriz."
"Tamam o zaman. Görüşürüz "
"Görüşürüz" Telefonu kapatıp odaya geçtim, üzerime yeşil bir tişört, altıma da yeşil bir eşofman geçirdim. Saçlarımı da sıkı bir topuz yaptım. Arkadaşlarımın yanında rahat olduğum için çok uğraşmamıştım.
Yarım saat kadar sonra geldiler.
İçeriye İkra,onun arkasından Sedef ve sevgilisi Kaan girdi. Hepsiyle sarıldım.
Kaan "Kızım neler yapmışsın sen böyle?" derken hazırladığım yemeklere bakıyordu. Gülümseyip diğerleri ile sohbet etmeye başladım.
"Sedef nasıl gidiyor? Bayadır görüşemiyoruz. "
"İyiyim canım, dersler zorluyor biraz. Annem gelecek yarın, çok mutluyum o yüzden. Babam işi yüzünden gelemeyeceğini söyledi. Sağlık olsun başka zaman gelirsin baba dedim, ona birazcık üzülmüş olabilirim tabi. " Bunu söylerken yüzünden eksilmeyen gülümsemesini takınmıştı. Keşke bende babam işi yüzünden gelemeyeceği için üzülseydim.
Gerçek şuydu ki benim bir babam yoktu.
Doğrular niye bu kadar acıtıyordu? Keşke benimde körü körüne inanabileceğim bir yalanım olsaydı.
Ama bunlara alışmıştım. Zamanında babasız piç diye anılıyordum. Artık hiçbir şey koymuyordu.
Çalan zil düşüncelerimi böldü. Hızlıca kapıya doğru gittim. Büyük ihtimalle Batu gelmişti.
Kapıyı açıp ona kocaman sarıldım. Başımın üstüne minik bir öpücük kondurdu. Batunun da benim gibi bir ailesi yoktu. Aynı yetimhanede tanışmıştık. Çocukluk arkadaşımdı. Geceleri yetimhanenin penceresinden gökyüzü izler, hayallerimizden bahsederdik.O yüzden onunla aramda büyük bir bağ vardı. Beni bir tek o anlardı.
O da bana kocaman sarıldı. Kahverengi gözlerinde hafif bir şaşkınlık vardı. Bir anda sarılmamı beklemediği belliydi.
"Aylin iyi misin? " Yeşil gözlerimle gözlerine bakmaya devam ederken "Birşey yok, öylesine. İçimden geldi " dedim. O da saçlarımın üstünü öperken "Her zaman yanındayım kardeşim, bunu biliyorsun." dedi. Belki bir ailem yoktu ama çok iyi bir kardeşim vardı. Buna emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tan Yeli
Romanceİri cüssesi ve heybetiyle karşımdaki koltukta oturan adama baktım. "Anlamadım?" Söyledikleri ile oturduğum koltuğa mıhlanmıştım. Bu adam ciddi miydi? Dudaklarının kenarında minik bir kıvrım oluştu. "Bunda anlamayacak ne var? Benimle aynı evde yaşam...