7- Benim gözümden sen

5 1 0
                                    


Ara bölüm gibi birşey. Kuvars'ın gözünden Aylin'i okumamız için.

Kuvars'tan

Kulağıma gelen sesler ile kıpırdandım. En küçük kıpırtıda bile uyanan bir insan olmama bir kez daha lanet ettim. Başımı kaldırınca göğsümde bir ağırlık olduğunu fark ettim. Aylin kafasını göğsüme koymuş mışıl mışıl uyuyordu.

Biraz durup onu izledim. Doya doya. Aklıma kazımak istercesine.

Kalbim yanıyordu. Ve çaresi bu kadındı. Söndürecek olan oydu. Gözlerimde yanan ateşi görmüyor muydu?

Ay yüzlümün saçlarından gelen mis kokuyla gerçekliğe döndüm. Dün onunla beraber uyumuştuk. Ve mükemmel bir uyku çekmiştim. Normalde uyuyabilen bir insan değildim. Yani annem öldüğünden beridir uyuyamıyordum.

Ellerimle yavaş yavaş saçlarını okşamaya başladım. O sırada dün yaşadıklarımı tekrar düşünüyordum.

Dün gece diğer mekanımı teftiş etmeye ve bir kaç işimi halletmeye gitmiştim. Arka localardan birinde buradaki görevlilerle konuşurken içeri Aylin ve diğer kız arkadaşı girmişti.

Aslında yanına gitmek istemiştim ama buraya eğlenmeye gelmişti, yanlız kalmak isteyebilirdi. O yüzden tüm gece onu uzaktan izlemek zorunda kalmıştım.

Allah aşkına bu nasıl bir güzellikti? Ezberlediğim her detayında tekrar kayboluyordum. Orta boylarda güzel fizikli bir kadındı. Siyah dalgalı saçları omzunun altında bitiyordu. İnce beyaz boynu, çekik yeşil gözleri, kırmızı dudakları sonum olacaktı. Her bir zerresi mükemmeldi.

Bunlar bir yana gerçekten iyi bir insandı. Kimseyle gerekmedikçe samimiyet kurmuyordu, insanlara haddini bildirmekte üstüne yoktu.

Giydiği siyah elbise ona çok yakışmıştı. Ve bunu düşünen bir tek ben değildim. Emre ve Fırat da aynı şeyi düşünüyordu ki tüm gece onu süzmekten çekinmemişlerdi. Aylin de bu durumun farkındaydı. Çünkü girdiği ortamlarda sık sık etrafı süzer, tehlike arardı. Ve daha ilk dakikadan onu süzen iki herifi fark etmişti.

Sanırım arkadaşını rahatsız etmemek için ses çıkarmamıştı ve kendini içkiye vermişti.

O iki adam da ortaklarımdı. Ben onlar gibi sapıklarla iş yapmak istemiyordum ama babam aynı şeyi düşünmüyordu. Geçen gün onların Aylin'e olan bakışlarını fark etmiştim ve onların bir daha oraya gelmelerini yasaklamıştım.

Gönül isterdi ki içeri girmelerini her yerden yasaklayabilseydim ama onlara ihtiyacım vardı. Çünkü arkaları güçlüydü.

Aylin tuvalete gittikten beş dakika sonra Emre'nin peşinden gitmesi bu fikrimi çürütüyordu.
Onlara ihtiyacım yoktu. Daha iyisini de bulurdum.

Uzun kolidordan geçince Emre'nin başından akan kanları görmüştüm. Yerde cam kırıkları vardı. Ay yüzlüm kafasında bardak parçalamıştı. İçimden Aylinle bir kere daha gurur duydum. Ama bu gurur kısa sürdü.

Çünkü ay yüzlümün bileğini kopartırcasına sıkan adamı görünce kan beynime sıçramıştı. Yanına varıp yüzüne yumruk atmaya başladım. Aylin'e bakmaya yüzüm yoktu. Çünkü o titreyen ellerini görmek beni mahvederdi.

Yanıma gelip ellerimi tuttu. Belki fark etmiyordu ama küçük parmakları eklemlerimin üstünü okşuyordu. Kanlandığını yeni fark ediyordum.

Onu kucağıma alırken en yakın korumam olan Furkan'ı çağırdım. Bu pisliği ve arkadaşını depoya götürmesini istedim.

Kucağımda Aylin varken Batu'nun yanına gittik. Sarışın kız ağlarken Batu onu sakinleştiriyordu. Onlara olanları anlatıp telaşlandırmak istemiyordum. Bu yüzden hızlıca oradan ayrıldık.

Aylin'in çantasını koluma alıp arabaya doğru yürüdüm. Ay yüzlüm ise burnunu boynuma sürtmek ile meşguldü. Üstünde sarhoşluğun ve yaşadığı şeyin verdiği yorgunluk vardı.

Onu arkaya doğru uzatacağım sırada kulağıma "istemiyorum"diye fısıldadı.

Şaşırmıştım. Aslında canıma minnetti. Belli etmemeye çalışarak sürücü koltuğuna oturdum. O da kucağıma.

Hafif hafif bana doğru sürtünmesi işleri zorlaştırıyordu. İlk başta bunu bilmeden yaptığını düşünmüştüm. Sonra suratıma bakarak yapması onun istediğini gösteriyordu.

Sıcak nefesini suratıma veriyordu, elleri ise omuzlarıma tutunmuştu. Gözlerime bakarak bir kez daha ileri geri yaptı. Tam dudağıma uzanacağı sırada kendimi çektim. Sarhoş halinden faydalanmak istemiyordum. Bunu ayık kafayla yapsaydı pek ala karşılığını verirdim.

Yol boyunca sessizce omzumda uzandı. Eve varınca ayakkabılarını çıkarttım. Onu yatağına uzatıp kıyafet seçtim. Bunları ona bakmamaya çalışıp giydirmek çok zordu.

O kadar zordu ki elbiseyi yırttığımı bile fark etmemiştim.

Üstüne örtüyü örtüp gitmeyi planlıyordum ki elimden tutup kalmamı istedi.

İşte bu hayatımda yaşadığım en mutlu anlardan biriydi. Yıllarca beklediğim birinden bunu duymak kalbimi hızlandırıyordu.

İçeri doğru gidip el kremi buldum. Bunu bulurken en az on dakika geçmiş olmalıydı. Belli etmesemde kucağındayken bileğindeki izleri görmüştüm. Lavaboya gidip ellerimi yıkadım.

Onun yaralarını sarmak güzel, yaralarının olması ise kötü bir şeydi.
Her zaman onu iyileştirecek olsam bunu bile kabul ederdim.

Yanına gelip elinin üstünü öptüm. Teni sıcacıktı. Kremi bileğine dikkatle sürüp komidinin üstüne koydum. Paltomu ve ayakkabılarımı çıkarıp yanına uzandım.

Hemen boynuma doğru uzandı. İri bedenimin yanında küçücük kalıyordu.Ellerimi ince beline sararak kafamı boynuna gömdüm. Kokusunu doya doya içime çekmek büyük bir nimetti.

Çok güçlü bir kadındı. Her şeye rağmen hala ayakta durması takdire şayandı.
Bugün başına gelenlere rağmen yıkılmaması bunu gösteriyordu.

Tam uyudu diyeceğim sırada kafasını kaldırıp açık yeşil gözleriyle gözlerime baktı.

"Kuvars sen çok yakışıklısın biliyorsun dimi?" Kendimi gülmemek için sıkıyordum. Böyle düşünmesi beni çok mutlu etmişti. Yavaşca kafamı salladım.

Başını tekrar omzuma yaslayıp gözlerini kapadı. Bir kaç dakika sonra tekrar kaldırdı.

"Kuvars gözlerinin rengi çok güzel biliyorsun dimi?" Kıkırtıma engel olamamıştım. Kafasını tekrar omzuma yasladı.

Bir kaç dakika sonra tekrar kaldıracaktı ki elimle engelledim. Ama o bunu umursamadı.

"Çok yakışıklı olduğunu söylemiş miydim?" Kısık sesle kahkaha atmaya başladım. Bu kadın çok tatlıydı.

Keşke bu sarhoş hallerini daha fazla görebilseydim.

Boynunu koklarken yavaştan uykum geliyordu. Ve daha fazla direnemedim.
Ay yüzlüm ile sarılırken uyuyakalmıştım.

Şimdi onun horuldamasıyla uyanmıştım.
Gülmemek için dudaklarımı ısırdım. Gerçekten mi Aylin?

Boynuna tüy kadar hafif bir öpücük kondurup onu uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalktım. Uykumu iyi almıştım, bunun sebebinin ise yataktaki kadın olduğu belliydi. Umarım her zaman böyle bir sabaha uyandırdım.

Mutfağa gidip güzel bir sandviç hazırladım. Yanına da bir bardak su ve ağrı kesici koydum. Başının ağrıyacağını biliyordum.

İçerideki masanın üstündeki defterden bir kağıt kopardım.

"Günaydın, benim bir kaç işim var o yüzden gidiyorum. Numaranı bilmediğim için kağıda yazmak zorunda kaldım. Yemeğini ye ve ilacını iç." Aslında daha farklı şeyler yazmak istiyordum. Ama gerçekler bunlardı. Ben onun için sadece patrondum. O ise benim çalışanım dışında her şey.

Alnına minik bir öpücük kondurup dün gece ona bunu yapanların hesabını sormak için evden ayrıldım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tan Yeli Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin