Evin kapısına geldiğimizde Kerem anahtarları bulmak için Barış'ı kolunun altından çıkartmasıyla, Barış diğer elini bana sarmıştı. Düşmemek için duvara çarpışımla, duvarla arasına almıştı beni. Sonunda kapıyı açan Kerem, Barış'ı üstümden çekip tekrar omzuna almaya çalıştı."Oğlum ne yapıyorsun ya? İçince de hiç çekilmiyor var ya namussuz herif." Onların bu haline gülüp Kerem'e yardım edip Barış'ı içerideki koltuğa yatırdım.
Kerem duşa gireceğini, bu sırada Barış'la kalmamı söylemişti. Ayılması için ona kahve su verdiğim için, koltukta oturur pozisyona gelebilmiş, karşılıklı oturuyorduk. Tam olarak ayılmasa da, artık bilinci yerindeydi. Ağzımdan çıkan esnemeyle bakışlarını bana çevirdi.
"Neyi bekliyorsun?"
"Anlamadım?"
"Uyumak için diyorum" Az önceki halime yaptığı göndermeyle gülümsedim.
"Senin uyumanı, bu gecelik mesuliyetin bana aitmiş de" Samimiyetimi belli etmek adına güldüm. Gülümsememi yalnız bırakmadı, önündeki kahvesinden bir yudum daha aldı.
"Bak sen, kim dedi bunu?"
"Tahmin etmen çok zor değil gibi?" Koltuğumdan kalkıp onun yanına doğru ilerledim. Koltuğunun üstündeki pikeyi elime aldım, ne yapacağımı anlamışçasına yavaşça uzandı koltuğa.
"Bence sende uyumalısın.." Pikeyi üstüne örttüm.
"İyi geceler Beren" Arkamı dönüp salonun ışığını kapatıp, açık kalan abajurum ışığıyla aydınlanan yüzüne baktım.
"İyi geceler, Barış"
Arkamı dönmüş, merdivenlerden gidecekken seslendi.
"Beren" Efendim dermişçesine arkamı dönüp ona bakmamla sessizliğini bozdu.
"Hatırlamıyor musun beni?" Duyduğumla şaşkınlığımı gizleyemedim, ne cevap vereceğimi şaşırıp merdivenleri çıkmaya devam ettim. Yüzleşmeye cesaretim yoktu.
-
Gözümü kahkaha ve sohbet sesleriyle beraber açtığımda evin kalabalık olduğunu anlamıştım.
Hemen üzerime bir şeyler geçirdim, banyoya uğradım ve aşağı indim.
Gördüğüm görüntüyle ufak çaplı bir şok geçirerek etrafa bakıyordum.
Yastıklar yerlerde, masanın üstünde olmayan yok ve en önemlisi oturacak yer yoktu.
"Beren günaydın, kahve ister misin?" Yunus'un sorusuna başımla olumsuz bir yanıt verdikten sonra koltukta bir yere oturmayı başardım.
"Kardeşim salak mısın sen? Ben sana demedim mi zaten dün?"
"Ne biliyim ben, garibanın üstüne gelmeyin."
Tam karşımda oturan Abdülkerim ve Berkan'ın tartışmasına şahitlik etmek zorunda kalsam da hoşuma da gitmişti.
"Beren'e anlatıyım o yorumlasın."
Bir anda kalkıp yanıma gelmesiyle tüm vücudumu ona döndürdüm. O sırada Lucas'ın çığlığı ve kafama uçacak olan yastığı görmemle beraber ani bir refleksle eğilmiştim.