Son olarak parfümümü sıktıktan sonra tamamen hazırlanmıştım.Kerem ve Barış aşağıda beni bekliyorlardı. Kerem geldiği zaman saten konuşacak konuları olduğundan dolayı onları yalnız bırakıp odaya çekilmiştim.
Bu zamanıda hazırlanarak değerlendirmiştim ve gerçekten değmişti.
"Bu ne güzellik böyle? Maşallah."
Kerem elimden tutarak beni birkaç defa etrafımda döndürmüştü bu hareketine gülümseyerek teşekkür ettim.
Barış'a döndüğümde sadece bakıyordu. Bir şey der diye beklemiştim.
"Benim arabayla gidelim, sen dönüşte çok içersin zaten." Barış başıyla onayladı.
Birden aklına bir şey gelmiş olacakki olduğu yerde durdu. İkimizde ona dönüp sorarcasına bakıyorduk.
"Lucas beni de alın demişti, telefona da bakmadık." Kerem ve Barış'ın aynı anda telefonlarını çıkarmasıyla ikisine bakakaldım.
"Koş hemen gidelim, yoksa geldiği gibi söylenmeye başlayacak."
Ceketlerini aldıklarında aceleyle evden çıkmıştık. Arabaya gelince Kerem ve Barış tekrar bakışmaya başladı.
"Barış sen arkaya bin kardeşim, zaten Lucas geldiğinde yeterince konuşacak birde buna laf etmesin."
Barış gülümseyerek Kerem'e baktığında bende çok sorgulamadan arka koltukta yerimi bulmuştum.
Bir süre sessizlik olmuştu aramızda, bende dışarısını izliyordum zaten.
Kerem arabayı durduğunda geldiğimizi anladım. Arabadan inerken telefonunu çıkarmıştı, büyük ihtimalle Lucas'ı arıyordu.
"Çok güzel olmuşsun bu arada." Aldığım ani iltifat karşısında Barış'a dönmüştüm.
Allah'tan artık bu ani şeylere alışmaya başladığım için çok geçmeden tepki verebiliyordum.
"Teşekkür ederim, sende öyle." Kaşlarını çatarak ilk bana sonrada kendisine bakmaya başladı.
"Güzel, iyi görünüyorsun yani." Bu sefer kaşlarını kaldırarak gülmeye başladı. Ne dememi bekliyordu anlamadım, zaten doğru düzgün cümle böle kuramıyordum.
"Yakışıklı olmuşsun Barış." Otuz iki diş sırıtmasıyla beraber bu sefer onu memnun ettiğimi anlamıştım.
Kısa bir gülücük atıp arabaya yaklaşan Lucas ve Kerem'e baktım.
Anladığım kadarıyla Lucas şimdiden Kerem'e söylenmeye başlamıştı.
Sonunda arabaya geldiklerinde Kerem tekrar yerini almıştı.
Bu sefer kollarını göğsünde birleştirmiş kapının önünde duran Lucas'a bakmaya başlamıştık.
"Ne bekliyorsun? Ordan davetiye atalım mı birde?"
Lucas göz devirip birden yaslandığım kapıyı açınca düşecek gibi olmuştum.
"Canım benim sen arkada oturmayı sevmezsin ya o yüzden ön koltuğu ayırdık sana. Gelsene."
Kerem'in tehtid dolu bakışları gözümden kaçmazken Lucas'ta ona anlamayan gözlerle bakıyordu.
"Ne ön koltuğu? Boyum kısa diye her seferinde arkaya atıyorsunuz ya şimdi mi aklınıza geldi he?"