2. Bölüm

34.8K 1.6K 26
                                    


İYİ OKUMALAR!!!

***************

Kendisine seslenen arkadaşının sesini uzaklardan duymaya başladığında ne kadar zaman geçtiğini anlamamıştı. Sonunda Çiğdem'in elini gözlerinin önünde sallamasıyla genç kız düşüncelerinden çıkmıştı. Yutkunarak arkadaşının elini tutmuş ve güçlükle konuşmaya başlamıştı.

"Az... az önce ne oldu öyle?" Çiğdem arkadaşının şaşkın halini anlayabiliyordu. Koskoca Amerika da çarpışmak için bula bula bir Türk bulmuştu. Adamın Asya'ya olan bakışlarını hatırlayınca genç kız kıkırdamadan edememişti. "Az önce birini büyüledin..." Çiğdem'in alaycı sözleri Asya'nın ürpermesine neden olmuştu. Adamın bakışlarını hala yüzünde hissedebiliyordu. Nasıl da bakmıştı gözlerinin içine öyle! Derin bir iç çekerek arkadaşına sıkıca sarılmıştı.

"Çok garipti, onunla Türkçe konuştuğumun farkında bile değildi. Ah Çiğdem çok şaşkınım."

"Şaşkın olman normal, adam çok gösterişliydi değil mi?" Asya arkadaşının ne demek istediğini elbette ki anlamıştı. Çiğdem birine gösterişli dediyse o ya çok yakışıklı ya da güzeldi demek oluyordu. Derin bir iç çekerek başını sallarken Çiğdem kaybolmuş değerli bir şeyini bulmuş gibi çığlık atarak yerinden kalkmıştı. Ellerini birbirine çarparken kendilerine ayırtılan iki kişilik otel odasında zıplayıp duruyordu.

"Ne dersin, yeniden onu görecek misin?" Asya arkadaşının sözlerine gülümsemekle yetinmişti. Koskoca şehirde onu nasıl görecekti. Üstelik kafileyle gezecekleri birçok yer vardı. Şehir şehir dolaşacaklardı. Önce şelaleleri sonra da tarihi müzeleri gezeceklerdi. Yoğun bir gün onları bekliyordu. İki arkadaş sırayla duş alarak yataklarına uzanırken genç kızın gözüne uyku girmiyordu. Kulaklarında adamın melodik sesi dolaşıp duruyordu.

"Sakin olun biraz, siz iyisiniz değil mi?"

"Ben çok özür dilerim, sizi görmedim." Kulaklarına dolan kahkaha sesi ile duraksamıştı. Karşısında ki adam kendi aptallığına gülmeye başlamıştı. Üstelik yanında ki iki adam da ona eşlik ediyordu. Belki bu duruma kızması gerekiyordu genç kızın ama Asya sadece kahkaha atan adama hayranlıkla bakmakla yetinmişti. Ah ne aptallıktı. Tam bir ayran delisi gibi adama gözlerini dikmiş onu seyretmişti. Yüzünü elleriyle kapayan Asya düşünmek istemiyordu. Uyuyamayacağını anlayınca yatağından doğrulup odanın penceresine doğru ilerlemiş ve dışarıyı izlemeye başladı. Gecenin bir yarısı bile bu şehir hareketliydi. Her taraf renkli ışıklarla aydınlanmıştı. Derin bir nefes çekerken başını gökyüzüne çevirmiş ama istediği görüntüye ulaşamamıştı. Yüzünü asarak 'Ne bekliyordum ki? Bunca ışık altında bana görünmenizi mi?' yıldızları göremediği için hayıflanmasına devam ederken yeniden bakışlarını kaldığı odaya çevirmişti. Odada iki yatak paralel olarak yerleştirilmiş ve led ışıklarla aydınlatılmıştı. Hafif morumsu gece lambası arkadaşının yüzüne yansıyordu. Çiğdem olmasaydı asla bu geziye çıkamayacağının bilincinde olan genç kız ağır adımlarıyla odanın yataklardan kalan kısma atılan kilimin üzerinde ilerlemiş ve yatağına oturarak arkadaşını izlemeye başlamıştı. Ne kadar da rahat uyuyordu. Acaba annesi ve babası ne yapıyordu. Onlardan ayrılmak zor olmuştu. Yeniden içlenerek onları düşünmeye başladı. Sırtını yatağının kenarına yaslayarak derin düşüncelere dalarken günün yorgunluğu ile uykuya dalmıştı.

"Hadi kalk uykucu, bizi bekliyorlar." Asya yanı başında seslenen arkadaşına gülümseyerek gözlerini aralamıştı. Çiğdem çoktan kalkmış, duşunu alıp hazırlanmıştı. "Bu ne hız, neden beni de erken kaldırmadın?" Çiğdem omzunu silkeleyerek arkadaşına gülümsemişti. "Çok yorgundun, seni az tanıyorsam gece geç yatmış olmalısın." Asya arkadaşına minnet dolu bir ifadeyle bakmıştı. Başını sallayarak yerinden kalkıp banyoya yönelirken Çiğdem gülümseyerek "Ben kahvaltıya iniyorum, beni çok bekletme. Üstelik grup başı da herkesin odasını aradı. Bir saate hazır olmalıyız."

MASUM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin