4. Bölüm

24.7K 1.6K 46
                                    


" Merhaba arkadaşlar. Açıkça söylemek gerekirse bu hikayemin VOTE ve YORUM sayısını beğenmiyorum. Bu yüzden askıya almak gibi bir düşüncem var. Zaten yazmak için zaman bulmak çok zor oluyor. Birde yorumlar bu şekilde gelince hiç yazası gelmiyor. :("

İYİ OKULAMAR

Gökyüzünün karanlığına inat etraf o kadar aydınlıktı ki bazen gece ile gündüzü ayırt etmek olanaksız oluyordu. Arabasını şehrin en lüks semtlerinden birine sokarken içinin sıkıldığını hissediyordu. Evinin olduğu lüks apartmanın alt kısmında ki otoparka girerken güvenlik görevlisinin hafif başını sallayarak kendisine selam vermesini hafif el işareti ile alırken kendi park yerine arabasını yanaştırmıştı. Ağır hareketlerle arabasından çıkarken asansöre doğru ilerlemeye başladığında arabasını uzaktan kumanda ile kilitlemişti. Asansöre bindiğinde ise günün yorgunluğunu yeni yeni hissetmeye başlamıştı. En son kattaki dairesine geldiğinde ise kaybettiği huzur yeniden içine yerleşmişti. Kapının açılması için şifreyi girerken aklına birden kardeşi geldi. 'Acaba ne yapıyor, yine kiminle?' diye düşünmeden edememişti. Bıkkınlıkla derin nefes alırken kendisini evinin huzurlu ortamına bırakmıştı.

"Benekli, neredesin?"

Genç adam etrafına bakınarak ev arkadaşını aramaya başlamıştı. "Yine mi kaçtın, kapının kilidini sıkıştırsam iyi olacak. Benekli..." kapıları açık olan odaları dolaşırken etrafta kırılma sesi olup olmadığını duymaya çalışıyordu. Yatak odasına girdiğinde aradığını orada bulamayınca ikinci salona girmişti. Burası Amerikan tarzı mutfakla birleştirilmiş iki oda büyüklüğünde ve oldukça sade döşenmiş bir ortamdı. Ortamın sadeliğini sadece salonun büyük terasa çıkan kocaman cam kapılar bozuyordu. İhtişamın verdiği her türlü görüntüyü gözler önüne seriyordu. Teras kapısının açık olduğunu görünce öfkeyle bu güne kadar ağzından çıkarmadığı bir küfür savurmuştu. Hızla terasa çıkarken "Benekli!" diye seslendi. Sesinden korkusu hissediliyordu. Ama kulaklarına dolan "Sürpriz!" sesi ile derin bir nefes alarak büyük terasta olan sallanır koltuğun direğindeki arkadaşını görmüştü. Başını iki yana sallayan genç adam kolunu uzatarak arkadaşını kendisine doğru çağırırken hayatta tek şefkat gösterdiği varlığın kolunun üzerine konmasını beklemişti. Benekli babasından kendisine kalan ve yıllardır arkadaşı olan büyük geveze bir papağandı. Uzun kuyruğunda ki yeşil ile sarı renklerin boynunda ki renklere ters bir uyumu vardı. Yaşlanmaya başlayan papağan genç adam için çok önemliydi. Teras kapısını açık görünce onun kaçmış olabileceği düşüncesi iliklerine kadar korkuyu hissetmesine neden olmuştu.

"Yine gaganla açtın kafesi değil mi?" Papağan genç adamın sorusuna cevap vermek için sesler çıkarmaya başladığında Melih hayvanın kendisi ile alay ettiğini alamaya başlamıştı. Şakacı kuş Melih'in omuzlarına tırmanırken gagası ile genç adamın saçlarını karıştırıuordu.

"Pis, pis..." Melih papağanıyla evin içine girerken tüm itirazlarına rağmen papağanını kafesine koymuştu. "Çıkar beni..." Melih karşısında kızgın bir şekilde duran kuşa bakarken gülmemek için kendisini zor tutmuştu. Birden karşısındakini insan yerine koyduğunu fark edince yeniden kendisine kızmıştı. İş dünyasında düzgün arkadaş edinmek zor değil imkansız geliyordu genç adama. Mutfak bölümlüne giderek kendisine yiyecek bir şeyler ayarlarken diğer yandan kumandayı alarak en sevdiği şarkıcıyı dinlemeye başlamıştı. Rüya Çağlar'ın şarkılarını dinlerken kendi ülkesinde gibi hissediyordu. Kadının billur gibi sesi kendisinden geçmesini sağlarken papağanın da şarkıyı tekrarlamaya çalışmasına daha fazla dayanamayarak gülmeye başlamıştı. "Düğün mü yapacaksın?" Papağanın peltek bir şekilde belki de bininci kez dinlediği şarkıyı tekrarlamaya çalışması artık garip gelmiyordu.

MASUM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin