Yalnız değilsin

502 30 17
                                    

Merhaba ballarım, nasılsınız?

Elimde olmayan sebeplerden ötürü bölümü çok geciktirdiğimin farkındayım. Kendimi yeni yeni toparlıyorum. Sizi daha fazla bölümsüz bırakmak istemedim. Sabırla bölümü beklediğiniz için her birinize teşekkür ederimm. Dua edelim ki, benim üzgünlüğüm karakterlere yansımasınn.

Hepinize iyi okumalar dilerim :)))

☆☆☆☆☆☆☆

Karan Adnan BAYRAKTAR...

Hayat gerçekten çok garipti. Yıllardır kendi, öz bildiğim ailemin, kendi ailem çıkmaması, sanırım, hayatın bana attığı tokatların en büyüğüydü. Düşünsenize, siz ailenizden ayrı düşmüşsünüz, önceyi unutmuşsunuz, başka yerde bir kız kardeşiniz var ve o sizi yıllardır arıyor. Ama siz bunlarım hiç birini bilmiyorsunuz.

Sevim'i ilk başta çok kırmıştım. Ailemin bana yalan söylemesine ihtimal vermiyordum. Çünki, bana hiç bir zaman kötü davranmamış, ya da öz olmadığımı hiss ettirmemiştiler. Sevimin kendi kardeşim olduğunu öğrendiğimden beridir onunla ola bildiğince vakit geçirmeye çalışıyordum. Onun kalbi kırıktı. Ben bir ailede büyümüştüm, ama o, 5 yaşından sonra hiç aile sıcaklığı görememişti.

Kendi ailemi merak ediyordum evet, ama onlar uzun zaman önce hayatlarını kayb etmişti. Şimdi, yıllar sonra, onların mezarlarıyla tanışmaya gide bilmiyordum. Onları hatırlamıyordum. Sevime sorduğumda hep iyi kalpli insanlar olduklarını, onu çok sevdiklerini ve gerçek annemin öldüğü güne kadar beni asla aramaktan vaz geçmediğini söylüyordu.

Her konuları açıldığında Sevim bana umutla bakıyordu. Benden onların mezarlarını ziyaret etmemi hiç istememişti. Ama bakışları her şeyi anlatıyordu. Benim cesaretim yoktu sanırım. Cesaret ettiğim ilk an onların mezarına gidecektim. Hem de kız kardeşimle birlikte...

Sevim ilk başta ona haber vermeden operasyona gittiğimiz için kırgındı. Akılsızlık etmiştik. Timdeki her kese ne kadar değer verdiğini biliyorduk. Ama biz akılsızlık etmiş ve ona haber vermemiştik. Şimdi, bir haftadan uzun süredir bize kırgın bakıyordu. Kadirin o halini gördüğü için konuşmamazlık etmiyordu, ama bizimde o durumda ola bileceğimizi düşünmek onu çok fazla kırıyordu.

Zaten bir Kadir'le doğru düzgün konuşuyordu! O, it herifle çok yakınlık ediyordu ve ben onu çok kıskanıyordum. Anılında benden bir farkı yoktu ama hiç birimiz ses edemiyorduk. Doğrusu, Sevimin gazabından korkuyorduk. Ama biz de abiydik. Boru değil!

Hele bir o herif iyileşsin, benim elimden çekeceği vardı. Düşündüklerimle yüzümde bir sırıtma meydana geldi. Duyduğum adım sesleriyle sağ tarafa döndüm.

Yeliz bana doğru geliyordu. Evet, son operasyondan sonra timiyle birlikte buraya atanmıştılar. Onun Akça olduğunu timi dışında bilen sadece ben, Kadir ve Sevim vardı. Gelip yanıma oturdu.

Yeliz: "Otura bilir miyim, komutanım?"

Bıkkın gözlerle ona baktım. Bu 1 haftada beni canımdan bezdirmişti. Kim diye bilirdiki bu kadınla, Akça aynı kişiydi.

"Bu soruyu oturmadan önce sorman gerekmiyor muydu?"

Yeliz: "Doğru. Ama ben o kadar yoldan geldim şimdi, beni de düşünün ama."

"Otur, Akça, otur"

Gözlerini kocaman açarak etrafına baktı. Ağzımdan kaçırmıştım aslında. Kaşlarını çatarak bana doğru döndü. Aha! Şimdi sıçmıştım.

Yeliz: "Komutanım! Size kaç kere böyle ulu orta yerde bana Akça diye seslenmeyin dedim. Yani, ben bile sayısını unuttum. Siz bir aklınızda tutamadınız. Yani, oldu olacak, durun karargahın ortasında, elinize bir mikrafon alın, 'bu kadın Akça' diye bağırın. Yok, yani, çocuk olsa anlar, aklında tutar, ama yok, siz her karşılaştığımız da bana Akça diyorsunuz. Bu böyle olmaz..."

Sadece SavcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin