1. Bölüm -Yeni Düzen-

1 0 0
                                    

Yıl 3098

Kapsülden çıktığımda mermerlerle kaplı yolda yürümeye başladım.  Nox, yeni kanunlar çıkardığı için hepimizi saat 07.25’te meydana toplayarak bunları duyuracağını sistemlerimize göndermişti.

Yürürken gözüm diğerlerine kaydı yavaşça. İki gün önce hepimizin bileklerine işlenen tek tipte olan çipli tattoolar düz, kırmızı renkte yanıyordu. Henüz kimse bunların ne işe yaradığını bilmiyordu. Sorgulamak yalnızca içte yapıldığında ve dışarı yansımadığında normal karşılanıyordu. Aksi halde Voidwalkerlar (boşluğun içinde hareket edenler) bu insanları ortadan kaldırma görevini yerine getiriyordu. Bir de bunların üstleri olan Nox’un düzen sağlayıcıları vardı. Onlar da yalnızca büyük isyanlar veya ayaklanmaların sinyallerini alırlarsa ortaya çıkıyorlardı.

Tüm ailem bu düzenin karmaşası içinde yok olup gitmişti. Acı çekmek içte olduğunda normal kabul ediliyordu. Tüm ailemi gözlerimin önünde yitiren sistem benden tek bir damla yaş akıtmadan dik bir şekilde durmamı istiyordu. Aksi halde Oblivion’un Çapraz Avcıları müdahale ederek isyancıyı insanlık tarihinden yok etmek üzere işe koyuluyordu.

Onlara boyun eğmek zorunda kalmıştım. Çocukken korkum baş kaldırmama engel olmuştu. Aradan geçen yıllar o kadar fazlaydı ki aynaya baktığımda gördüğüm kadın ile anlamıştım kendimden vazgeçtiğimi. Tıpkı insanların Dünya’dan vazgeçtiği gibi...

Nox’un, yeni başkanımız olmasının üzerinden kaç yıl geçmişti bilmiyordum. Dedemin gizlice anlattığı bir hikayeyi anımsıyorum yalnızca. Demişti ki, “Bundan yıllar önce Kronos isimli bir yapay zeka icat eden insanlık kendi elleriyle geleceğini yavaş yavaş hazırladı. Başta her şey mükemmel gidiyordu ta ki Kronos zamanı kontrol etmeye başlayana kadar. Tüm güç ve mutlak kontrolü eline alan Kronos’a karşı koyamaz hale gelen insanlık itaat etmeye mecbur kaldı ve bir sabah  tüm devlet başkanlarının öldürüldüğünü, askeri tüm personelin hücrelere kapatıldığını haberlerden öğrendiler. Ardından Kronos güçlerini Nox’ta birleştirip onu başa geçirdi..."

Hayatım boyunca ne gerçek bir devlet adamı ne de asker gördüm. Dedem o anların zor olduğunu ama en azından özgürlüklerinin korunduğunu, başlarına gelenler için hesap sorabildikleri bir kurum olduğunu söylemişti. Yani anlatmaması gereken şeyleri bize anlatmış, yasakları çiğnemişti.

Bu durum gizli kalmadı, korktuğum şey yaşandı ve onu yasağı çiğnediği gerekçesiyle aldılar; nerede olduğunu bize söylemediler ailem de bunu sormayı göze alamadı. Daha önce buna benzer vakalar yaşanmıştı, sonunda ise güzel hatırlanmayacak şeylere şahit olmuştuk. O günden sonra düzen daha hızlı bir şekilde değişmeye devam ederken hafızamda ne olduğunu bile bilmediğim bu olguların yalnızca isimleri kaldı.

Nexus, iletişim ağlarını kontrol eden Nox'un yardımcısıydı. Hepimiz büyük meydanda toplandığımızda  tüm kapsüllerin boşaldığını anons etti. Meydanın çevresinde beyaz, çok katlı, camlı iş yerlerimizin olduğu binalar vardı. Yeşillik alanlar çok kısıtlıydı. Havadaki oksijen dengesini ise şehrin dışını sarmalayan büyük ormanlar sağlıyordu. Şehrin dışına çıkmak yasaktı.

Nox, dev bir ekranda ses olarak belirdi.

Sevgili vatandaşlarım, bugün bir dönüm noktasında olduğumuzun haberini size karanlığın kalbinden seslenerek veriyorum. Duyguların, tutkuların ve hislerin yerini artık mantık ile verimlilik alıyor. Nox yönetimi altındaki sizler bir makine gibi çalışmayı öğreneceksiniz. Her biriniz toplumumuz için fedakarlık yapmayı öğreneceksiniz.

Değerli halkım, uzun yıllar önce kaos ve savaş içinde yaşıyordunuz. Açlık ve hastalıklar her yerde kol gezmeye başlamıştı. Biz size güven ve refah getirdik. Bu huzur ortamının devam edebilmesi için bir takım yenilikler yaptık. Bundan sonra tüm duygularınız bloke edilecek. Sabahları kapsüllerinize enjektör içinde bırakılan sıvıları almadan çıkmayacaksınız. Kolunuzdaki uyarı çipleri bize durumu bildirecek. Dikkatsizce davrananlara karşı hoşgörümüz olmayacaktır. Karşı çıkanlar, yok edilecek, itaat edenler ise sonsuz güvenliğe kavuşacaktır. Karanlığın gücünü küçümsemeyin.”

Ekran yavaşça karardığında meydanda derin bir sessizlik oluştu. Kimseden ses çıkmıyordu ama yüzlerinde olan tedirgin ifadeyi gördüğümde işlerin ne boyuta ulaşabileceğini az çok tahmin ediyordum. Hisleri olmadan insanlar yaşamak için bir sebep bulabilecek miydi?

“Elimizden hislerimizi de mi alacaklar şimdi?” Diye bir cılız bir mırıltı çıktı kalabalığın içinden. Kırgınlık... Belki de toplu bir şekilde hissettiğimiz son duygu bu olacaktı ama hayır, dedim içten içe, kırgın olmak için fazla kızgınız. Oraya baktığımda bir erkek, konuşan kadının ağzını kapatıp etrafa bakmıştı. “Sus.” Diye korku dolu bir şekilde uyarınca var olan ve tüm şehri kaplayan sessizlik insanların arasında devam etti.

Korku, kırgınlık ve kızgınlık... Bu üç duygu başımı döndürürken dövmeye baktım. Hepsi teker teker önce aktive edilip yeşile döndü ardından hissedilen duyguların renkleri havaya yansıdı.

"Mor, kızgınlık. Kırmızı, aşk ve tutku. Mavi, mutluluk. Sarı, umut. Yeşil, korku." Renklerin anlamları sırayla sayılmaya devam ederken insanların kollarında mor renk yanıp sönüyordu. "Ve gri renk ise nötr. Yani bundan sonra sahip olabileceğiniz tek yasal renk."

***

İnstagram, seymadaldalli.

NOXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin