Balkondan çıktığımda Serhan beni bekliyordu.
Serhan: Neslihan, neredeydin? Seni her yerde aradım.
Neslihan: Biraz temiz hava alıyordum.
Serhan: Neslih...
Ama aniden hemşirenin sesi Serhan'ın konuşmasını böldü.
Hemşire: Doktor Güven, bazı belgeleri imzalamanız gerekiyor.
Serhan tekrar dikkatini bana çevirdi, sesin geldiği yöne baktı, sonra tekrar bana baktı. Bana yaklaştı, nazikçe elimi tuttu, ama gözleri benden hiç ayrılmadı, sanki bir cevap arıyor ya da tepkimi ölçüyordu.
Serhan: Sevgilim, çağla’yı eve götürmelisin. Doktorla konuştum, o da eve gelecek, çağla’yı görmek için.
Neslihan: Tamam, gideceğim.
eve geldim ve çağla’nın odasına çıktım. Çağla banyodaydi , sabırsızlıkla bekleyerek yatak kenarında oturdum. Bir süre sonra, çağla banyodan çıktı, yüzünde yorgunluk belirtileri vardı. Yatağa yöneldi ve yavaşça oturdu, sakinliğini geri kazanmaya çalışıyordu. Kapı çalındı ve ardından doktor Sevilay sıcak bir gülümsemeyle içeri girdi.
Sevilay: Merhaba.
Neslihan: Merhaba, sizi yalnız bırakiyim.
sessizce ayağa kalktım ve çağa ile Sevilay’ı yalnız bırakarak odadan çıktım.
Doktorun çağla ile seansı bitmesini beklerken, dışarıdan babamın yüksek sesi gelmeye başladı. Sesi netti ve bir grup avukatla gergin bir şekilde konuşuyordu. Tartışmaları dinlerken, Yaman’ın her zaman söylediği sözleri hatırlamaya başladım: “Ne olursa olsun kardeşlerimi koruyacağım. Abilik yapacağım.” Bu sözler kafamda yankılanmaya başladı ve derin bir kaygı hissettim, sanki bu anılar bize şu anda yaşadığımız tüm stres ve baskıları yeniden hatırlatıyordu.
Doktorun ayak seslerini duydum ve ona doğru döndüm. Salonda birlikte gittik ve oturduk ve çağa’nın neden kendisine şiddet uygulayan birini sevdiğini konuşmaya başladık. Konuşurken, aklıma geçmişten kesitler gelmeye başladıGeçmişe dönüş:
Evin alt katında kapalı yüzme havuzu vardı. Hava güneşliydi ve büyük pencerelerden ışık içeri giriyordu. Çağla yavaşça havuzun kenarında dolaşıyordu, etrafına merakla bakıyor ve küçük elleriyle havuzun kenarlarını oyniyordu. Bir anda dengesini kaybedip suya düştü. Düşerken zayıf bir ses çıkardı, suyun içinde hızla hareket etmeye başladı ve yakındaki bir şeye tutunmaya çalışıyordu.
Alaz şaşkınlık ve korkuyla havuza doğru koştu.Alaz: çağla!.
Alaz, ona yardım etmek için elini uzatmaya çalıştı ama ona ulaşamıyordu.
Alaz: Anne! Anne!.
Neslihan, Ali’nin odasındaydı. Oda, Ali’nin resimleri ve anılarıyla doluydu. Yatakta oturuyor, elinde Ali’nin bir fotoğrafını tutarak ağlıyordu, birlikte geçirdikleri anıları hatırlıyordu.
Neslihan: Ali, neredesin bebeğim ? Seni çok özledim.
Aşağıdan alaz’ın çığlıklarını duydu, hızla ayağa kalktı ve endişeyle merdivenlere doğru yöneldi.
Neslihan: alaz!.
Alaz: Anne, çağla havuza düştü!.
Neslihan, hızla merdivenlere doğru koşmaya başladı, saçları yüzüne düşüyor ve hızla ulaşmaya çalışıyordu. O sırada Serhan eve giriyordu, alaz’ın çığlıklarını duydu ve Neslihan’ın alt kata doğru koştuğunu gördü. Endişeyle arkasından koşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yitik Yolculuk
AléatoireNeslihan, yaşamın ona yüklediği acı ve anlatıyor. Oğlunun kaybıyla yüzleşirken, içindeki boşluğu doldurmak için mücadele ederken, geçmişin izleriyle mücadele ediyor. Hayatta ilerlerken, umut ışığını ararken, iç dünyasındakikayıpla başa çıkmaya çalış...