21

10 1 0
                                    

Düşünüyordum. Düşündükçe kafam daha çok karışıyordu. Ne hissettiğimden bile emin olamıyordum. Tolga'yı seviyor muydum yoksa sadece minik bir hoşlantı mıydı hislerim? Benden sakladığı sır ne kadar sinirlerimi germiş olsa da, ona ne kadar kırgın olsam da bir yanım sadece affetmek istiyordu. Affetsem bile bunu hemen yapmışım gibi göstermemeliydim. Sanki ona deli divane aşıkmış gibi bir anda her şeyi yok saymamalıydım. Yavaş yavaş olacaktı, onu affettiğimi zaman geçtikçe anlayacaktı. Bu sayede hem onu affetmiş hem de kırıldığımı belli etmiş olurdum.

Tolga odasına geçtiğinde ben de odama geçmiş eşyalarımı toplamaya başlasam mı diye düşünüyordum. Onun yanındayken sıkıntı yaşamamış olsam dahi şu an onunla kalmak istemiyordum. En azından bir süreliğine kendi evime dönüp kafa dinlemek istiyordum. Ancak içimden tek kalmak da gelmiyordu. Acaba Buğlem bu konuda yardımcı olur muydu? Onun da şu sıralar morali çok bozuktu sonuçta aylardır platonik olduğu çocuğun gay olduğunu öğrenmişti. Bir ihtimal o da yalnız kalmak istemiyor olabilirdi. Aklıma gelen fikir ile telefonu elime alıp Buğlem'i aradım.

"Alo?" Durgun ve halsiz sesi moralinin gerçekten bozuk olduğunu kanıtlar derecedeydi.

"Müsait misin?" Sorumun üzerine kısa bir sessizliğin ardından cevap verdi.

"Sayılır, ne için?"

"Bir buluşup konuşabilir miyiz diyecektim."

Ne kadar morali bozuk olsa da o da içini dökecek birini arıyor olacak ki hiç tereddüt dahi etmeden kabul etmesinin ardından nerede buluşacağımıza karar verdik. Üzerime hızlıca düzgün bir şeyler giydikten sonra buluşacağımız yere gittim.

"Kız ne bu hal?!" Buğlem'in makyajla bile kapatamadığı şişmiş ve morarmış göz altları, kızarmış gözleri durumun ciddiyetini ortaya koymuştu.

"Duymadın mı Kuzey'i? Şaka gibi, ben aylardır sevdiğimi ona belli etmeye çalışıyordum ancak o hiç karşılık vermeyince sorunun bende olduğunu sanmıştım. Meğersem herif direkt kızlardan hoşlanmıyormuş, kafayı yiyeceğim ya!"

"Kuzey işte n'aparsın, sağı solu belli mi oluyor hiç?"

"Bu kadar da olmasın ama ya! Bu kadar da olmasın!" Oflayarak ellerini kafasına götürüp saçlarını çekiştirircesine avuçlayıp geri bıraktı. "Bir kere bile yüzüme bakmadı şu ana kadar, bir şans bile vermedi bana! Biliyordu onu sevdiğimi, kör bile onu ne kadar sevdiğimi anlardı. Ama o umursamadı beni Gece, anlıyor musun umursamadı bile!"

"Kendini bu kadar mahvetme sen de. Tamam onu seviyodun belki ama ondan iyisi mi yok sanki kızım. Elini sallasan ellisi! Sırf bir tane gay yüzünden kendini yıpratma vallahi değmez. Hiçbir erkek için değmez!"

"Değmez değil mi?" Derken eliyle akan gözyaşlarını siliyordu. Yüzü hafiften kızarmış arada bir burnunu çekiyordu.

"Değmez tabii ki! Biz buluruz sana daha güzelini sen takma kafana, hiç bozma moralini."

"Buluruz değil mi, buluruz?" Omuzlarını dikleştirirken biraz daha kendine geliyor gibiydi.

"Buluruz tabii kızım saçmalama. Sen kimseyi kaybetmezsin kızım asıl onlar kaybeder!" Cümlemi bitirirken bir yandan da göz kırpmış ve gülümsemesini sağlamıştım. Morali yavaştan düzelmeye başlarken konuyu bir anda bana çevirmesi duramlamama sebep oldu.

"Sen ne işler çeviriyorsun?"

"Ne çeviriyormuşum?"

"Bazı söylentiler var."

"Ne gibi?" Diye sorarken bir yandan üzerimden şoku atmaya çalışıyordum. Hiçbir şey yapmıyorken ne iş çeviriyor olabilirdim ki?

"Geçen evine yakışıklı bir çocuk girmiş, kimse çocuğun adını bilmiyor ama senin evine girerken bizzat görüp fotoğrafını çekenler var. Bak." Telefonundan o fotoğrafı bulup bana gösteriyordu. Burası kesinlikle benim evimdi ve fotoğraftaki çocuğu asla tanımıyordum. Yaklaşık 1.85 boylarında olan bir adam evimin kapısını açmış içeri giriyordu. Neye uğradığımı şaşırmıştım gördüğüm fotoğraf yüzünden.

"Buğlem, ben aylardır kendi evimde kalmıyorum. Üstelik bu herifi de hayatımda ilk defa görüyorum."

"Erkek arkadaşın falan değil mi yani?"

"Sanki aylardır Tolga'nın yanında kaldığımı ve bizimkilerden başka hiçbir erkeği tanımadığımı bilmiyormuş gibi konuşmasan mı acaba?"

"Doğru diyosun bak ben onu hiç düşünmemiştim. E kim o zaman bu?"

"Hiçbir fikrim yok!" İçime düşen korku ve gerginlik ile evime dönme fikrini aklımdan tamamiyle uzaklaştırdım. Adam sanki kendi evine girer gibi bir rahatlıkla evime girmişti ve benim bundan haberim yoktu.

"Ne zaman oldu bu olay?" Buğlem sorumun üzerine kısa bir süre düşündükten sonra emin bir şekilde cevap verdi.

"Dün olmuş. Hatta bizim sınıftaki kızlardan birisi çekmişti, gruba atmışlar ama grup sessizde sanırım sende o yüzden görmemişsindir. Benim de aklım Kuzey'de olduğu için sana sormak aklıma gelmemişti."

"Daha çok yeni. Ben bir gidip evi kontrol mu etsem acaba?"

"Tek başına gitmek çok iyi bir fikir değil. Sonuçta adamın kim olduğunu bilmiyorsun ya başına bir şey gelirse?"

"Gidip bakmazsam da içim rahat etmezki ama!"

"Çok merak iyi değil yalnız."

"Off! Biliyorum da ne olabilir ki ya? Eğer benden haber alamazsan Melis'e falan haber iletirsin oldu mu?"

"Sen canına susamışsın kızım!"

"Yok be! Bir şey olmaz." Sözlerimin üzerine Buğlem'e elimle öpücük gönderdim. Onun göz devirmesi ile de arkamı dönüp evime doğru ilerlemeye başlamıştım. Evimde ne yapmış olabileceğini öğrenmek istiyordum. Sadece nasıl bir ev olduğuna bakmak için girmiş olamazdı ya!

Eve vardığımda dış kapının kilitli olmadığını fark ettim. Eve giren her kimse çıktığında da kapıyı kilitlememiş olmalıydı. Evde her şey fazlasıyla normal görünüyordu. Tüm eşyalar bıraktığım yerde gibiydi. Odalara bakmaya başladım. Mutfak ve banyoya hiç girilmemiş gibiydi. Salon gayet düzgün bıraktığım halinden farklı değildi. Yatak odasına girdiğimde içime bir ürpertinin düşmesi ile bir anda dışarı koşma isteği duydum ama kendime engel olup odaya girdim. Anlam veremediğim bir şeyler var gibiydi. Bir gariplik vardı, olmaması gereken bir şey varmış gibi. Yatağın yanından geçip pencereye ulaştım. Dışarı baktığımda güneşin aydınlattığı yol gözüme parlıyor gibi görünmüştü. Gözümü ordan çekmek istesem de arkama dönemiyordum. Dönmek istemiyordum. Sanki dönsem görmek istemeyeceğim bir şeyi görecek gibi hissediyorum. Pencereden bakarken geriye doğru yavaş ve küçük bir adım attım. Daha diğer ayağımı geriye atmamışken dolabın kapağının açıldığını duydum. Oraya dönemeden kafama aldığım ağır bir darbe ile dengemi kaybedip yere düşerken gözüm de kararıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gecemin GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin