LPAB -3-

207 45 84
                                    

Biz geldik tatildeydim atamadım. Yorum yapıp oy atmayı unutmayın, iyi okumalar!













Bölüm Üç: "Sana Asla Dokunamayacağım"

"...kalkmadan önce, sana bir hediyem var." Kısmını duydum ve Dylan'ın adamı eliyle kapıyı işaret etti. Açıp salona girdiğimde karşısında oturan adamı gördüm. Şaşkınlığıma engel olamadım ilk çünkü onu tanıyordum. Onu çoğu kişi tanıyordu çünkü karşımda oldukça ünlü bir senatör vardı.

Şaşkınlığımın yüzüme yansımasına izin vermedim ve adımladım onlara doğru. Sanatörün tam karşısında durduğumda dudakları kıvrıldı ve beni süzdü ağır ağır. Dylan üstüme bir keten bej renginde yarım kollu gömlek giymemi istemişti. Altımda ise siyah bir pantolon vardı.

"Zevklerimi çok iyi biliyorsunuz Bay Dylan." dedi sırıtarak. Ardından ona döndü yavaşça. "Artık benim mi?" Dylan dudaklarını büzdü ve evet dercesine başıyla ufak bir işaret yaptı.

"Tamamen senin." Midemin bulanmasını engelleyemedim. İnsanlar, insan satın aldığını üstelik bir hediye olduğunu bilseler muhtemelen onu bu kadar çok sevmezlerdi. Başarılarıyla ve yaptığı hayır işleriyle ünlüydü kendisi. Altında böyle bir pislik adam yapabileceğini ben bile tahmin etmemiştim.

"Teşekkür ederim." dedi ve ayaklandı, yüzünü sıvazlayarak bana baktı ardından. "Gecelerim oldukça güzel geçecek." Dylan'ın çenesinin kasıldığını ve gözlerini hafifçe yumduğunu gördüm. Sinirlenmişti, senatörün arkası ona dönük olduğu için yüzünü görmüyordu.

"İyi akşamlar senatör."

"İyi akşamlar Bay Dylan." Bana baktı ve o önde, ben arkasında evden çıktık. Arabasına bindik ardından, karşıma oturdu ve hareket etmeye başladık. 

Sırıtarak beni izlemesiyle gözlerimi kaçırdım. "Ne kadar utangaçsın? Yanıma gel hadi." Eliyle yanına vurduğunda limuzin tarzı arabada ayaklandım ve yanına oturdum. Kolunu belime dolayıp beni kendine biraz daha yaklaştırdı. "İsmin ne?"

"Thomas." diye mırıldandım, güldü.

"Thomas." diyerek tekrar etti adımı. Ardından başını eğerek kulağıma yaklaştırdı dudaklarını. "Bakalım yatakta da bu kadar sessiz kalabilecek misin, Thomas." Gözlerimi kaçırdığımda güldü yine. Ellerime bakmaya başladım, birden başaramamaktan korkmaya başlamıştım. Her şeyi mahvetmekten.

Araba durduğunda indik aşağı. Kocaman bir evin önündeydik, bu onun kaldığı ev olmalıydı. Elimi tuttu ve o önde, ben arkada ilerlemeye başladık. Eve girdik, merdivenleri adımlamaya başladığında elinden tutup durdurdum onu. Basamaktan bana baktı.

"Ne oldu güzelim?"

"Bana bir şeyler ikram etmeyecek misin?" diye sordum gözlerine bakarak. Dudakları kıvrıldı ve çıktığı basamağı geri inip yanağımı okşadı hafifçe.

"Yeter ki sen iste." Adamına baktı. "Bize içki ve yiyecek bir şeyler hazırla. Odama getirin." Adamı başını sallarken yukarı çıkmaya başladı bana omzunun üstünden bakarak. Gülümsedim ve onu takip ettim.

love, passion and betrayal •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin