LPAB -8-

150 42 78
                                    

Biz geldiiiiik

Oy verip yorum atmayı unutmayın. İyi okumalar!








Bölüm Sekiz: "Bunu Hak Ediyorum"

"...özür dilerim." dedi Emily titreyen sesiyle üstüme bakarken. Önceden olsa bilerek yapar ve gülerdi ama şimdi tamamen yanlışlıkla üstüme kahve döktüğü için korkudan neredeyse karşımda ağlayacaktı. Odadaki diğer iş arkadaşlarımız da korkuyla bize bakıyordu. "Silmeme izin ver, çantamda ıslak mendil olacak-"

"Sorun değil." dedim endişeyle. İstediğim şey bu değildi, hiçbir zaman olmamıştı. Sadece hep benimle uğraşmalarının kesilmesini istemiştim, o ise şimdi bana dolu gözlerle bakarken korkudan titriyordu. İş arkadaşlarım da, Patrick'in başına ne geldiyse o gün benimle kavga ettiği ve bunun Dylan'ın gördüğü için olduğunun farkındaydı.

Herkes benden korktuğu için uzak duruyordu ama böyle olmasını istememiştim.

"Emily tamam." dedi Clara kolundan endişeyle tutup onu benden çekerken. "Duymadın mı, sorun olmadığını söylüyor."

"Lütfen..." dedi kız nefes nefese gözlerime bakarken. "Bana zarar vermesin, lütfen..."

"Emily tamam!" diye bağırdı Clara sinirle. "Kes artık şunu, kimse sana zarar vermeyecek. Çocuğu da korkutuyorsun." dedi endişeyle bana bakarken. Ardından Emily'i üstlerimizi değiştirdiğimiz odadan çıkarttı.

Herkes bana bakarken dolu gözlerimle odadan çıktım hızlı adımlarımla. Ardından kafeden çıktığımda beni bekleyen arabaya ilerledim. Bugün ödeme günüydü, yani ben öyle belirlemiştim. Neden bilmiyorum ama Dylan ona olan borcumu elden ödememi istiyordu.

Kapısını açtıklarında, içeride Dylan'ın olduğunu görmemle bakışlarım yumuşadı, onun ise gözlerimi görmüş olmalı ki kaşları çatıldı. Karşısına oturduğumda kapım kapanırken hareket etmeye başladık.

"Ne oldu?" diye sordu ve kahve olmuş beyaz tişörtümü gördü. "Seninle mi uğraşıyorlar?"

"Hayır." dedim hızla, gözlerine baktım. "Emily üstüme yanlışlıkla kahve döktü ve bana yalvardı resmen. Özür diledi." Başını salladı.

"Bıraktılar mı?"

"Bıraktılar." dedim başımı sallarken.

"O zaman neden üzülüyorsun?" dediğinde sertçe yutkundum.

"Çünkü kız korkudan karşımda ağladı." dedim sessizce, gözlerine bakmaya devam ettim. "Benden uzak duruyorlar çünkü korkuyorlar." Hiç konuşmamıştık ama Dylan her şeyin farkında olduğumu biliyordu.

"İyi işte, hepsine güzel bir ders olmuş."

"Böyle olmamalıydı." dedim titreyen sesimle. "Bu şekilde-"

"Olan oldu. O çocuk pisliğin tekiydi ve sana zarar verdi. Anladığım kadarıyla, öncesinden beri de yapıyorlarmış." Bir şey diyemedim. Patrick zaten ölmüştü, bir şey dememin bir mantığı yoktu.

"Ama..."

"O çocuğun tecavüz davasından yargılanıp, torpille işin içinden sıyrıldığını biliyor musun?" dediğinde şaşkınlıkla gözlerine baktım. "Kimse kimseye durduk yere kötü davranmaz. Kimse durduk yere kötülük yapmaz." Bir şey diyemedim. "Sana artık zarar veremeyecek. Sana bir daha zarar vermesine izin veremezdim."

love, passion and betrayal •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin