LPAB -6-

199 43 82
                                    

Bu hikaye baya hüzünlü olacak. Özellikle Dylan'ın açısından.

Yorum verip oy atmayı unutmayın. İyi okumalar ve iyi geceler.









Bölüm Altı: "Canımı Yaktılar"

Dylan beni çağırmıştı ve uzun zaman sonra ilk kez adamını göndermişti beni alması için. Dennis endişeli duruyordu nedenini sorduğumda ise yanıtlamamıştı bile. Ama hafifçe gerilmiş yüzünden ve korkulu bakan gözlerinden bir şeyler olduğunu anlayabiliyordum.

Beraber merdivenleri çıkıyorduk ve bağırma sesi, bir şeylerin kırılma sesleri geliyordu sanki kulağıma. "Dennis ne oluyor?" diye sordum hafif bir korkuyla. Elindeki deri eldivenleri bana uzattı almamı istercesine, aldım. Cebime koydum yavaşça.

"Size bir zarar gelmeyecek Bay Thomas, söz veriyorum." Üst kattaki salonun kapısını açtığında sesler kesilirken korkuyla içeri baktım. Dylan odanın ortasında nefes nefese dikiliyordu, üstü başı tamamen dağılmıştı. Eşyaların hepsi kırıktı, eldiveni yırtılmış ve elinden kan akıyordu.

Dennis kolumdan tutup beni içeri soktuğunda, kapıyı da kapatırken Dylan nefes nefese bize bakmaya devam etti. Gözleri boşluğa bakıyordu sanki, kim olduğumu bile anlamıyor gibiydi. Yüzünde korkunç bir ifadeden çok çaresiz bir ifade vardı.

"Getirdim Patron." dediği anda hızlı adımlarla üstüme gelmeye başlamasıyla korkuyla geriledim. Tişörtümün yakalarından tutup beni sertçe kapıya çarptığında yüzüm buruştu.

"Öldüreceksin!" diye yüzüme bağırdığında nefes nefese gözlerine baktım. Sırtımı tekrar sertçe kapıya çarptığında dudaklarımdan ufak bir inleme döküldü. "O adamı zehirleyip öldüreceksin!"

"Patron!" Sert olmayacak bir şekilde, beni bırakması için koluna asıldığında Dennis'i itti sertçe, bıraktı beni. Silahını hızla belinden çıkartıp ona doğrulttuğunda şok ve korkuyla onu izliyordum. Niye böyle davranıyordu? Birden ne olmuştu ona?

"Bana dokunacak mısın bir daha?" dedi titreyen elini düzgün tutmaya çalışırken. Dennis'in gözlerini kaçırmasını izledim. "Pis ellerinle bana bir daha dokunacak mısın?!" Dennis olumsuz anlamda başını salladı. Bana geldi tekrar. Silahı şakaklarıma yasladığında nefes nefese gözlerine baktım.

"Öldüreceksin." dedi titreyen sesiyle. Gözlerinin dolduğunu görmemle içimdeki korku silindi yavaşça. Şokla bana eğdiği gözlerine baktım. Başını anlık sağına çevirdi ama gözlerine bakmadı. "Çık dışarı amına koyayım!" diye bağırdı Dennis'e. Dennis bana baktığında başımı salladım hafifçe, emin olmak istercesine bir süre baksa da odadan çıktı.

"Tamam." diye fısıldadım. Cebimden deri eldivenleri çıkarttım ve giydim ağırca elime. Dişlerini sıktı, acı çeker gibi bir inleme ile nefes alma sesi döküldü dudaklarımdan.

"Canımı yaktı." Silahı indi yavaşça şakaklarımdan. Güçsüzce tuttuğu elinden yere düştü ve tok bir ses çıkarttı. "Canımı yaktılar. Hepsini öldüreceksin."

"Tamam." dedim tekrar. Eldivenli ellerimi kaldırıp yüzünü kavradım yavaşça. Dizlerinin üzerine çöktüğünde ben de onunla birlikte oturdum. Kriz geçiyordu ve şuan aklı yerinde değildi. Gözünden bir damla yaş süzüldü bana bakarken. "Öldüreceğim."

"Clein Miller." dedi sessizce. "Dennis seni götürecek. Öldürmeni istiyorum. Bugün." Dişlerini sıktı yine, başını eğdi ve derin derin nefesler almaya başladı. Ellerimi yüzünden çekip ayağa kalktığımda bir tepki vermedi. Vücudu titriyordu.

love, passion and betrayal •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin