UYARI
Kurgu, herhangi bir siyasi propaganda yapmamaktadır.
Kurguda anlatılan olayları ve hayali karakterleri destekleyip desteklememek tamamen okurun hür iradesine bırakılmıştır.
Zira roman sanatının var olma sebebi, insanlara hiç deneyimlemedikleri olayları sanki gerçekten yaşıyormuş gibi hissettirmektir.
Keyifli okumalar dilerim *Mariah'dan Sonsuz Kalpler*
-------
"Hava kararmak üzereydi. Sokağa çıkma yasağının uygulanmasına çok az vakit kalmıştı ve bir an önce bugünkü işlerimizi bitirmezsek ofiste mahsur kalacaktık.
Baskı makinelerinin gürültüsü, küçük ofisimizin sessizliğini bozuyordu. Herkes işine odaklanmıştı, her birimizin gözlerinde kararlılık ve heyecan vardı. Biz bir grup gazeteciydik. Hükümetin darbe sırasında çıkardığı sansürlü gazetenin aksine, halkın gerçek sesini duyurmak için buradaydık ve gece gündüz çalışıyorduk. Her cümlemiz, her kelimemiz dürüsttü.
Fakültede bize ilk öğretilen şey medyanın bağımsızlığıydı. Doğruluk, tarafsızlık, şeffaflık, halkın bilgi edinme hakkı, hata yapıldığında düzeltme ve özür dileme, kaynak koruma gibi etik ilkeler, gazeteciliğin temel taşlarıydı. Üniversite bizim gibi genç gazetecilere muhteşem akademik bilgiler sundu, ancak üniversitenin kapısından çıktığımız anda gerçeklerin bu bilgilerden ne kadar farklı olduğunu acı bir şekilde fark ettik.
Sovyetler Birliği'nde doğdum ve orada büyüdüm. Ardından Güney Kore'ye taşındım. Bir gazeteci ve yazar olarak işimi Güney Kore'de yapıyorum. Liseden beri kendi halimde yazarım. Roman, deneme, eleştiri... Neredeyse akla gelebilecek her konuda yazdım.
Yazma sanatını başta sadece kendim için yapıyordum. Kendi zevkim için. Zamanla toplum öyle bir hale geldi ki yazılarımı topluma hitap edecek şekilde yazmaya başladım. Bir noktada bu bir hobi olmaktan çıktı. Önce iş oldu ardından yerine getirmem gereken bir sorumluluk...
"Jungkook, bu makaleyi son bir kez gözden geçirir misin?" diye sordu Jimin. Güney Kore'ye gelmek sebebim Jimin'in bana yazdığı bir mektuptu.
Mektupta Güney Kore'de sıkıyönetim ilan edildiğini ve senelerdir bu şekilde yönetildiği yazıyordu. Benden dünyayı kurtarmamı beklemiyordu. Sadece bir gazeteci olarak başka bir gazeteciden yardım istiyordu. Daha da basit düşünürsek, direnişe katılan bir kişi daha olsun istiyordu.
Tatillerde büyükannemi görmek için Sovyet topraklarından Kore'ye gelirdim ve Jimin de büyükannemin komşusuydu. Bu şekilde tanışmıştık. Bir noktada mektup arkadaşları olduk. Birbirimize güvendik. Aynı inançlar ve amaçlar uğruna yaşamaya başladık. En sonunda burada, bu küçük ofiste özgürlük için mücadele vermeye başladık.
Jimin'in bana uzattığı sayfayı alıp gözlerimle hızlıca taradım. "Her şey mükemmel görünüyor," dedim. "Sansürsüz. Tarafsız. Tam olarak olması gerektiği gibi."
Masamda hükümetin onayından geçmiş bir gazete parçası vardı. O gazetede halkın askerlere saldırdığı yazıyordu. Dokuz asker, halk tarafından taşlarla sopalarla öldürülmüştü. Bizim çıkardığımız gazetede de aynı şey yazıyordu ancak fazlası da vardı. Yaklaşık yüz kişi askerlerin kurşunuyla sokak ortasında öldürülmüştü ve iki yüzden fazla yaralı hastaneye kaldırılmıştı. Askerlerin bu insanları vurmasının tek sebebi sıkıyönetime isyan etmeleriydi.
Ofisin kapısı aniden açıldığında ofiste kalan beş gazeteci arkadaşım aynı anda irkildi. Gazeteleri diğer şehirlere dağıtması için görevlendirdiğimiz yeni ekip üyelerimiz içeri girmişlerdi. Dört kişiydiler. Dördü de iri yarı adamlardı. Günlük gazete dağıtmak epey zahmetli bir işti bu yüzden genç ve iri adamları işe almıştık. Daha güçlü olurlar, daha çok işimize yararlar diye düşünmüştük. Çok güler yüzlü insanlardı. Bu küçük ekibi sevmemek elimde değildi. Sanki tüm ülke siyah beyazdı ama bir tek bodrum katındaki ofisimizde renkler vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kletka | Taekook
FanfictionSosyalist Gazeteci Jeon Jungkook, Güney Kore'deki askeri darbe haberini aldıktan sonra Sovyetler Birliği'nden kaçarak anavatanına geri döner. Güney Kore artık hatırladığı gibi değildir. Sıkıyönetim altındaki halk ile askerler arasında amansız bir ça...