"Cezaevinde hayatta kalmak istiyorsan itaat etmelisin. Saygı görmek istiyorsan barbarlık yapmalısın."
- Taş Duvarlardan İçeri Yıldızlar Giremez, sayfa 56
5. bölüm: Cezaevine Yakışmayan Davranışlar
Banyonun kapısı bir anda açıldığında iki gardiyan içeri girdi. Gözleri önce Jungkook'a, sonra Taehyung'a, en son da yerde kanlar içinde yatan mahkumlara kaydı. O anın ağırlığı gardiyanları bir an için dondurmuştu; gözlerindeki şok, odanın karanlık havasını daha da yoğunlaştırıyordu.
"B-başgardiyan?" diye fısıldadı içlerinden biri, sesi titriyordu.
Taehyung, derin derin nefes alırken, bakışlarını içeri giren gardiyanlara dikti. "Bunları hemen disiplin hücresine götürün!" diye haykırdı. "Ben söyleyene kadar da oradan çıkarmayın!"
Gardiyanlar emri uygulamak için hızla harekete geçtiler. Bu esnada Taehyung, gözlerini yeniden Jungkook'a çevirdi. Ona iyi misin gibi saçma sapan sorular sormak istemiyordu. İyi olmadığı açıkça belliydi. Yine de aklına tek bir teselli cümlesi dahi gelmiyordu. Uzun süre cezaevinde çalışmış bir adam olarak insanları teselli etmeyi hiç beceremezdi. O sadece emirler verir, düzeni sağlardı.
Sessizce onun çantasına uzanıp beyaz bir havlu çıkardı. Tekrar dizlerinin üzerine çöküp havluyla mahkûmun çıplak bedenini örttü. "Seni revire götüreceğim, tamam mı? En azından yaraların için ağrı kesici alırız."
Jungkook hem hareketsiz kaldı hem de cevap vermedi.
Taehyung geri çekilerek Jungkook'a geniş bir alan bıraktı. "Bak rica ediyorum, ayağa kalk. Revire gidelim."
Gardiyanlar, dayak yemiş mahkumlarla birlikte dışarı çıkarken Jungkook'un gözleri kapıya çevrildi. Kapı sertçe kapandığında, "Bana neden güvendin?" diye sordu.
"Sana değil, gözlerime güvendim," diye cevapladı Taehyung. "Yeni doğmuş bir köpek yavrusu gibi titriyordun. Saldırıya uğradığın belliydi."
Jungkook, karşısındaki adamın cevabını es geçerek asıl konuya girdi, "Beni öldürmek istiyorlar." Bakışları yerdeki kan izine takılmıştı.
Karnına cop yedikten sonra kan kusan bir mahkûm, cezaevinde işlerin nasıl yürüdüğünü en net biçimde gösteriyordu.
Güçlü olan zayıf olanı yer.
Bir sosyalist için korkunç bir hiyerarşi ispatı.
"Hiçbir şey yapamazlar," diye çıkıştı Taehyung. "Burada ben izin vermediğim sürece kimse sana dokunamaz. Onların boş tehditlerine kulak asma."
Jungkook, Taehyung'un sözlerini öyle bir dinledi ki sanki Taehyung bir ilahi söylüyordu ama Jungkook inançsız bir adamdı. Sonunda yerden kalkacak cesareti bulan Jungkook, havluyu beline sardı. "Mahkumlar değil..." dedi imalı bir tonda. "Daha üst konumdaki insanlar benim ölmemi istiyorlarmış. Buraya da o yüzden getirilmişim."
Taehyung'un tüyleri diken diken oldu. Yong Amcasının yolladığı mektubu ve babasının tavrını düşündü.
Babasını ifşa edemezdi. En azından... Şimdilik.
"Yok öyle bir şey," diye yalan söyledi Taehyung. Sonra ayağa kalktı. "Şu anda Kuzey Kore'nin komünizmi benimsemesi Güney Kore halkını korkutuyor. Sovyetler de Kuzey Kore'ye destek verdiği için senin Leningradlı olman bazı mahkumları rahatsız ediyor. Bu kadar. Kimse kimseyi öldürmek istemiyor. Tekrar söylüyorum, bunlar boş tehditler."
"Bu kadar basit değil. Hiçbir şey bu kadar basit değil. Güvendikleri biri var. Aksi takdirde senin kurallarını çiğnemezlerdi. Demek ki senden daha yetkili biri var, başgardiyan. Sen de o kişiyi tanıyor olmalısın. Üstünü tanırsın, öyle değil mi? Şimdi beni aptal yerine koymayı kes ve mahkumların kimden emir aldıklarını söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kletka | Taekook
FanficSosyalist Gazeteci Jeon Jungkook, Güney Kore'deki askeri darbe haberini aldıktan sonra Sovyetler Birliği'nden kaçarak anavatanına geri döner. Güney Kore artık hatırladığı gibi değildir. Sıkıyönetim altındaki halk ile askerler arasında amansız bir ça...