"Bir erkeği domine etmek için bir cop ve kelepçeden çok daha fazlasına ihtiyacın vardır. Gerçek güç, onu fiziksel olarak alt etmekle değil, zihnini ele geçirmekle olur. Gözüne baktığında, kendi iradesinin yavaşça çöktüğünü hissetmelidir. O an geldiğinde cop ya da kelepçeye gerek kalmaz; çünkü zaten sana boyun eğmiştir."
- Taş Duvarlardan İçeri Yıldızlar Giremez, sayfa 40
4. Bölüm: Mayıs Sancısı
Kapının yakınlarından gelen ayak sesleri, el ele tutuşan iki adamın dikkatini çekti. İkisi de telaş içinde ellerini birbirinden ayırdılar ve kapıya doğru koştular. İlk önce Taehyung bağırdı, "Buradayız!" Sonra Jungkook bağırdı, "Burada mahsur kaldık!"
Ayak sesleri, gürültünün kaynağını kısa zamanda buldu. "Kim var orada?" diye sordu. Ardından şöyle ekledi, "Başgardiyan? Siz misiniz?"
"Evet! Evet, benim. İçeride kaldık. Hem anahtar dışarıda hem de kapı bozuk."
Dışarıdaki adam, Taehyung tarafından eğitilmiş bir gardiyandı. Delikte gömülü kalmış anahtarla kapıyı açmayı denedi ama yapamadı. "Bir çilingir çağıracağım," dedi. "Lütfen biraz bekleyin. Hemen döneceğim."
Taehyung ve Jungkook birbirlerine baktılar. Aynı anda rahat bir nefes aldılar. Dışarıdaki adam uzaklaştığında kapının önüne yere çöküp oturdular. Tekrardan birbirlerine döndüklerinde gülümsüyorlardı. "Açlıktan ölüyorum," dedi Jungkook. "Öğle yemeği yememiştim. Umarım bir an önce kapıyı açarlar."
Taehyung saatini kontrol etti. "Jungkook... Üzgünüm. Bu saatte mutfakta yemek bulman neredeyse imkânsız. Bulaşıklar yıkanmıştır ve artan yemekler de muhtemelen çöpe atılmıştır."
Jungkook hayal kırıklığıyla Taehyung'a baktı. Sonra başını öne eğdi ve bir süre sessiz kaldı. "Neyse," dedi aniden. "Yoongi'den biraz borç alırım ve kantinden atıştırmalık satın alırım."
"Aslında kantin de..."
"Kapandı mı?"
"Muhtemelen çilingir gelene kadar kapanır."
"Anladım..."
Taehyung kendini suçlu hissetti. Jungkook'un aç kalmasını planlamamıştı. "Sanırım mutfakta senin için pirinç ve yumurta bulabiliriz. Mükemmel bir akşam yemeği değil ama aç uyumanı istemem."
"Gardiyanlar yemek saatleri haricinde mutfağa girmeme izin verirler mi?"
Jungkook'un sorusu bir süre havada asılı kaldı. Taehyung'un kaşları, "Sen ciddi misin?" der gibi havaya kalktı. En sonunda dudaklarını araladı ve şöyle sordu, "Kimden izin alacaksın Jungkook?" Aniden kendini tutamadı ve güldü. "Burada ben varken kimden izin istemeyi planlıyorsun?"
Jungkook da onunla birlikte güldü. "Doğru, burası senin babanın çiftliğiydi, değil mi?"
Taehyung, "Burası benim çiftliğim," diyerek düzeltti.
Jungkook başını öne doğru uzattığında Taehyung istemsizce geri çekildi. "Gardiyan..." diye fısıldadı Jungkook. Bakışları dikkatli, ısrarcı ve yakıcıydı.
"Ne?" dedi Taehyung, neredeyse duyulmayacak kadar düşük bir tonda.
"Tam gözünün altında..." Jungkook, yüzünü biraz daha yaklaştırdı, başını hafifçe yana eğdi. "Küçük bir ben var. Çok güzel..." Jungkook'un sesindeki hayranlık, Taehyung'un nefesini bir anlığına kesti. "Hiç bu kadar güzel bir ben görmemiştim. Bakışlarına özel bir anlam katıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kletka | Taekook
FanficSosyalist Gazeteci Jeon Jungkook, Güney Kore'deki askeri darbe haberini aldıktan sonra Sovyetler Birliği'nden kaçarak anavatanına geri döner. Güney Kore artık hatırladığı gibi değildir. Sıkıyönetim altındaki halk ile askerler arasında amansız bir ça...