1.bölüm "Başlıyoruz."

379 14 14
                                    

08.09.2007
Sevgili günlük;

Bugün benim doğum günüm sevgili günlük. Bunu kimseye söylemiyorum çünkü Ailem bile kutlamazken başkaları neden kutlasın ki.

Benim neden her çocuk gibi doğum günüm özel geçmiyor sevgili günlük. Ben çocuk değil miyim? Bence Ailem bugün doğum günümü unutmadılar sevgili günlük. Çünkü Unutsalardı Bugün Babam bana Yine bağırırdı ama bağırmadı hatta sevgili günlük biliyor musun? Babam Bugün benim kalbimi kırmamak için Hiç benimle konuşmadı. Bugün karşılaşmadık bile.

Annem nerede bilmiyorum ama o da Bugün hiç ağlamadı. Yani ben Annemi Bugün hiç ağlarken görmedim. Ben bugün Annemi de babam gibi hiç görmemiştim aslında. Kardeşim sanırım annemle güvende çünkü o da yoktu evde. Belki de doğum günümü hatırladılar ve hep hayalini kurduğum çilekli pastadan almaya gittiler. En azından bu benim doğum günümü özel yapmaz mı sevgili günlüğüm.

Ben Sadece huzur istiyorum. En azından bugün için.

Huzur dileyen Arin...

_

_____

"Kızım anlasana bu plan bizim yararımıza olucakmış." Dedi Asya. Daha kaç kere aynı cümleyi kurucağını bilmiyordum. Birşeyler demesi için Duru'ya döndüğümde omuz silkti. Dik pozisyonda oturduğum Koltukta sağ bacağımı sol bacağımın üstüne atarak geri yaslandım. Kollarımı göğsümün altında birleştirdiğimde ikisinde de gözlerimi gezdirdim.

"Gerçekten Kaya'ya güveniyor musunuz?" Diye sordum ciddiyetle.

"Bunun güvenle bir ilgisi yok anlasana kızım Gidicez Kaya'nın parasıyla onun istediği şeyi alıp çıkıcaz." Dedi sanki marketten bişey almak için beni ikna ediyormuş gibi. Onun bu rahatlığına göz devirdiğimde "O o kadar kolay değil. Kaya bişey istiyorsa zor bişeydir. Kaya'nın Çocuk oyuncağıyla işi olmaz."Dedim kendimden emin bir şekilde.

"Aslında Arin haklı Asya." Diyerek Duru da bana katıldı.

"Yarın Ofise gidiyoruz ve görevi reddediyoruz." Dediğimde Asya anında "Ya biz ne görevlerden geçtik bu mu zor geldi?"Diyerek konuyu uzatmaya devam etti.

Duru yanımdan ayaklanıp ayakta bizi ikna etmeye çalışan Asya'nın yanına geçti ve bana doğru döndü.

"Eğer canımızın tehlikede olacağı bir görev olsaydı Kaya bizi bu göreve yöneltmezdi. Hem biz ne ölümlerden döndük. Bu mu tehlikeli. Bence bu diğerlerinin yanında çocuk oyuncağı olucak Arin." Dedi Duru da Asya'nın tarafına geçerek.

Rahatlığımdan ve ciddiliğimden ödün vermeyerek "Tamam gidelim. Ama Eğer size zarar gelirse bir daha Sözümün üstüne söz söylenmeyecek. Ben ne dersem o." Diye şart koştuğumda Asya ve Duru birbirlerine dönüp gülümsediler ve tekrar bana dönüp başlarını salladılar.

"O zaman Yeni görevimiz belli. Müzayede de Kaya'nın parasıyla Kaya'nın istediği şeyi alıp geliyoruz." Dedi Asya emin olmak için bir kere daha yenileyerek.

"Kaya ne isteyecek onu bile bilmiyoruz. Bu görevde ben varsam tehlike de var. Beni anlamıyorsunuz ya da anlamazlıktan geliyorsunuz." Dedim ikisinde de gözlerimi gezdirirken.

"Başımıza bir iş gelmeyecek Arin abartma. Hem orada Kaya'nın isteyeceği şeyden tek isteyen kişinin Kaya olmadığını biliyoruz. Kaya'nın planı var ve yarın bizi Ofise çağırıyor. Planları detaylıca anlatıcağını söyledi." Dediğinde sesliğimi bozmayarak ciddiyetle yüzünü izledim. Bugünkü bu görev için bana olan ısrarları ilk değildi ama farklıydı.

"Sen gittikten sonra Kaya bize bir kaç bilgi daha verdi. Senin bu görevde olmanı ısrarla istiyor ve sensiz bu görevin olmayacağını dile getiriyor." Dedi Bu sefer de Asya.

"Çünkü o şeye para verdikten sonra onu çalmak için bizim peşimizde olucaklar." Dedim ama zaten biliyorlarmış gibi tepki vermediler.

"Size daha fazla direnmeyeceğim. Odama gidip dinlenmek istiyorum. Sizler ise o görevde nasıl kendinizi koruyabilirsiniz onu düşünün. Eğer size bişey olursa ikiniz de bana bir başka istemediğim görev için ısrar etmeye çalışmayacaksınız."
Diyerek ayaklandım ve arkamda bir sessizlik bırakarak oturma odasından ayrıldım.

Merdivenlere yöneldim ve basamakları çıkarken kumaş pantolunumun cebinde bir titreşim olduğunda telefonumu cebimden çıkarıp arayan kişiye baktım. Arda arıyordu. Fazla yorgundum ve görev hakkında gram konuşmak istemiyordum.

Telefonu kapama tuşuna basarak kapattım attım. Telefonu geri cebime yerleştirip odama geldiğimde kapıyı açıp içeriye girdim. Bugün fazlasıyla yorulmuştum. Giysi odamın içerisine girdiğimde ilk çıkardığım şey topuklu ayakkabılarım oldu. Dolaptan kendime siyah kumaş uyku takımımı alıp kenara bıraktım ve üstümdekileri çıkarıp uyku takımımı giyindim.

Şuan daha rahattım. Telefonumu da alıp Giysi odasından çıktım ve yatağıma doğru ilerledim. Battaniyeyi kenara doğru itekleyip yatağa oturdum. Yastığa başımı koyduğumda battaniyeyi omuz hizama kadar çekip yan bir şekilde yattım ve telefonumu şifonyerin üstüne bıraktım.

Bugün benim için fazlasıyla yorgun ve uykusuz geçmişti. Dün gece fazlasıyla ağır bir kabus gördüğüm için gözüme uyku girmemişti.

Geçmişim geleceğime miras bırakılmıştı. Geçmişim bana acı vererek resmen intikam alıyordu.

Gözlerimi yumup kendimi uykunun kollarına bırakmaya çalışıyordum.

Biliyordum çok geçmeden beni korkutan tek bir şey rüyamı alt üst ederek beni mahvedecekti. Bana acı çektirecekti.

Annemi özlüyordum, kokusunu, O güzel sesini, Bana o kızmak isteyip kızamamasını, Beni tüm kötülüklerden arındırmaya çalışmasını özlüyordum. Beni hep sevmesini özlüyordum. Sevilmeyi özlüyordum belki de.

Bana sevildiğimi hissettiren kişiyi kaybetmenin ne kadar acı olduğunu kaybettiğimde anladım.

Kardeşimi özlüyordum, onun bana sardığı sıcak kollarını, abla diyişini, benimle oyun oynamak istediğinde beni ikna etmek için verdiği çabasını. Şimdi düşünüyorum da kardeşimle oyun oynamak için nelerimi vermezdim ki. Herşeyim Onlara fedaydı. Şimdi yanımda olsaydılar hayallerindeki mal varlığına sahip olduğumu görseydiler Çok mutlu olurlardı. Onların tek hayalleri iyi bir geçim kaynağımız olup Babamdan uzakta yaşamaktı.

Küçüktüm akıl edemiyordum o pislik bana kızar, itip kakaşlardı. Annem hep önüme siper olur ' Odana git Arin.' Derdi. Çocuktum, gittim. Her o pislik herif bana kızdığında bu devam etti. Her seferinde annemin bir yeri ya kızarır, ya kanar ya da Morarırdı. Annem 'kazayla oldu'der beni ve kardeşimi geçiştirirdi.

O zamanlar az çok ona öfke besliyordum. Öfkem ona karşı iyi olan bütün duygularımı bastırıyordu. O Şeref yoksunu benim hayatımın mahvolmasının tek sebebiydi. Benden en değerlilerimi almıştı. Beni de bu oyununa alet etmişti. Tek kabusum o lanet gündü. O gün... keşke doğmasaydım.

Annem'i onunla yalnız bırakmasaydım, Onun Annemden Kardeşimi almasına izin vermeseydim belki de...belki de bunlar olmazdı. Onları benden aldı ancak beni neden yok etmedi.

Belki de en büyük acının onları kaybetmem olacağını biliyordu.

O bana geride vicdan azabı bırakmıştı.
O neden yaptı bütün bunları, neden bizi sevmedi? Sevmediyse neden Bizi özgür bırakmadı? Neden bize eziyet etti? Nerden biliyordu bu kadar acı çektirmeyi? O da mı çekti bu acıları? Acı çeken insan çektiği acıdan ders alması gerekmez mi? Babam neden ders almadı? Gerçi bende kötü bir hayat seçmek zorunda kaldım ama babam zorunda mıydı ki? Ben kötü insanlara zarar veriyordum babam neden bize zarar veriyordu?

Keşke herşey bir rüyadan ibaret olsaydı ve ben uyanıp yanımda kardeşim ve Annemi görebilseydim. Kardeşimle her saat oyun oynayabilsem. Annemin sözünü hep dinlesem onu kızdırmasam. Onunla her Aile"nin ilişkisini yaşasam. Bir aile kursam. Bu zalim dünyada kötü bir kadına dönüşmesem...

Belki de her şey çok güzel olabilirmiş...



GEÇMİŞİMİN KARMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin