Umarım beğenirsiniz
Yazardan
"Azat Serin, ziyaretçin var."
Gardiyanın seslenmesiyle akın'ın gözleri hızla azata döndü.
Konuşmalarının üzerinden maksimum 40 dakika geçmişti. Şimdi de ziyaretçisi vardı.
Azat yavaş yavaş ranzasından kalktı. Gözleriyle etrafı kolacan ederken ona bakan bir çift göz gördü.
Kürşat
Azat'ı buradaki insanlar çok takmaz, kendi halinde takıldığını düşünüp genelde gözlerini bile değdirmezlerdi. Kürşat'ta geldiği günden beri Azat'la konuşmamış, genç ve güzel çocuğa bugüne kadar bir kere bile bakmamıştı.
Şimdi neden baktığını merak ediyordu. Onların tarafında koyu bir sohbet dönüyordu ve genelde koyu sohbetlerde kimseyi duymazlardı.
Şimdi Kürşat inatla Azat'a bakıyor, genç adamın ayaklarının birbirine dolanmasına sebebiyet veriyordu.
Azat gardiyanın olduğu tarafa doğru yürüyüp hızlıca gözden kayboldu.
Arkasında ona bakan Kürşat'ı bırakarak.
Azat'tan
Hızlı adımlarla gardiyanı takip ediyor, aynı zamanda ne yapacağımı kafamda tartıyordum.
Akın'a verdiğim sözü ne olursa olsun tutacaktım, içimde bir yerlerde bunu yapmam gerektiğini bağıran bir adam var gibiydi.
İstersem kendimi de çıkarabilirdim buradan. Babama iki söz edip bir daha yapmayacağımı söylemem yeterliydi bunun için.
Bugüne kadar gururuna yedirip de babanın karşısına çıkıp yalvarsaydın şimdi malikanede olacaktın aptal!
Dinlemek istemedim. İçimdeki ses beni sürekli rahatsız ediyordu. Bunun bir rahatsızlık olduğunun farkındaydım ama aynı zamanda gitmesini de istemiyordum. Benimle konuşan tek kişi içimdeki Azat'tı
Aklıma Kürşat'ın bakışları geldi, ne kadar da çok bakmıştı bugün, ne kadar da gereksizdi.
Düşünceleri kafasından men etmeye çalıştı Azat. Ona acıyan çok göz görmüştü, bu bakışın da onlardan bir tanesi olduğuna inandırmaya çalıştı kendini.
Sadece çalıştı ya da.
Kapının önüne geldiler. Gardiyan kapıyı açmakla uğraşırken göreceği yüz için kendini hazırlamaya çalıştı.
Ne kadar alışmak isterse istesin. Babasının yüzüne alışamazdı Azat. Yapamazdı, babası onun ne kadar kahramanı olsa da ona yaptıklarını unutamıyordu.
Unutma Azat, unutma
Sana yaptığı hiç bir şeyi unutma
Ama yapmak zorundayız, ona yalvaralım ki bizi de akını da dışarı çıkarsın, biz bunu hakettik. Biliyorsun.
Dışarı çıkma fikri hep aklının bir yerlerinde vardı ki olmasa bile akınla beraber o da çıkmak zorundaydı. Babası sadece Azat için bir şeyler yapardı. Yapacağı küçük bir görüşme tüm koğuştaki insanları çıkarmak için yeterliydi fakat yapmazdı.
Kapı açıldı. İçeride bir kişi oturmuş sigara yakmıştı, biliyordu, hala bırakmamıştı.
Azat'ın gözleri içerideki yüzü bulurken gözleri kısıldı, boğazı kurudu.
"Oğlum."
Unutma Azat
"Evladım."
Sakın unutma
"Şeref'im"
Duyduğu isimle sağ gözünden bir damla yaş aktı, annesinin ona koyduğu isimdi bu, sahi ne zamandır duymuyordu insanlardan bu ismi.
Duymak da istemezdi. Sadece annesi bu kadar güzel ve şefkatli söylerdi ismini.
O an babasına 'bana bu ismi kullanma!' diye haykırmak istedi. 'Yapma, annem derdi bana deşme yaramı' demek İstedi ama elinden hiç bir şey gelmedi.
Söz verdik Azat
Söz vermişti, verilen sözleri tutan biriydi ama insanlar ona verdiği sözlerin hiç birini tutmazdı. Ne annesi tutmuştu ne de karısı, ikisi de seni asla bırakmam sözlerini geveleyip durmuştu.
İkiside yoktu şimdi.
Sadece babası vardı.
Ondan başka kimsesi yoktu.
Ben varım!
Sen gerçek değilsin ki
Ben gerçeğim azat. Kimse yokken ben vardım, beni annen gönderdi ben gerçeğim.
"Oğlum gel otur."
Bir an her şeyi unutmak istedi azat. İçindeki o gereksizi, annesini, babasının yaptıklarını ve daha bir çok şeyi.
"Babam." Dedi şefkat dolu bir sesle.
Yapmak zorundaydı. Yarım saatliğine her şeyi geride bırakmak, babasıyla 6 sene önce nasılsa öyle davranmak zorundaydı.
Adımları babasının olduğu masaya gitti. Geni toplantı yaptığı belliydi.
"Beni çağıracağını biliyordum. Çıkmak istiyorsan yarına eşyalarını topla oğlum. Babam her şeyi halledecek."
"Babam?"
"Efendim oğlum?"
"Bana burada sahip çıkan bir kaç kişi var. Onları burada bırakmak istemiyorum. Bana çok yardımcı oldular."
Tepkisini görmek için babasının suratına baktı. Tam da tahmin ettiği gibiydi. Birilerine muhtaç olmaktan nefret ederdi babası.
İşte şimdi oyunun tam sırasıydı.
"Eğer onlar olmasaydı belki de şuan karşına olmayaca-"
"Sakın!" Diye tısladı babası. Bir intiharı daha kaldırmak onun için zor olurdu ama başka şansı yoktu. Bunu kullanmazsa biliyordu ki babası asla böyle bir şeyi kabul etmezdi.
Tam da tahmin ettiği gibi oldu. Babası derin bir iç çekti ve gardiyanı çağırdı.
"İsimlerini soy isimlerini söyle oğlum. Bir haftaya halledeceğim."
"Teşekkür ederim baba."
Belki de ilk defa kendi için bir şeyler yapmıştı azat.
Sonrası da gelecekti elbette.
Ne kadar erken attım değil mi
Kusuruma bakmayın dershane mahvediyor beni
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Süt çocuğu bxb
General FictionGirdiği ceza evi gerçekten berbat mıydı yoksa hayatının geri kalanının garantisi mi? Sonu mutlu bitecektir.