7. Bölüm

78 8 15
                                    

Puslu bir duygunun rüzgarı salmışken buram buram koridorları içimdeki enkaz nereye çökecek diye bekliyordum. Cılız parmaklarımdan sıyrılan şişe yere çakılırken sesi deşmişti sadece beynimi. Gençliğime sıkılan ard arda kurşunlarla gömdüm onu çürük kokan bir yığın hüznün altına.

Yalpalanan bedenimi kapıya dayarken yorgun gözlerimi ona doğru kaldırdım o sabah.

_ Sinan! Şerefsiz Sinan... Geldin demek ha.

Bacaklarıma yük olmuş bedenimi zorda olsa ona doğru yanaştırdım. Cılız parmaklarım gömleğinin yakasını kavrarken hırsla kendini doyurmuş gözlerimi diktim o bok suratına.

_ dinliyorum Sinan bey buyur kabul ediyor musun?

Mecalsiz gözlerim yüzünü incelerken genzime tıkanmış bir parça demir yutkunmamı engelliyordu. Sıkmaktan bir hal olan yumruğumu yedirse miydim suratına? Elim yakasından sıyrılırken iki adım geriledim.

_ aferin ha şöyle Sinan...

_ bu kadar da bok olamazsın değil mi?

_ beni bu hale sen getirdin Sinan! Bu kez tehditlerinde işe yaramayacak istediğine istediğini anlat.

İçimde bir duble sen var ama yine de beynim kokunun sarhoşluğuna sığınmadı be kadın! Sen dudaklarımda atan kalbin ta kendisiydin...

_ hadi Sinan yap bitsin.

Dizlerimin üzerine çöktüm ayaklarının tam da dibine. Kusura bakma kadın bu hayat bana acıyı altın tepsilerde sundu.

_ ben...

Kelimeler uçuruma doğru sürükleniyor çıkmıyordu ki şu lanet dudaklarımdan.

_ ben seni bugüne kadar tehdit ettiğim için özür dilerim.

_ zor muymuş lan?

Kulaklarımı kanatırcasına yankılanan boktan bir kahkahanın ardından omzuma gelen tekmeyle yere doğru düştü bedenim.

_ şerefsiz Sinan... Şimdi defol odamdan! Git eşyalarını topla çıkışını bizzat elimle teslim edeceğim sana.

Yerde duran şişemi alarak bahçeye adım atmıştım. Kısık gözlerle izlediğim bu kalabalık Sinan'ın yalnızlığını görmezden geldi. Hepinizin canı sağolsun emi! İçimde ölü bir Sinan bıraktınız nasıl olsa siz sağ kalın... Beni kendine ev sahibi bellemiş kaldırıma çöküp diktim başıma şişeyi.

_ herkes yalan sen mi gerçeksin be Mina?

Şişeyi tekrar başıma dikmişken dibime çöken Mira'yı dahi aldırasım gelmiyordu bugün.

_ nerdeydin lan?

Şişeyi dudaklarımdan sıyırmadan yumdum gözlerimi. Bir anda almaya yeltenmişken şişeyi sertçe kavradım.

_ rahat bırak lan beni!

Kollarını göğsünde bağlayarak yasladı sırtını duvara.

_ hey! İyi misin? bişey desene.

_ iyiler kaybeder Mira ben kötü olmayı seçtim ama yine kaybettim.

_ o ne demek?

_ kalbimde bin kiloluk bir katran var.

_ Sinan...

O esnada anonstan yankılanan sese dönmüştü Mira.

" bütün öğrencilerin dikkatine! Hepiniz sıraya geçsin hemen..."

_ off gene ne zırvalayacak bu herif?

_ yolun sonuna geldim ben Mira... Gitmem gerekiyor.

_ of Sinan kafan gitmiş yine kalk hadi sıraya geçelim. Gerçi senin dokunulmazlığın var dökerim boklarını der yırtarsın kendini.

Ayaklanmışken gözlerimle onu izliyordum.

_ bilemeyeceksiniz!

_ neyi?

_ Sinan'ın hayatta kalma mücadelesini...

Mira yine bişey anlamadan sıraya ilerlemişti bende ardından doğrularak ilerledim. O bok herif mikrafona iyice yaklaşmış konuşmaya başlamıştı. Herkes somurtkan bir halde dinlerken yumdum gözlerimi bu andan kaçmak istercesine. Burnumu dolduran o koku önce kalbimi sonra da beynimi ele geçirmişti adeta. Yüzümü boyayan bir tebessüm sarıyordu inceden. Gözlerimi açıp baktığımda. Perçemleri önüne düşmüş ama bakışları hala beni seyreden Mina'ydı.

_ naber kötü adam?

_ kötü adam?

_ iyiler kaybeder...

_ ve kaybettik.

Tam da o sırada beklediğim cümle yankılanmıştı mikrafondan.

_ evet Sinan'cım seni şöyle alayım.

Öne doğru giderken tuttu kolumdan Mina.

_ neler oluyor?

_ tekmelerle itildiğim yüreklere veda etmeye...

Anlamsız halde çekmişti ellerini. Mikrafona doğru yaklaşıp kısaca bir göz gezdirdim okula. Bakışlarım önce Can'a döndü.

İyi adamdır ama azıcık korkaktır. Bensiz kavgalara bulaşmaz mesela. Unutkandır da beni, çektiklerimi unuttu. Sıkıntı yok B12 eksikliği vardır belkide.

Ardından Mira'ya döndüm. Psikopat derler ama ruh ikizim gibi birşeydi. Geleli 1 hafta olmasına rağmen beni belkide herkesten önce tanıyan tek kişiydi o. Şişelerimi çalar, ben içerkende elimden çekerdi. Ama olsun kardeşler gıcık olurlar bizimkide psikopat. Zor ama en gerçek olan benim tek ailem oydu.

Ve Mina...
Bütün kanayan yaralarıma bir kabuk, bütün sıyrıklarıma bir yara bandıydı adeta. Koca bir şişe bira gibiydi. Aklımı başımdan habersizce alır ve gidene kadarda yerine bırakmazdı. Bütün solmuş hücrelerimi dirilten kokusu vardı birde. Bıraksalar bir ömür taşırdım burnumda...

Sonra bok Çetin'e döndü gözlerim. Yolun sonuna gelmiştim işte. Dudaklarım mikrafona yaklaşırken hala bakışlarım iğrenç suretinde geziniyordu.

_ ben Sinan... Sinan Yazıcıoğlu! Bugüne kadar başına bela olduğum ve hep tehdit ettiğim sayın bu okulun müdürü Çetin Kaya hocadan hepinizin önünde özür diliyorum... Projeksiyona o videoyu ben yükledim, odayı ateşe verende bendim. O gün bahçede o adamları döven bendim. Ben buyum işte bir baş belası... Daha fazla kimsenin başına bela olmamak adına sayın hocamızın benim çıkışımı vermesini hepinizin önünde kabul ediyorum.

Sözüm biterken buğulanan gözlerim etrafı bulanıklaştırmış yüzüne dahi bakamayacağım nice insanın yüzünü yok etmişti hedefimden. Başımı eğip sıktım gözlerimi. O anda önüme doğru düşen o bir damla var ya... O birgün deniz olacak ve içinde binlerce sizi yok edecek. Belki bir tsunami, belki bir sel olur bilmem ama bu damlayı kimse unutmasın! Bu okul enkaza dönmüş bir hayatı ateşe verip küle çevirdi. Elime doğru uzanan belgeye yöneldi gözlerim. Binlerce elvedalar olsun size nasıl olsa hiçbir veda bu kadar zalim, bu kadar bencil olmayacak.

OKUL DOLUSU AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin