23 Ağustos 2024 01.00
“”””””””””””””””””””
-Alev, iyi misin?Duyduğum ses Mete’ye aitti.
--Oldukça. Kötü olmam için bir sebep yok.
-Emin misin?
Yüzümü ona dönüp kenara çekildim soğanları görmesi için.
--Soğanın içindeki propenil sistein sulfoksit çözündüğü için proponal-s oksit adlı kısım gözümü tahriş ediyor. Yani kısacası soğan kesiyorum ve gözüm, burnum yanıyor.
-Tamam anladım.
Tekrar soğanlara döndüm. Başka yemek yapıp yapmayacağımızı bilmiyordum. Soğanları doğrama işini bitirince ufak bir kaseye aldım. Kıymalı harcı kurumaması için daha geç yapacaktım. Mete su doldurduğu bardağıyla bir sandalye oturmuş beni izliyordu. Gül Hanım hala yoktu. Tekrar ortadaki ada tezgahın başına geçtim. Orada açacaktım yufkaları.
--Kuzenlerinin arasında karabibere alerjisi olan yok değil mi?
Mete ilk duraksasada beni cevaplamaktan geri kalmadı.
-Hayır KUZENLERİMİZİN VE KARDEŞLERİNİN arasında karabibere alerjisi olan yok.Ona ters ters bakıp tekrar önüme döndüm. İki tane tabağa ayrı ayrı un ve nişasta koydum. Siron yufkasını unla açacaktım ama börek için nişasta kullanmam gerekiyordu daha rahat olması için. İlk önce Siron yufkalarını açacaktım. Yaptığım hamur oldukça fazlaydı. Hamuru bölüp bir parçasını masanın üstüne aldım. Biraz daha yoğurduktan sonra elimdeki parçayı böldüm. Toplamda 18 beze olacaktı. Altısı börek on ikisi Siron için. Tezgaha biraz un serpip bezeyi elime aldım ve oklavayla ufak ufak açmaya başladım. Bu sırada sarmanın tenceresi köpürmüştü. Az sonra taşacaktı. Gül hanım biraz fazla doldurmuştu tencereye göre.
--Mete tencerenin kapağını kaldırıp altını kısar mısın bir tık?
O dediğimi yaparken ben ilk hamuru açmıştım. Mete su içtiği bardağı kenara koyup mutfaktan çıktı Ateş onu çağırdığı için. O gittikten bir süre sonra Gül Hanım içeri girdi. Ben o sırada Siron yufkalarını halletmiş börek için olanları yapmaya başlamıştım. Bir süre sonra Gül hanım sessizliği sevmemiş olacakki konuştu.
-Alev konuşalım mı biraz?
--Tabii.
Elimdeki son açtığım hamuru da kenara koyup elimdeki eldivenleri çıkarıp ona döndüm. Eldivenleri yine yırtmıştım çünkü şimdi de bileğimdeki çift bilekliğine takılmıştı yufka açarken.
-İyi misin?
--Evet? Siz nasılsınız?
-O anlamda sormadım. Alev ben senin annenim. Sen bunu, beni kabul etmesende bunu değiştiremezsin. İyi olmadığını hissedebiliyorum. Bu zamana kadar yoktuk ailen olarak olmamız gereken yerde değildik. Senin yanında değildik ama bırak artık yanında olalım.
Ben bunu zaten reddetmiyordum. Hiçbir zaman da reddetmemiştim, reddetmeyecektim de. Onlardan bile önce öğrenip kabul etmiştim bunu. Her gece gelip onları kontrol ederken de peşlerine adam takarken de bunu çoktan kabul etmiştim. Sadece bunu onlara itiraf etmemiştim hala. Bir aileye ihtiyacım var mıydı emin değildim. Ailem vardı dedemler benim ailemdi. Harun Kıvanç benim babamdı, benim ailemdi, kardeşler benim ailemdi, üçüzlerim benim ailemdi. Zehir ailesi benim ailemdi. Ben ailemi reddetmezdim ama kolay kabul etmezdim de. Alışmıştım çünkü her türlü şeye. Dayak yemeye, Hastanede haftalarca kalmaya, bir yerde kilitli tutulmaya… Alışmıştım kabul EDİLMEMEYE. Bu yüzden onlara karşı bir adımda bulunmamıştım. Beni kabul edene hiçbir zaman ters tepki vermemiştim. Beni reddene de tepki vermezdim. Sınırı aşmadığı sürece. Herkes herkesi kabul etmek zorunda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Kraliçesi: Medusa
General Fiction17 yaşında olan genç bir kızın hastanede karıştırıldığı anlaşılırsa ve DNA testi için ailesi ile birlikte hastaneye çağrılırsa nolur? Peki ya bu kız her şeyin farkındaysa ve bunu kimseye söylememişse. Bunun yerine o kadar acıya katlanıp kendini her...