***
"Lokal, lokallik... şuralar pasta cila buralar göçmüş. Çamurluk değişene girecek.." Her zaman olduğu gibi k harfini g diye söylemeye yeminliydi Medet.
"Ya ne anlatıyorsunuz beyefendi, arabamı ne zaman teslim alabilirim ben onu söyleyin."
Kız sabırsızdı. Zaten içten içe burda ne halt yediğini düşünüyordu. Ona verilen adrese geldiğinde etrafa bön bön bakmaktan önüne bakmayı akıl edememişti. 'Talihsiz' kaza sonrası arama motoruna en yakın tamirci yazıp bu garip yeri bulmuştu."Yav valla nerden baksan bir buçuk haftadan önce hallolmaz bacım."
"Ne! Nasıl yani, daha erken olmaz mı? O kadar bekleyemem." Çaresiz bir şekilde gelecek cevabı beklerken gerginliği gittikçe artıyordu.
Medet dişindeki kürdanı diliyle fırlatırken kız yüzünü ekşitti.
"Ablacım affedersin ama araba anayin amına dönmüş, sen daha hızlı yapabiliyorsan buyur gel biz de iki kafa dinleriz." Kızın dudakları duyduklarıyla hayretle aralandı. Hayatında daha önce kimse onunla bu şekilde konuşmamıştı.
"Terbiyesiz! Ne biçim çalışansın sen, nerde patronun?" Ciyaklarken dehşete kapılmış ifadesini dizginlemeye bile çalışmıyor, etrafta insan gibi konuşabileceği birini arıyordu. Karşısındaki nasibini almamıştı çünkü.
"Burda patron yok usta var hannımefendi." dedi alayla Medet. Son kelime ağzına hiç yakışmamıştı.
Sefa, kulak tanığı olduğu olayın fazla büyümemesi hem de müşteriyi kaçırmamak adına arabanın altından hızla çıktı. Yanlarına yaklaşırken "Hoşgeldiniz, ben ilgileneyim sizinle." dedi karşısındaki süslü püslü, elli metreden babam zengin diye bağıran kıza gülümseyerek. Eş zamanlı olarak Medet'e öldürücü bir bakış atmayı da unutmadı.
Medet omuz silkerek kollarını kavuşturdu. Tofaş doğan ve şahin dışı araba görünce biraz saçmalamış olabilirdi.
Kız ise karşısında gördüğü çocuğu büyülenmiş gözlerle süzüyordu. Gözüyle metrelik yaparak 1.84 civarı olduğundan emin oldu. Sıra yüzüne geldiğinde ise hafifçe yutkundu. Siyah saçlarının ucu hafif nemli bir şekilde yeşili baskın ela gözlerine batıyor, açık pembe dudaklar; pürüzsüz beyaz teninde ekstra dikkat çekiyordu. Yüzüne yakışan düzgün burnu ve kaba durmayan belirgin bir çene hattı vardı. Renginden eser kalmamış beyaz kolsuz atleti hafif kaslı üst vücudunu sararken ellerini, kolları takılmamış hafif bol tulumun arka cebine götürmüştü. Kısık bakan ela gözleri ve kibar gülümsemesiyle kendisine bakarken yüzü ısındı.
Böyle bir erkek modelin burda ne işi vardı?
İfadesini toparlamaya çalışarak kafasını yavaşça sola çevirdi. Mimiksiz bir şekilde kendisine bakan yaratığı andıran tas kafalı elemanı görünce kaşları tekrar çatıldı. Az önce dedikleri hatırına düştü. Asıl bunun burda ne işi vardı?
Sefa'da ise durumlar daha vahimdi. Yıllardır pas tutmuş kalbi şimdi kendini göstermek istercesine çırparken ciğerleri işlevini güçlükle yerine getiriyordu. Kaslarının gerildiğini hissetti, neydi onu bu kadar etkileyen? İnsanın içine sinsice işleyen bir güzelliği vardı ve ne yazık ki Sefa da bundan kendi payına düşeni almıştı. Sarsılmış dirayetiyle, kızın Medet'e olan korkunç bakışlarını görünce boğazını temizledi.
"Siz ona bakmayın, bu aralar pek iyi şeyler yaşamıyor da kendisi." dedi imalı imalı Medet'e bakarken.
"Bu araları fazla dedin Sefa'm." Sefa onu duymazdan gelerek kumral güzele döndü.
"Elimizden geldiğince kısa sürede bitir-" Konuşurken bahsi geçen arabaya baktı. Perte çıkmış Porsche'u görünce bi an duraksasa da toparlamaya çalışarak devam etti. Medet keyif sigarası yakmıştı o sıra.
"Bize numaranızı verin, iş bittiğinde arayalım sizi." Kız artık yapacak bir şeyin olmadığını anlayarak yorgun bir nefes verdi.
Sefa numaranın son rakamını girerken ezberlemişti bile.
"Adınız?" Merakla bekledi. Sakin kişiliğine rağmen kalbi davul gibi atıyordu.
"Rüya." dedi hafif cilveli bir sesle, saçını kulağının arkasına sıkıştırırken devam etti.
"Sizin? Yani sizin de numaranızı alabilir miyim?""Neden?" diye sordu transtaymış gibi kahverenginin en tatlı tonundaki gözlere bakarken. Medet gülmemek için kendini tutsa da belli belirsiz bir gülümseme dudaklarının kenarını hafifçe çekiştirdi.
"Yaani şey, arabayı sormak için."
Sefa'nın bütün düşünceleri havada konfeti gibi dağıldı."Ha tabii." İyice mala dönmüştü. Acilen kendine gelmesi gerekiyordu aksi takdirde kızın karşısında gittikçe acınası görünecekti.
"Kazayı sen mi yaptın?" dedi Rüya'da hasar kontrolü yaparken.
"Evet maalesef. Yanlışlıkla duvara çarptım."
Medetin kahkaha tutma oyunundaki seviye artmıştı yine de dürtüsünü alt etmeyi başardı. Araya girmeye karar vererek sesini yükseltti: "Canın sağ olsun bacım. Cana geleceğine mala gelsin." Kız hala hoşnut olmayan gözlerle kendisine bakıyordu. Sefa'nın -özür dile lan- bakışlarını görünce boğazını temizledi.
"Az önce bi kusurumuz olduysa affola Rüya bacım." dedi bu sefer de ü yerine u tercih ederek.
"Neyse, önemli değil."
Son defa Sefa'ya gülümseyerek "Size kolay gelsin ben artık gideyim." dedi."Eyvallah." dedi ikisi de aynı anda.
Can dostunun hala kızın arkasından hülyalı hülyalı baktığını görünce "Kapat la ağzını sinek girecek." dedi Medet. "Seni ilk kez böyle gördüm lan, kızın yanında iyice vitaminsize döndün?"
Sefa iç çekerek "Ben de anlamadım" diye mırıldandı. Ardından aklına gelen şeyle kaş çattı.
"Oğlum kızla öyle mi konuşulur lan!"
Medet üst koluna gelen hafif yumruk darbesiyle orayı tutarak sızlandı. "Lan karı diyür ki daha hızlı olmaz mı? Ammına koyim Selena mıyım ben, tadaa diye büyü mü yapacam?"
"Tamam kes."
"Oğlum şu fıstığa bak lan muayeneden sonra tura çıkarız di mi la?" Islık çalarak üstü açık kırmızı Porsche'un etrafında döndü.
"Anayin amına çıkarız."
Yıldıza basar mısın canım?