-3

25 3 2
                                    

Pazara gittiğinizde etrafta bağıran satıcılar yüzünden başınız ağrayabilir. Migreniniz varsa delirebilirsiniz. Pazar çoğunlukla gençler tarafından küçük görülen bir yerdir. Fakat satıcının açısından baktığınızda mağaza fiyatından daha ucuza aldığınız eşyaları, kıyafetleri satıp; para kazandıkları bir yerdir. Tarlasında büyüttüğü meyve ve sebzeleri toplayıp sattıkları veya getirtikleri bir yerdir. Kazandıkları kaç kağıt parayla koca aileyi geçindirdikleri para kaynaklarıdır. AVM'lerden tek farkı açık alanda ve ucuza satılan eşya ve yiyecekleridir. Bir dakika bu iki fark oldu. Sonuç olarak bu küçük gördüğümüz açık alışveriş yerine farklı bir açıdan bakmak gerekir

 Kim bilir o küçük gördüğümüz insanların ne gibi hayalleri vardır. Dışarda olduğunuz bir zaman; oturduğunuz kafede çayınızı veya kahvenizi beklerken, otobüsten, dışarda olduğunuz herhangi bir mekandan etrafa bakıp incelediğinizde farkı şeylerle meşgul olmuş insanları fark edersiniz. Aklınızdaki düşüncelerden, flört ettiğiniz çocuktan gelen whatsapp mesajına ne cevap vereceğinizi düşünmekten, fotoğraf çekilmekten, hayal kurmaktan kendinizi soyutlayın, aklınızdaki bütün düşüncelerden, etrafınızdakilerden kendinizi bir defa da olsa soyutlayın ve dikkatinizi etrafınızdaki insanlara verin. Çoğu insanın elinde telefon, mesajlaşmakta veya sosyal alemde gezinmekte. Kimi derin düşüncelere dalmış ve gitmiş. Kim bilir ne düşünüyor. Oturduğunuz kafenin garsonuna bakın. Hayali yazın bu sıcağında garsonluk yapmak mı? Hayır. Hayallerine giden bu yolda para kazanmak için çalışıyor ya da vakit geçirmek için. Ailesine katkısının olması içinde olabilir. Kim bilir aklında ne düşünceler var. Otobüsteki şoför içinde aynı şey geçerli. Geçinmek için, şartları iyi olmadığı için hayal ettiği mesleğe kavuşamamış olabilir. Kazandığı para ona yetmeyebilir. Aynı anda hem ailesine hem annesine bakıyor olabilir.

Yolda yürüyen yaşlı amca o an oğlunu veya kızını düşünüyor olabilir. Onu aramamıştır, başına bir şey mi gelmiştir, aç mıdır tok mudur, parası var mıdır... Bunları bilemeyiz ve tüm ihtimalleri de göz önünde bulunduramayız. Ama şöyle bir düşünelim ve Türkiye'den başlayalım. Cinsel açlığın Afrika'sı olan güzel ve uyuyan ülkemiz Türkiye'den. Filistin'den gelen dilencilik yapan bir sürü kardeşimiz var. Kardeşimiz diyorum çünkü eğer Türk isen ve ya Müslümansan din, dil, ırk ayrımı yapmaman gerek. Bu kardeşlerimizin yanında dilencilik yapan ve seni Filistinliyim diye kandıran onca insan var para kazanmak için. Bunun yanında her insanın bir derdi var. Bir düşünsene! Yaşadığın ülkede her insanın farklı bir derdi var. Farklı bir hayali var. İstemediği meslekte çalışan bir sürü insan var. Şimdide dünyayı düşün. Açlıkla kıvranan bir sürü insan, savaşta olan ve katledilen bir sürü can, kutuplarda buzların erimesi nedeniyle can çekişen bir sürü hayvan, köpeklere eziyet eden bir sürü insan, hayalleri uğruna her yolun mübah olduğunu savunan bir sürü insan, şu saniyede can çekişen veya doğan bir sürü canlı, şu saniyede kahkaha atıp hayatının en mutlu anlarını yaşayan veya aldatıldığı için deli gibi ağlayan bir sürü insan... Ne kadar fazla değil mi? Düşünemezsin çünkü fazla. Bu ihtimalleri düşünemezsin çünkü her birinin farklı bir derdi var. Belki ortak noktamız vardır? Bütün bunları düşündüğümüzde ben şahsen çektiğim o lanet olası aşk acısının ne kadar küçük olduğunu fark ettim. Ki bununla da bitmedi. Bulunduğumuz dünyanın ötesinde bize yakın olan gezegenler var. Belki onlarda yaşayan uzaylılar. Uzaylı diyoruz ama onların bir adı var olabilir bizim gibi. Belki onlarda bizim için uzaylı şeklinde bir isim koymuştur ha, olamaz mı? Gezegenimize yakın olan Güneş, Ay, Neptün, Plüton, Venüs, Mars bütün gezegenleri düşün. Bulunduğumuz Samanyolu Galaksisinden çık. Bize yakın olan Andromeda Galaksisini,Sombrero Gökadası düşün. Belki ondada bizim gibi gezegenler vardır. Ve bulunduğumuz sonsuz olan uzaydaki daha keşfedemediğimiz galaksiler, güneşler, yıldızlar... Ne kadar sonsuz,uçsuz bucaksız... Saçma bile gelebilir. Ama ben bunları düşündüğümde kendimi çok önemsiz biri gibi hissettim. 

Benim gibi olan bir sürü genç var, akranlarım var.  aynı görüşe sahip, aynı yeteneklere sahip bir sürü insan... Peki benim farkım ne? Farkındalığım. Neyin farkındalığı? Özgüvenimin ve kendime has özelliklerim . Bu özgüvenim nerden geliyor? İnsanların benim hakkımdaki olumlu düşüncelerinden mi? Hayır bu olmamalı. Özgüven kendine güvenmektir. Başkalarının sözüne güvenmek değil, bu farklı bir kelimedir. Peki kendime has özelliklerim ne? Kendime kattığım özellikler ne? İnsanlara kattığım özellikler ne? Düşüncelerimin farklı olmasına neden olan etkenler ne? 

Bu sorular insanı hayatta tutan, kendine gelmesini sağlayan ve kendini bulmasını sağlayan sorular. İnsan bu güzel hayatından zevk almasını bilmeli. Pozitif düşünmeli ki evren ona pozitif düşünceler yansıtsın. Öğrendiğim ve deneyimlediğim en önemli şeylerden biri; pozitif düşünmek. Gerçekten ne zaman pozitif düşünsem güzel şeyler oluyor. Kendimi ne zaman şanslı hissetsem gerçekten şanlı olacak şeyler geliyor başıma. Mutlu olmasını bilmeli. Kendinin farkına varmalı çünkü diğerlerinden farklı kılacak özelliklerinin farkına varıp ışığını yansıtmalı. Hayallerinin peşinden gitmeli. Her şeyi dozajında yaşamalı. Hayatla eğlenmeyi bilmeli, Işığını yansıtmalı...


İç sesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin