Tüm şaşkınlığıyla sustu Seyran.
"Alo?"
"Ne demek imam nikahı? Yangından mal mı kaçırıyorsunuz siz? Nerede görülmüş nişandan önce nikah kıyıldığı?"
Sinirle nefes verdi Ferit.
"Nişan mişan yok. Yarın imam nikahı, haftasonu yıldırım nikahı."
Sinirle ayağa kalktı Seyran. Sesi artık odasından çıkıyordu.
"Kafayı mı yediniz siz? Bir durun noluyor ya? Anama babama sordun mu bakalım ne diyor onlar? Gelmiş ahkam kesiyor burada bana yıldırım nikahı diye."
Durmadı, evlenmek zaten istemiyordu birde bu denli çabuk olması Seyranı delirtmişti.
"Ne bu acele Ferit Korhan? Bacın gibi başkasına kaçarım diye mi korkuyorsun? Merak etme benim köküm belli kömecim belli, damarımdan akan kan belli. Bacına benzemem, gayrı senden başka bir erkeğe yan gözle bakmam."
Duruldu Ferit. Telefonun diğer ucundaki kadının söyledikleri yüreğini ferahlattı. Oysa ki bugün kızın sevdiğinin olduğunu öğrenmiş deliye dönmüştü. Yüreği ferahlamıştı ferahlamasına da kardeşine söylediği sözler yüreğini yakmıştı Feritin, bu akşam anlamıştı, seyran onu çekip vursa daha az canı yanardı. Seyranın dilinin yarası daha ağırdı. Cevap vermeden kapattı. Sinirle soluk verdi Seyran. Arkasında onu bekleyen ne olduğunu anlamak isteyen insanlara döndü. Sahi ne zaman girmişlerdi içeri?
"Duydunuz dimi? Duydunuz? Yarın imam nikahı haftasonu da yıldırım nikahıymış."
Güldü, acıyla güldü.
"Tanımadığım etmediğim adamla evlendiğim yetmiyor bi de haftasonu evleneceğim öyle mi?"
Abisine baktı.
"Görüyorsun dimi Serdar ağa. Bacına edilen muameleyi görüyorsun değil mi? Bir mal gibi alacakları günü söylüyorlar. Kimse bana bişey sormuyor."
Yandaki yatağının üzerindeki pikeyi çekti attı yere.
"Duyuyor musun Kazım ağa? Gözünden sakındığın kızını bir mal gibi alıyorlar."
Durmuyordu, durmak bilmiyordu. İçindeki yangın geçmiyordu.
"Duyuyor musun ey Antep, bugün abisinin bokunu temizlemek için bir kıza daha kefen giydiriyorlar."
Gerisi yoktu Seyranda. Gerisi karanlıktı, gerisi sessizlikti. Gözleri kapanmış, bacakları artık vücudunu taşıyamamıştı.
***
"Vücudu çok susuz kalmış. Beslenmesine dikkat edin lütfen. Onun harici bir sorun yok."
Doktorun dediklerinden sonra herkesin içi rahatlamıştı. Kapının önünde Kazım, Esme ve Suna vardı. Serdarı tekrar görmek ona iyi gelmez diye getirmemişlerdi. Eliyle şakaklarını ovaladı Kazım. Esmeye döndü.
"Ölseydim, ölseydim de görmeseydim kızımı bu halde."
Öfkeyle baktı karısına.
"Ya da oğlun olacak o kansız doğarken ölseydi de bunca acıyı yüklemeseydi bacının omzuna."
Cevap veremedi Esme. Ne diyorsun sen diyemedi. Bİrini kurtarırken diğerinin mezarını kazıyordu elleri. Derken Korhan ailesi usulca girdi hastanenin koridoruna. Ferit Korhan en güvendiği adamının omzundan tutup kendine çekti.
"Bu kattaki tüm hastaları başka odalar sevk ettirin. Seyran çıkana kadar bizden başka kimse olmayacak burada. Kimse de bugün buraya Seyranın giriş yaptığını bilmeyecek."
![](https://img.wattpad.com/cover/373094749-288-k1477.jpg)
YOU ARE READING
Yürek Sancısı
Teen Fiction"Tüm Antep şahit olsun ki aşığım sana, canım yoluna kurban olsun." Acı çeken kahvelerini yosunlara dikti genç adam. Karısına ne çok çektirmişti. Ama şimdi deli divane olmuştu gönlü. Bir kaç adım attı kocasına doğru. "Tüm Antep şahit olsun ki inanmı...