"Senin evveliyatını, gelmişini geçmişini sikerim piç. Annemi çöz yoksa derini yüzerim senin. Sen kimsin ki benim konağıma gelip benim annemi esir alıyorsun? Ben sana bu dünyayı dar etmez miyim pezevenk."
Karşısındaki adam güldü.
"Hiç yakışıyor mu abiyle böyle konuşmak. Cık cık cık."
"Ulan, ulan."
"Bekliyorum seni, gel buraya. Anneni al, eşyalarınızı topla. Bu şirketlerinde, bu aşiretinde başında olması gereken benim. Ben gelene kadar ilgilendiğin yeter. Seni erken emekliliğe alalım."
Durdu Feyyaz. Feritin bam teline basmak için nefes aldı.
"Hatta karına da boşanma davası aç, boşa. Çünkü o bile benim."
Sinirle boynunu çevirdi Ferit. Kıpkırmızıydı şuan.
"Geliyorum, ecelin olmaya geliyorum bekle. Seni doğuran ananın, o günün şafağını sikmeye geliyorum bekle. Sen beni tanımıyorsun belli, seninle işim bittiğinde annen bile tanıyamayacak piçini."
***
Uçağa bindiklerinden beri Feritin sesini duymuyordu Seyran. Parmakları koltuğun kenarında ritmik hareketlerle ritim tutarken bacağını sallıyordu. Elini tutma ihtiyacı hissetti. Elinin üzerindeki elle kendine geldi Ferit.
"Sakin ol, bir yanlış anlama vardır."
Derin bir nefes aldı Ferit.
"Yoktur."
"Nasıl yoktur cidden kardeşin mi yani?"
"Bilmiyorum ama yok diyemiyorum çünkü babam öyle karaktersiz bir adamdı ki annemi aldatmamış ve piçi dünyaya gelmemiştir diyemiyorum."
İleriye baktı hızla.
"Celal buldun mu bu orospu çocuğu kimmiş ne bokmuş?"
Kulağındaki telefonla Ferite ilerledi Celal.
"Tamam kapat, biz gelene kadar tüm adamları topla. Ağamı oraya tek yollamam. "
Derin bir nefes alıp Ferite baktı Celal. Cümleleri seçmeye, toparlamaya çalışıyordu ancak nafileydi. Ferit bir ateş topuydu şuan.
"Lan konuşsana dilini mi yuttun?"
Yutkundu Celal.
"Doğru ağam, babanızın bir çocuğu daha görünüyor kütüğünde. Ancak size hiç farkettirilmemiş. Avukat bile şaşırdı."
Yumruğunu sıktı Ferit.
"Bu amına koyduğum hayatında ben neden sürekli babamın arkasında bıraktığı boklarla uğraşıyorum acaba? Öldü hala bitmedi derdi tasası."
Devam etti sinirle.
"Derdi neymiş bu orospu çocuğunun?"
"Bilmiyorum ağam. Yurtdışında bir okulda okumuş İşletme. Anası da geçen sene ölmüş zaten. Başka bişey yok kayıtlarda."
Kafasını arkaya yasladı hızla. Gözlerini kapattı. Migreni tutmuştu, siniri kulaklarından kan olarak akacaktı en sonunda.
"Çocukluğumu siktiğin yetmedi gençliğimi aldın elimden. O da yetmedi bugünüme göz diktin. Eyvallah be baba, sen varken bana düşmana ne hacet."
***
Antep'e geldiklerinde akşamın kasvetiyle karşılaştı Ferit. Onları bekleyen arabalara yaklaştıklarında Seyrana döndü.
"Bu gece babanlarda kal, böyle bir hengameye en kıymetlimi götüremem."
Elini tuttu Seyran Feritin, sıkı sıkı tuttu.
![](https://img.wattpad.com/cover/373094749-288-k1477.jpg)
YOU ARE READING
Yürek Sancısı
Teen Fiction"Tüm Antep şahit olsun ki aşığım sana, canım yoluna kurban olsun." Acı çeken kahvelerini yosunlara dikti genç adam. Karısına ne çok çektirmişti. Ama şimdi deli divane olmuştu gönlü. Bir kaç adım attı kocasına doğru. "Tüm Antep şahit olsun ki inanmı...