"Saçlarını kesin!" diye bir ses duyuldu kalabalığın arasından. Hakimlerin gözleri onu buldu. Uraz'ı. "Işıkların en büyük gücü saçlarındadır. Onlar yoksa bir hiç olurlar. Güçleri elinden alınacaksa saçları kesilmeli." diye devam ettiğinde Işığın yutkunduğunu gördüm. Işık saçlarını çok severdi. Yirmi dört yıllık hayatında saçlarını bir kere de olsa kestirmemişti. Bu yüzden saçlar bu kadar uzundu. Şimdi saçları kesilirse yıkılırdı.
"Hayır!" diye inkar etti Yankı. Ablasını en az benim kadar tanıyordu. Işığın canı yandığında Işıktan çok o üzülürdü. Buna izin vermesi imkansızdı. "Güçlerini nasıl alacaksanız alın ama ablamın saçlarına dokunmayın!"
Bu sefer Hakimler Yankıya döndü. "Karışma!" dedi içlerinden biri sertçe. Yankı öfkeyle ona döndü. "Allah Allah, o gerizekalı karışıyor ama!"
"O doğruyu söylüyor. Bir Işığın elinden güçlerini alacaksak onun ilk saçlarını ortadan kaldırmalıyız. Bilmediğin işlere burnunu sokma küçük hanım!" dedi başka Hakim.
Yankı bu sefer öfkeyle Uraz'a baktığında Uraz bakışlarını kaçırdı. Çünkü Yankı'nın onu şuracıkta öldüreceğini çok iyi biliyordu. Işığa döndüğümde hayal kırıklığıyla Uraz'a baktığını gördüm. Düşman Irktan olsa bile Işık ona hiç bir şey yapmamıştı. Yaptığı resmen saçmalıktı. Sonra Hakimlere döndü. "E hadi, karar verdiniz mi? Gidiyor mu saçlarım?" diye sordu. Sesi umursamaz çıkıyordu ama içinde fırtınalar koptuğuna eminim.
"Gidiyor saçların," dedi Hakim. Sonra yanında duran ruhani varlıklardan birine döndü. Başıyla bir hareket yaptığında ruhani varlık ellerini yatay bir şekilde kaldırdı ve o an elinde bir makas belirdi. Makası tuttu ve Işığın yanına doğru ilerledi. Gelip Işığın arkasında durdu ve makasla Işığın bir tutam saçını kesti. Saç yere düştüğünde Yankı'nın gözleri doldu, Zehra yutkundu ve ben ne yapacağımı bilemedim. Evet bu diyara geldik. Ve burada çok acı çekeceğimize hepimiz emindik ama ilk günden böyle bir şeyi yaşayacağımızı tahmin etmemiştik. Burada üçümüz acı çekiyor ola bilirdik ama şu an acıların en büyüğünü Işık çekiyordu. Canının yandığını tahmin etmek zor değil ama buna rağmen hep olduğu gibi başı dik bir şekilde karşısına bakıyordu. Yüzü ifadesizdi, ama ruhu ağlıyordu.
Saçından ikinci tutam kesildiğinde dudakları titredi. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Saçlarından ne zaman bir tutam eksilse parlaklığı gidiyordu. Ruhani varlık acımasızca Işığın saçlarını kesmeye devam ediyordu. En sonunda Işığın saçlarını kel bırakacak kadar kestiğinde makasla birlikte oradan ayrıldı ve Hakimlerin yanına döndü. Işık derin bir nefes aldı ve gülümsedi. "Bitti mi?" diye sordu hiç bir şey olmamış gibi. "Bitti." diye fısıldadı Yankı. Öyle ki ben dibinde olan ben bile zor duymuştum. "Bitti." dedi Hakimlerden biri. Işık sonra onun saçlarını kesen ruhani varlığa döndü. "Zahmet olmazsa bana bir torba vere bilir misin?" diye sordu kibar bir şekilde.
"Ne yapacaksın torbayı?" diye sordu Hakim. Işık bu defa kibar r şekilde ona döndü. "Saçlarımı toplayacağım," dediğinde Yankı gözyaşlarını tutamadı. "Yirmi dört yıllık saçlarımdan bir kesildi diye vazgeçecek biri değilim bayım. Onları seviyorum. Lütfen bana istediğim torbayı verir misiniz?" Hakim yanındaki ruhani varlığa döndü ve yine bir baş hareketi yaptı. Ruhani varlık yine ellerini yatay bir şekilde kaldırdı ve ellerinin üzerinde bir torba belirdi. Torbayı gelip Işığa verdiğinde Işık torbayı aldı ve yerdeki saçlarına doğru uzandı. Eli kesilmiş saçına değdiğinde gözünden düşen bir damla yaşa engel olamadı. Saçlarını avuçlayarak torbaya koydu ve doğruldu. Bize doğru yürümeye başladığında Yankı koşarak Işığa sarıldı. Onu sertçe kendine çektiğinde daha çok ağladı çünkü Işık onu yanlışlıkla olsa bile çarpmıyordu. Bu da güçlerinin gerçekten elinden alındığının bir kanıtıydı.
Işık Yankı'yı ittirdi. "Ağlama," dedi. Sesindeki acıyı sadece bizim yakınımızda olduğu için biz duymuştuk. "Dik dur Yankı, ben bu saçların kesilmesine göz yumdum sen güçsüz olma diye. Burada güçleri elinden alınan benim, sen değil. Güçlü dur kardeşim." dediğinde Yankı gözyaşlarını silmeye çalıştı ama imkansız gibiydi çünkü Yankı ablasını kendinden çok seviyordu. Dedim ya Işığın canı yandığında Yankı ondan daha fazla acırdı. Işık Zehrayla bana döndü. "Gidelim." dedi kararlılıkla ve yürümeye başladı. Bizden önde giderken başı dikti ve acısına rağmen güçlü duruyordu. Elini kaldırıp omuzlarına getirdi ama saçlarının olmadığını fark ettiğinde eli yanına düştü. Eli yumruk olduğunda Uraz'ın tam karşısında durdu. "Hayırlı olsun Karanlık, kendine bir düşman kazandın." dedi soğuk bir sesle.
Uraz bunu yaparken unuttuğu bir şey vardı, Işığın öfkesi. Aramızda en sakini Işık ama sinirlendiğinde taş üstünde taş bırakmazdı. Ve kolay kolay da birisine düşman kesilmezdi, kimseden nefret etmezdi. Uraz Işığın nefretini kazanarak büyük hata yapmıştı..
Her kese merhaba. Nasılsınız?
Alıntıdan da belli olduğu üzere Işığın güçleri elinden alınacak. Neden peki? Sizce neden Işığın güçleri elinden alınacak?
Işık bunu Yankı için yaptığını söyledi ama henüz tam olarak ne olduğu bilinmiyor. Nasıl bir şey bekliyorsunuz?
Son soru, sizce Işık Uraz'a ne yapacak?
Bence bu kadar soru yeterli, hoşça kalın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN HANÇERİ
FantasyKüçüklüğünden beri etrafında siyah gölgeler gören Gece bu varlıklardan sadece odasına girdiğinde kurtuluyordu. Bu yüzden 23 yaşında kendisini odasına kapatmış ve ona yapılan yanlış yüzünden tam iki yıl sonra odasından çıkmıştır. Odasından çıktığında...