『 05 』

11 1 0
                                    

"Değişimin Vakti Geldi"

"Anlık bir coşku ile verilen kararlar, bazen en büyük değişimlerin tohumlarını atar; aceleyle açılan kapılar, en parlak ufuklara açılan yollar olabilir."


16 Ekim 1979

"Evelyn..." Duyduğum ses arkama dönmeme sebep oldu ama orada kimse yoktu.

Önüme döndüm ve yürümeye devam ettim. Gecenin bir saatinde neden olduğunu hatırlayamadığım bir nedenden ötürü dışarıdaydım.

Sanki sokakta benden başka kimse yoktu. Çıt çıkmıyordu. Tabi rüzgar yüzünden bir yerden başka bir yere taşınan yaprakların hışırtısını saymazsak.

Fakat aniden boş sokakta ıslık sesi yankılanmaya başladı. Kendince yavaş bir melodi tutturarak çalıyordu her kimse. Etrafı kontrol ettim ama dediğim gibi kimse yoktu.

"Evelyn..."

Yürümeyi bıraktım ve sinirle kollarımı açtım. "Her kimsen oraya çık! Bıktım artık bu saklambaçtan." Bir süre bekledim. Beklediğim gibi, hiçbir değişiklik olmadı.

Alaylı bir nefes verdim burnumdan. Ortaya çıkmayacağını biliyordum.

Arkamı döndüğümde karşımda beliren silüet, korkuyla yerimde sıçramama sebep oldu.

Tam karşımda duruyordu. Bulunduğu kısım o kadar karanlıktı ki yüzü görünmüyordu, sadece bir silüeti. Birkaç adım geriye attığı an gözden kaybolacak gibiydi. Tıpkı şeye benziyordu.

Küçükken gördüğüm o kadına...

"Ah benim sevgili Evie'm..." Kullandığı lâkabı es geçerek birkaç adım yaklaştım ona. Devamı gelmedi tabii.

"Sen... O'sun, değil mi?" Karanlık sebebiyle hareketsiz duruyormuş gibi gözüküyordu ancak kafasını salladığını anlayabiliyordum.

"Evet." Zaten sözlü cevabı da fazla geçikmemişti.

"Yeniden rüyadayım, o zaman." Kendi kendime mırıldandığımda bunu da bir soru olarak algılamış olmalıydı ki yeniden onayladı beni. "Evet, rüyadasın."

6 yıldır rüya görmüyordum. Öyle ki bu gücümü tamamiyle yitirdiğimi düşünüyordum. Bu benim için iyiydi. Rüya yoksa gelecek hakkında bir bilgi yok, bilgi yoksa endişe yok demekti. Lâkin şimdi, yeniden başlamıştı ve bu sefer ne görecektim kim bilir?

Ama o'nu uzun zamandır görmüyordum. En son yangın olayı yaşanmadan bir hafta önce, neredeyse 20 yıldan fazla oluyor, görmüştüm ve başıma gelmeyen kalmamıştı doğrusu. Her ne kadar iğrenç bir yer olsa da yuvam anılarla birlikte küle dönmüş, yakın arkadaşım ölmüştü. Bayan Martin'in ölümü bile kısa bir süreliğine de olsa üzmüştü beni.

"Neden rüyadayım? Neden rüyamdasın? Seni uzun zamandır görmüyordum. Neden şimdi?"

"Zamanı geldi, tatlım." Gülümsediğini hissettim. O günkü gibi güvenle dolmuştu içim. Biraz daha yaklaştım ona ve sordum. "Neyin zamanı?"

Kolunu kaldırdı ve karanlığın içinden uzattığı eliyle beklemeye başladı. Ben de mi uzatmalıydım?

Ben de kolumu kaldırdığımda ellerimiz birleşmemişti fakat aralarında az bir mesafe kalmıştı. Çok geçmeden birleşmesine gerek kalmadığını da fark ettim. Elim arasından çıkan altın rengi enerji, onun elinden çıkan altın rengi enerjiyle karışmaya başladı.

❛𝕄𝕌𝕋𝔸ℕ𝕋 𝔸ℕ𝔻 ℙℝ𝕆𝕌𝔻❜ / 𝐗𝐌𝐄𝐍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin