"Özledim..." koridorda neredeyse birbirine giren ayaklarımız çiçek desenli sehpanın düşmesine sebep olacaktı. Ancak Ryujin belime ait kıldığı ellerinden birini kullanmayı akıl ederek çıkacak yüksek gürültüden evimin içini korumuştu. Saniyeler âdeta birbirini kovalıyorken o ve ben, biz, sevgili ve yuvası kız kardeşimin uyanmasını istemezdik.
"Kokunu, sıcak tenini, ruhuna işlemeyi... Yeji... Seni, seni öyle özlemişim ki," burnu sol köprücük kemiğimde dolaşıyordu, sanki, sanki ciğerleri orada toplanmış kokuyla dolmalı gibi. İçi, bana bürünmeliymiş gibi...
Saçlarına asıldım. Öyleydi, parmaklarım tellerine dolanıyordu, belki, belki dans ediyordu. Kendime yasladım, dudakları boynuma yükseldi. Öptü, kokladı, yeniden öptü ve can buluyorcasına yeniden kokladı. Bir an içimde böğürtlen çayı için hazırlanılan kaynamış suyu hissettim. Öyle sıcak, öyle sesli. "Dediklerine kulak tıkayacağım. Bir daha bensiz kalmana izin vermeyeceğim," öptüm. Şakağına değdirdiğim dudaklarım onu bir nebze kendine getirdi. "İtaat edeceğim tüm emirlerine, ol de, olsun. Sevgilim..." kahve gözlerine daldım usulca, itaat etti. Çekmedi inci gözlerini, yetsin istedim, yetmedi. Yetmeyeceğini bile bile dinlendim kahvelerinde. Sırtımda sıcak avuçlarını hissettim, iyiden iyiye yaslandım ona.
Öptüm.
Saçlarını, şakağını, burun kemerini, elmacıklarını, göz kapaklarını, çenesini, burun ucunu, dudaklarını...
Kevser şarabı tadıyordu dudakları. Biliyordum, Cennette olacağı vadedilen, içtikçe içilesi olduğuna inanılan kevser şarabı can neşemdeydi.
Cennetti, baştan uca, cennetti Shin Ryujin. Dudaklarını her öptüğümde aynı tadı fakat farklı lezzeti alıyordum. Biliyordum, kevser şarabıydı dudakları...
Ayaklarım yerden kesildi. Sandım ki kevser şarabı, dudakları, uçurdu aklımı ancak yanıldım. Kucağındaydım. Odamıza ilerliyordu. Ayağıyla sessizce örttüğü kapıyla ikimize ait yerde olmamız içimi körükledi. Baştan uca sıcaktım, sıcacıktım.
"Ben seni elmacığından," dudaklarımı elmacığına bastırdım usulca. "Sen beni şakağımdan," dediğimde başımı biraz sola döndürmüş öpmesi için beklemiştim. Beklemiş sayılmazdım. Başımı döndürmemi beklemeden öpücüğünü bahşetmişti. "Hiç, sevgili, ne olursa olsun, bırakmayalım'' gülümsediğinde beklemeden gülüşünden öptüm.
Yatağıma uzanmamı sağladığında şakağımdan öpmüş geri çekilmişti. Gömleğinin düğmelerini hızla açarken dirseklerimden destek almış onu daha iyi görmek istemiştim. Keten pantolonunu çıkardığında ellerim beline gitti. Tam önümde ayakta tüm güzelliğiyle âdeta onu öpmem için bekliyordu. Durmadım, duramadım. Göğüs arasına gitti dudaklarım, sıcak tenine dokunduğumda küle evrildim.
Tişörtümü çekiştirdiğinde üzerimdeki tüm kıyafetlerden kurtuldum. Pencereden esen ılık rüzgâr yanan tenime merhem olur sanıyordum. Ancak gözlerini değdirdiği her bir noktam yandı da yandı, ateşle yitirdi kendini.
Dudaklarıma eğildi, nefesimi soludu, nefesini soludum. Ensesini tuttuğumda nefes dalgaları sona ermişti. Eli kalçalarımı kavrıyorken şarabımdan yudumluyordum. Bacaklarımı araladı, yaslandı. Sesim dudaklarına çarptı, gülümsedi.
Onu tamamen hissetmek istiyordum. Ellerim üzerinde kalan parçaları hırpalıyorken sakince yudumluyordum şarabımı. Dudaklarını uzaklaştırdığında hafiften seslendim, bırakmasın diye. Tekrar öptü. Öptü, öptü, öptü.
Omuzlarına tutundum, sağıma düşürdüm. Şimdi ise kucağında yüzyıllarca düşünülse resmedilemeyecek vücudunu seyrettim. Ellerim omuzlarında, kollarında, dudağında, göğüslerinde dolanıyordu... Her bir santimine dokunmama izin verdi, elleri uyluklarımda izledi.
Saçlarımı soluma atarak üzerine eğildim. Yapacağım hareketi anladığında nefesi hızlandı, uyluklarımdaki elleri sıkılaştı. Bir şey söylemesine izin vermeden dudağımı göğüs ucuna yasladım. Gözlerimin geriye kaydığını hissettiğimde Ryujin'in, sırtı havalandı. Yanaklarım içe göçtü, göğsü sıkıştı. "Yeji-" almak zorunda kaldığı nefesi böldü cümlesini. "Bebeğim..." ellerinden biri saçlarıma çıktığında diğeri ıslaklığımı kavradı. Boğuk sesim odada yankılanırken eline iyiden iyiye yaslandım. Göğüs ucunu öptüğümde gözlerinin parıltısı beni hayata yeniden uyandırdı. Sol bacağını havaya kaldırdığımda ıslaklığına yöneldim.
"Sen, Hwang Yeji, sen..." cümlesini tamamlayamadı. Tamamlanmasına izin verdim. Dudaklarım ıslaklığını tatmak için hareket ettiğinde boğazından çıkan yüksekliğe engel olamadı. "Ah!" zevk alması sıcaklamama sebep olurken dilim onu tamamen kavrıyor, öpücüklerimin ardı kesilmiyordu.
"Dur, dur! Kahretsin, Yeji- ah! Hm, evet, bebeği- mh!" Sıcaklığı arttı, ıslaklığı çenemi bile aşıyorken, gelecekti. Bana, sevgilisinin dudaklarına gelecekti. Ancak sertçe tuttuğu saç tutamlarımdan başımı kaldırdığında ensemden tutarak dudaklarına yönlendirdi. Dili dudaklarımı hem turluyor hem de öpüyordu. Sert öpüşüne dişlerimiz şahit oluyordu.
Parmaklarından üçünü ani bir hızla deliğimde hissettiğimde neredeyse çığlık atacaktım. "Ryu!" sesim onu daha da hızlandırırken dişlerini boynuma geçirdi. Çok kez yanakları içe göçtü ve defalarca öptü. İzini bıraktı. Omuzlarına tutunuyordum. Parmakları üzerinde yükseliyor ve tekrar boğumlarına yaklaşıyordum. Omuzları tırnak izleriyle dolmuştu. İzimi bıraktım.
"Öyle güzelsin ki... Yatağın üzerinde, üzerimde... Her zaman her halinle en güzel sensin Hwang Yeji," söyledikleri uğultudan farksız geliyordu. Anlaşılıyor aslında ancak öyle pelte kıvamındaydım ki uğultu kulaklarımı hapsetmişti.
Bileğini kavradım, parmaklarını uzaklaştırdım. İçimde kalan boşluk canımı sıkıyorken sol bacağını havaya kaldırmış sıcaklığını sıcaklığıma katmıştım.
Belim kıvrıldı da kıvrıldı. Üzerinde hareket ediyor, Ryujin'in kalçalarımdan desteklemesiyle daha hızlı hareket ediyordum. "Geleceğim," dediğimde dudaklarıma uzanmış ateşe körük atmıştı.
"Gel sevgilim, birbirimize gelelim..." çığlıklarımın ardı kesilmezken Ryujin'in söyledi son nokta olmuştu. Birbirimize gelmiştik, beraber.
Yoğun zevk karnımı gıdıklayarak vücudumdan uzaklaşırken kaslarımın gerginliği kendini belli etmiş Ryujin'in üzerine yığılmıştım. Bacağını üzerime atıp beni tamamen kendine hapsettiğinde tamamlanmış hissettim.
"Seni seviyorum," şakağımdan öpmüştü.
"Seni seviyorum," elmacağından öptüm.
Tanrım... Tanrım, şayet bizi görüyorsan, şayet bizi duyuyor ve hissediyorsan bil ki masallarda anlatılan Cennet bu hissin yanında bir hiç. Tasvir ettiğin Cennet sana kalabilir. Yaşanılan en güzel Cennet bu. Bana bu sıcaklığı sen dâhi bahşedemezsin...
🍻
özlediğim bir ikili
hep sevin,
çokça sevinfikirlerinizi merak ediyor bu köşeye alıyorum, önemli
hoşça kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lemon starshollow | ryeji
Fanfic+01 🍋 hwang yeji: numarama nereden eriştiniz ve bu limon da neyin nesi? <<141022,