kapşonunu kafasına geçirdi sarışın çocuk ve iyice sindi olduğu yere. yan yana dizili önü insan dolu bankamatiklerin yaninda yaklaşık yirmi dakikadır parasını çekmesini beklediği kişiyi gözetliyordu. planı tıkırındaydı ve kimsenin de bozacağını düşünmüyordu. memlekette artık herkes bana dokunmayan yılan bin yaşasın kafasında olduğundan rahattı. rahatlığı çaprazında bir yerlerde onu izleyen esmer bedeni fark etmemesine sebep oldu.
ona saatler gibi gelen birkaç dakikanın ardından beklediği kilolu, kısa adam parasını çekti. bankamatiğin önünden ayrılıp arabasına doğru yürürken bir yandan da avucunda ki tomarla parayı saymakla meşgul olduğundan adımları yavaştı. ''şimdi...'' diye mırıldanı semih dudaklarının arasından kısıkça. hızlı adımlarını adama yönlendirirken bunu ilk defa yapıyor olan birine göre fazlasıyla sakin gözüküyordu.
hızlanan kalp atışları ve tekleyen nefesi görüntüsüne tezattı ama umursamadı. hızlı birkaç adımla gözetlediği bedene yaklaştı, omzuna çarpıyor gibi yapıp kendisine dönmesini sağladı ve hafifçe sendeleyişinden yararlanıp elinde ki parayı kaptı. kafasını hiç kaldırmadan gelişinden çok daha hızlı adımlarla koşarak uzaklaşırken insanlar yüzünü görmesin diye bir yandan kapşonunu tutmaya çalışıyordu. hayır yakalanmaktan korkmuyordu; semih sadece utanıyordu.
arkasından bağıran adamın sesleri her adımında azalırken var gücüyle koştu, caddeden uzaklaşıp ard arda ara sokaklara girdi. derin bir nefes almak üzereydi ki arkasından gelen adım seslerini duydu.
temposuna ara vermeden dönüp arkasına baktığında birinin arkasından koştuğunu gören semih hızlanmaya çabalarken bu senaryoya zaten alışık olan genç bıkkınlıkla devirdi gözlerini. öncesinde sadece güneşte parıldayan sarı saçlarıyla inanılmaz bir uyum oluşturan beyaz teni sayesinde, güzelliğiyle dikkatini çeken çocuğu izlemişti biraz.
semih oturduğu bankta denizi emirhan ise onu izlemişti dakikalarca, evet. fakat sonrasında dikkatini çeken şüpheli hareketleri sağolsun nöbet dönüşü evde yatıyor olmak varken çocuğun peşinde hiç bilmediği sokakları turluyordu. yorgundu fazlasıyla fakat aldırmadı. zaten her geçen saniyede nefesi daha çok tıkanan çocuğun adımları yavaşlıyordu.
daha fazla dayanamayacağını hisseden semih son gücüyle bacaklarına abanırken bir yandan ceplerinden birine sıkıştırdığı astım ilacını aramaya başladı. çok uğraşmadan kapşonunun cebinde buldu ve kapağını açmaya çalıştı fakat sıkışan kapak tıkanmış nefeslerinin güçsüz bıraktığı bedenini fazlaca zorladı. bir iki saniyelik bir uğraşın sonunda elinden fırlayıp gitti ilaç.
zar zor attığı birkaç adım sonrası tökezleyen sarışın çocuk olduğu yere çöküp öksürmeye başlayınca adımlarını daha çok hızlandırdı emirhan. semih'ten uzak bir köşeye fırlamış ilacı aldı ve yanına gidip düzleri üzerine çöktü hemen. sıkışmış kapağı tekte açıp sırtından desteklediği çocuğun ağzına dayadı elindeki spreyi.
semih refleksle onun ilacı tutan bileğine iki eliyle sarılırken, tek fıs sıkan parmaklarına doladı parmaklarını da. iki baş parmağıyla onun elini desteklerken ikinci dozu da aldı ilacından. yeterli geldiğini düşünen emirhan ilacı ağzından çekip hafif hafif sırtını okşarken yere eğdiği yüzünü izliyordu dikkatle çocuğun.
stres, utanç ve nefssizliğin aynı anda yüklendiği bünyesi tamamen yorgun düşmüşken başının döndüğünü hissetti. vücudu kendinden izinsiz öne doğru düşerken, emirhan refleksle öne atıldı. çocuğun başı onun omzuna düşerken sırtında olan eli sarı saçlarına tutundu bu kez. diğer eline sarılı iki el hala yerini korurken ıssız ara sokakta dakikalarca öyle oturdular. emirhan avucunda ki sarı saçları ara ara çok hafifçe okşadı. kendini ona bırakmış beden bir nevi kollarının arasında dinlenirken etiğe aykırı bir şekilde, fazla huzurluydu. neden peşine düştüğünü bile unutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rüzgar gülü
Fanfictionbir yaz günü, hiç bu kadar üşüdün mü? semih kılıçsoy' emirhan topçu'