Son nota duyulduğu sırada gözlerimi açtım. Açtığım gibi tüm ışıklar gözlerimi deşmeye başladı. Hızla gözlerimi kırpıştırarak gözlerimin ışığa alışmasını şağladım.
Seyirciyle göz göze geldiğim ilk anda onu aradım. Biliyordum onu burada görmek imkansızdı ama umut her zaman vardır değil mi?
Annem hep öyle derdi biliyor musunuz? Küçükken yetiştirmeye çalıştığım her çiçek çok zaman geçmeden soluyordu. Bir gün annem geldi yanıma "Merak etme Asi kızım benim, Deniz'im, bu olmadı ama diğeri olur? Her zaman umut vardır güzelim benim." dedi. O an anneme daha önce onlarca çiçeği soldurduğumu bile söylemedim. Sadece başımı olumlu anlamda salladım ve anneme güvendim. O günden beri de zaten bir anneme, annem sayesinde de kendime güvendim. Birde Alaz'a. Yüz yüze görüşmediğim sevgilime. Tamam görüntülü konuşmuşluğumuz var ama hiç kokusunu duymadım, ona hiç sarılmadım, yüzünü hiç okşamadım. Hiç öpüşmedik Alaz'la, hiç sevişmedik. Onu özlüyorum. Sevgilimi özlüyorum.••••••••••
"Asi! Sıra sende, beş dakikaya sahneye çıkıyorsun. Hazır ol!"
"Tamamdır Melek abla. Hazırım zaten."
"Umarım başarırsın Asi. Kimseyi hayal kırıklığına uğratma sakın. Hadi kızım!"
Birkaç saniye sonra sahne tamamıyla Asi'ye ait olacaktı. O kadar heyecanlıydı ki, kalbinin göğüs kafesinden kurtulmaya çalışmasını hissedebiliyordu. Kimseyi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu, buna hakkı olmadığını düşünüyordu. Arkadaşları ondan iyi bir sebep için bu yarışmaya katılmasını istemişti ve Asi bu fikri onaylamıştı. Kaybetme hakkı yoktu.
"Aman Asi! Of tamam. Sakin ol, hallederiz. Hadi kızım göreyim seni!"
Kafasını doldurduğu düşüncelerin ona yardım etmediğini biliyordu, bu yüzden hepsini zihninden kovdu. Kovamadığı tek bir düşünce vardı; Alaz. Alaz ve Alaz ile sevgili olmaları. Birkaç gündür düşünebildiği tek şey -yarışmanın yanı sıra- buydu. Her aklına geldiğinde içi kıpır kıpır oluyordu. Henüz bir kere görüntülü konuşmuşlardı ama o anda bile heyecenından konuşamamıştı. Bugün yanında olmasını çok isterdi ama Alaz'ın New York'tan kalkıp İzmir'e gelmesi biraz imkansız gibiydi. Öyle değil mi?
Nihayet Asi'den önceki yarışmacı sahneden indiğinde Asi kemanını alıp sahneye çıkmıştı. Yarışmacılar için sahneye konulan bar sandalyesine oturdu ve kemanını omzuna yerleştirdi. Son kez arkadaşlarına ve barın en uç köşesinde duran annesine bakıp sahne arkasına başlayacağına dair bir işaret verdi.
O an sahne tamamıyla Asi'ye aitti. Gözlerini kapattı ve ilk notaya yön verdi.
|Yazarınızdan bir not;
Bu noktada lütfen eklediğim linkten Asi'nin çaldığını hayal ettiğim parçayı dinleyin, teşekkürler :)
https://youtu.be/v9MzNkT0IpQ?si=HOJMNj4l-wyILPuq
Babaysss♡ |Sanki o kemanı değil de, keman onu çalıyormuş gibi hissettiren birkaç dakika sonra parçası bitmişti. Anında inanılmaz bir rahatlama ve hafifleme hissetti Asi. Artık elinden geleni yapmıştı, geri dönüşü yoktu. Ve bu Asi'yi rahatlatıyordu.
•••••••••
Seyirciyle biraz bakıştıktan sonra annemi buldum aralarından. Yüzünde inanılmaz bir gurur ve gözlerindeki ışıkla bana bakıp, alkışlıyordu. Tam ayağa kalktığımda kalabalığın arasında onu gördüğümü sandım. Ama tabiki bunun bir yanılgı olduğunu biliyordum. "Benzettim herhalde?" diye düşündüm. Fakat merdivenlere yönelirken yine onu gördüm. Delirdiğimi düşünüdüm. Olamazdı çünkü. Alaz New York'tan, İzmir'e sırf bir yarışma için gelmiş olamazdı. Ama sanırım yanılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyadan Uzak
FanfictionBir yer bulsak kendimize düzenli yaşamalardan uzakta, bir yanımızda şehrin ışıkları, bir yanımızda kucak dolusu yıldızlar.🧭