Beklemeden içeri girdim.
Etrafımda göz gezdirirken hafifçe yutkundum. Öğretmen masasındaki hoca konuştu.
"Kendini tanıtabilirsin"
"Ben Han Jisung, 18 yaşındayım."
Sınıftan tekrar ses yükselmeye başlamıştı ve bir çocuk konuştu.
"Neden okul değiştirdin?"
Onlara zorbalık gördüğümü söyleyemezdim.
"Normalde gittiğim okulda eğitim iyi verilmiyordu bu yüzden, umarım iyi anlaşırız."
Adını bilmediğim hoca konuştunca bedenimi oraya doğru çevirince gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Bu sabah ki çarptığım yunan tanrısıydı.! Aman tanrım yüzü çok güzel!! Oppacı düğmem açık kalmış pardon.
"Hoşgeldin Han, sen Lee Felix'in yanına çantanı koyup buraya gel"
Lee Felix denilen çocuk heyecanlı heyecanlı elini bana doğru sallıyordu. Sarışın çilli bir çocuktu, tatlıydı. Bende ona gülümsedim ve çantamı koyup hocanın yanına gittim.
"Tekrar hoşgeldin Han, adım Lee Minho ben hem matematik hemde sınıf öğretmeninizim."
'Matematik' diyince yüzümü ekişitmiştim matematik dersini az az yapardım ama hiç anlamazdım. Anlamadığım içinde sevmezdim. Ağzımdan çıkan kelimeyi tutamadım.
"Hocam kaç yaşındasınız çok genç gözüküyorsunuz da"
Bu cümlelere hafif kıkırdadı ama hemen ciddileşti.
"21 yaşındayım Jisung"
"Haa hocam, anladım. Bide sabahki olay yüzünden tekrar özür dilerim önüme bakmam gerekirdi"
"Akıllanman güzel ama bende özür dilerim yolun ortasında durmamalıydım, ve telefonuna bir şey oldu mu?"
Ya bu Minho hoca çok ilgili, hoşuma gitti.
"Biraz yanı kırıldı ama sıkıntı değil hocam"
"Tamam Jisung, 2. teneffüste odama gel konuşalım biraz"
Tam kabul edecektim ki elim ayağıma dolandı.
"Ee şey hocam ben Chan hoca ile konuşacaktım da"
Hocanın morali sanki bozulmuş gibiydi e canım ben Han Jisung'um.
"Tamam Jisung o zaman 3. teneffüste gel?"
Bu hocalar beni salmıyo ya ağğ
"Tamam hocam"
Sırama doğru ilerlemeye başlamıştım. Felix'te beni görüp gülümsemişti. Yanına geçtiğimde konuştu.
"Hoş geldin Jisung! Benim adım Felix."
Çok enerjik bir çocuğa benziyordu.
"Bende Jisung, tanıştığıma memnun oldum Felix"
"Bende bende!"
"Mesela nelerden hoşlanırsın Jisung?"
Galiba bu çocuğun enerjisi bitmeyecek ama benim konuşmaktan nefesim tükenecekti.
"Imm müzik dinlemeyi çok seviyorum birde sahil kenarına gidip gün batışını izlemeyi"
"Ah evet. Bende onlardan çok hoşlanırım inanabiliyor musun?! Sanırım bir sürü ortak yönümüz var!"
"Evet, galiba"
Ellerini çırpmıştı. Cidden çok tatlı ve enerjikti bu çocuk.
"Seni arkadaş grubum ile tanıştıracağım! Ne dersin?"
İlk defa bir arkadaş grubum olacağı için heyecanlanmaya başlamıştım.
Sıkıntı olmazdı değil mi? Felix iyi birisine benziyor."Olabilir"
Yüzünde tekrar bir gülümseme olmuştu.
"Onları seveceğine eminim. Tam kafa dengi çocuklar!"
Ya umarım benim kafa dengimdir. Hiç arkadaşım olmadı ki! Nasıl bir duygu bilmiyorum.(acıdım lan)
Zil çalınca Felix kolumdan tutup beni arka sıralara sürüklemişti.
"Hey! Çocuklar bakın, size Jisung'u getirdim"
2 kişi vardı birde uyuyan çocuk. Kasları burdan belli oluyordu maşallah. Felix onun kafasını sertçe dürttü.
"Olum uyuyup durma bi yeni çocuk geldii!"
Uyuyan çocuk kafasını kaldırıp garip bir şekilde etrafa bakmaya başlamıştı.
"Ha? Nerede.?"
Biz hariç her yere bakmıştı. Felix ise dayanamayıp kafasına bir tane geçirmişti.
"Lan burda gerizekalı"
"Ha pardon hoşgeldin"
Ordan biri konuşmaya başlamıştı.
"Merhabenn Jisung, ben Seungmin"
"Selaammm! Bende Jeongin"
"Bende Changbin"
Changbin tekrar kafasını sırasına gömmüştü. Felix oflayıp bana dönerek konuştu.
"Ya! Bu Jisung'la çok ortak yönümüz var onu çok sevdim, değil mi? "
Başımla onaylamıştım Felix'i.
Seungmin cebinden telefonunu çıkarıp konuştu."Gruba ekliyim seni o zaman ne dersin?"
Beni aralarına direk kabul etmelerine sevinmiştim.
"Olur derim"
Telefonu bana uzattığında elime alıp sıkıca tutmuştum, sakar bir insandım ve şuan başıma bir bela gelmesini hiç istemiyordum. Numaramı girdim ve çaldırdım. Geri uzattığımda ise işine devam etmişti. Kapı sertçe açılmıştı.
"YENİ GELEN HAN JİSUNG NEREDE!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öğretmen - Minsung
FanfictionJisung okul problemleri yüzünden katlanamayıp son okul değiştirme hakkını kullanıp yeni okuluna gitmişti. Ama ordaki bir öğretmen onu bir türlü salmıyordu.