Haziran 2012
"Mesela sen birine çok aşık olsan ama daha önce de trafik kazası geçirdiğin için felçli yaşıyor olsan." Minik bir hmlama bıraktı Yoongi ağzından beni dinlediğini belirtmek için. O oturma odasındaki koltuğuna uzanmış, tam olarak yüzüne vuran günün son ışıklarının keyfini çıkartırken ben de koltuğun dibinde oturmuş, sırtımı da koltuğa yaslamıştım. Yoongi'yi görmüyordum fakat gözlerinin kapalı olduğundan emindim.
Vücudunda var olan hiçbir uzvunu gerekmedikçe çalıştırmıyordu.
"Sonra bu kız da sana aşık olsa. Buna rağmen, bak dikkatini çekiyorum ikiniz de kör kütük aşıksınız, buna rağmen psikolojin falan bozuk diye ötenazi yaptırır mıydın?" Sıfır kollu giyinmiş olduğum için açıkta kalan kolumu kaşıdım sorumu sorduktan sonra. Bir sivrisinek tarafından vurulmuş olmalıydım, resmen yazdan nefret ediyordum. Okulların kapanmış olması falan güzeldi ama sıcaktan evden çıkamadığımız günler Taehyung ile dövüşmekten bile kötü hissettiriyordu.
"Yine şu abuk sabuk filmleri mi izliyorsun?" Minik bir kıpırdanma oldu arka tarafımda hissettiğim koltukta. Yoongi'nin sıcak nefesi şimdi enseme vuruyordu, yan dönmüştü.
"Abuk sabuk değildi tamam mı? Çok duygusal ve çok üzücüydü." Omuzlarımı silktim ve ensemi kaşıdım. Yoongi'nin nefesi beni huylandırıyordu. "Yaptırır mıydın? Yaptırmaz mıydın?"
"Filmdeki olayları inan bilmiyorum ama böyle bir şeyi aklıma koyduysam yaptırırdım."
Sert bir nefes çekerek yaslandığım yerden uzaklaştım ve Yoongi'yi görebilmek için oturduğum yönün tam tersine döndüm. Kaşlarım istemsizce çatılmıştı.
"Ne demek yaptırırdım ya? Kızı yarı yolda bırakıp gidiyorsun resmen. Sen ona aşıksın, o sana aşık daha ne istiyorsunuz siz ben anlamıyorum."
Beklediğimden daha tiz ve yüksek çıkan sesim bir de ben konuşurken çatladığında Yoongi yüzünü buruşturdu ve kısa bir kahkaha attı. Ergenlikten de nefret ediyordum.
"Sakın gülme Min Yoongi. Senin ilk ergen olduğun zamanları da hatırlıyorum. Minik ince bıyıkların bile dün gibi aklımda o yüzden sakın bana gülme!" Kollarımı birbirine doladım. "Ayrıca ne demek yaptırırdım ya? Ağlamaktan benim canım çıktı, kız ne kadar üzülmüştür."
"Gerçek hayatta ben sana aşığım sen de bana aşıksın diyince işler o kadar da kolay çözülmüyor çünkü. Adam felç diyorsun, nasıl mutlu edecek ki kızı? Eminim kız bir noktadan sonra bu durumdan çok sıkılacaktı. Yapmak istediği şeyler olacak ama adam sadece uzaktan izleyebilecek. Bunlar büyük sorunlar. Kaldı ki işin psikolojik yönünden bakarsan kendimi yetersiz hissettiğim bir ilişkiyi sürdürmek istemem. Yıllarca felç kalmışım, muhtemelen mantıklı düşünemiyorum bile. O yönden bi' hayal etsene."
Yoongi gözlerini ağır bir biçimde açıp kapatırken konuştuğunda bir kez daha omuzlarımı silktim.
"Kimse böyle bir durumda sonunu düşünmeden ilişkiye başlamak istemez zaten. Sen aşkı çok basite indirgiyorsun. Hayat sadece realiteden ibaret değil tamam mı? O kız o adama çok aşıktı ve güveniyordu. İşin sonunda ise sevdiği adam kendi kendisini öldürterek ona veda etti, kimse bunu hazmedemez. Adam gitti fakat kız arkada kaldı. Yaşamaya devam etti hem de adamın hatıraları ile. Bu ne kadar zor biliyor musun?"
"Sen sadece umutsuz bir romantiksin Jimin. Eminim filmler haricinde gerçek hayatta işler böyle yürümüyordur."
Güneşin son ışıkları Yoongi'nin yüzünden bacaklarına kadar inmişti. Birazdan hava kararacaktı.
"Ne demek yürümüyordur ya? Biz birbirimize aşık değiliz ama sana iki gün sonra şurdan atlayarak hayatıma son vereceğimi söylesem tamam Jimin senin hayatın, psikolojik durumun yüzünden atlamış olabilirsin falan mı diyeceksin? Demezsin, biz arkadaşız ama diyemezsin. Bir de bunun aşık olduğun kişi olduğunu düşün."